Sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın üstünde kara bulutlar geziyor. Felaketler geldi mi üst üste gelir bazen. Hemde hiç umulmadık zamanda…
09.04.2020 Perşembe gecesi saat: 00:23’te yaşanan olayda bu umulmadık zamanlardan biriydi. Kimini derin uykusunda, kimini uyuklarken, kimini de derin düşüncedeyken yakaladı.
Koltuğa uzanmış hem örgü örüyor hemde arada tv.ye bakıyordum. Fena şekilde uykum gelmişti. Başımda öyle ağırlaşmıştı ki, usulca örgüyü elimden bıraktım. Midem fena kazınıyordu. Nedense uyumamak için direniyordum sebepsiz…
Oda ne öyle aman Yarabbim!.. Gök patladı sanki, uğultulu bir fırtına bantlarla ve destekle kapanmasını sağladığım pencereyi olanca gücüyle zorluyordu. Perde sallanmaya başladı. TV’de Hint dizisi vardı. Bu Hintliler ineğe, öküze tapıyorlar ya Allah’ın gazabı bundan mı diye hemen TV’yi kapattım. Bu defa salon bir ileri bir geri sallandı. Bina temelinden ayaklanmış gibiydi. O esnada tansiyonum çıkmış olacak ki aynı anda beynimin içide sarsıntı yaşadı. Kafamın sol arkasına ağrı yapıştı. Paniklemiştim galiba. Çekinerek cama yaklaştım. Bir anne baba iki çocuğuyla telaşla uçarcasına kaldırımda ilerliyorlardı. Belkide kendileri bile nereye gittiklerini bilmiyorlardı. Alaca karanlıkta sokakta başkalarınında farklı yönlere gittiklerini gördüm. Adamın biri de şadırvana oturmuş, sakince bekliyordu. Sokaktaki araçlar çoğaldı. Belli ki köyü olanlar köylerine kaçıyorlardı. Sonra telefon trafiği başladı. Heyecanla olanları anlatıyordum. Duyanlar, okuyanlarda arayıp durum hakkında bilgi soruyorlardı.
Merkez üssü Ordu’nun Korgan ilçesi olan depremin AFAD’IN verilerine göre şiddeti 4.01 olarak belirlendi. Samsun, Giresun ve Trabzon’da da hissedildi. Fatsa ve Ünye daha fazla hissedenlerin başındaydı. Kısa süren depremin ardından virüsten dolayı evlerine kapanan halk panikle sokağa döküldü. Tehlikenin geçtiğini farkedince de herkes yine evlerine kapandı.
Virüs #evdekal #evdehayatvar dedi. Deprem #dışarıçık #dışarıdahayatvar dedi. Belkide gün gelecek ne içerisi, ne dışarısı güvenli olmayacak. Dünya gitgide daha fazla felakete sürükleniyor sanki.
Geçmiş olsun, yeşiliyle, mavisiyle güzel Karadenizim. Can kaybı olmaması sevindirici. Ancak kısa sürmesine rağmen, bu deprem hafızalara kazınıp, kolay kolay hafızalardan çıkmayacak gibi görünüyor şimdilik…
Koltuğa uzanmış hem örgü örüyor hemde arada tv.ye bakıyordum. Fena şekilde uykum gelmişti. Başımda öyle ağırlaşmıştı ki, usulca örgüyü elimden bıraktım. Midem fena kazınıyordu. Nedense uyumamak için direniyordum sebepsiz. Oda ne öyle aman Yarabbim. Gök patladı sanki, uğultulu bir fırtına bantlarla ve destekle kapanmasını sağladığım pencereyi olanca gücüyle zorluyordu. Perde sallanmaya başladı. TV’de Hint dizisi vardı. Bu Hintliler ineğe, öküze tapıyorlar ya Allah’ın gazabı bundan mı diye hemen TV’yi kapattım. Bu defa salon bir ileri bir geri sallandı. Bina temelinden ayaklanmış gibiydi. O esnada tansiyonum çıkmış olacak ki aynı anda beynimin içide sarsıntı yaşadı.
Koronavirüs sadece depremi değil, çok çok şeyleri unutturduğu gibi, aslında çok şeyleri de düşünmemizi, sorgulamamızı sağladı diye düşünüyorum. Örneğin doğa katliamı, hayvan katliamı, savaşların anlamsızlığını vs. Umarım tüm Dünya ders çıkaracaktır. Yalnız Ahmet FİDAN hocamın yazısı muhteşem.