Vergi ve Ekonomik Büyüme
Vergi yoluyla bütçe açıklarını kapatmak bir yöntem. Ya sonuçları?
Ya ekonomik büyüme ne olacak?
Vergi gelirleri artınca büyüme artacak mı? Kesinlikle hayır. Doğrusal olmayan bir sonucu göreceğiz.
Ekonomiyi genişleterek vergi gelirlerini artırmak yerine daralan ekonomide daha fazla vergi geliri toplamak emri fena sonuçları içinde barındırır. Tüm tarih bunun örnekleri ile doludur.
Büyüme ile vergi artışı arasında ters orantı vardır. Vergi artışı büyümeyi yavaşlatacaktır.
Vergilendirme seviyesini artırdığınız zaman ekonomik faaliyetlerin yavaşlayacağını göreceğiz.
Bunu yeni gelen Maliye Bakanı bilmiyor mu? Bal gibi biliyor. Amaçları bellidir. Sürdürülemez bir bütçe açığı var. Sıcak para ile buraya kadar. Devletin bol keseden dağıttığı, çarçur bütçesi ortadadır. Bütçe’de yatırımların oranı çok düşüktür. Türkiye Bütçesi, harcama bütçesi, masraf ve israf bütçesidir. Al takke ver külah ülke yöneten bir adamın ve onun yağdanlıklarının cebidir Türkiye Hazinesi.
Felsefi hiç bir tabanı bulunmayan sadece batak bir hazineyi kurtarmak üzere bütçe açıklarını azaltmaya yönelik bu vergi artışları gene bütçe açıklarını kapatamaz. Çünkü fare içeride. Kasada. Bizim peynirimizi sabah akşam yiyen bir güruh var. Yolsuzluktan bahsettim.
Ekonominin genel kurallarını yer ile yeksan etmişsiniz, israf adamları olarak kasayı silip süpürmüşsünüz, ‘’ee..para bitti. Daha ver…’’
Ekonomimiz iflas etti anlayın artık.
Kamu bir israf kapısıdır. Bu araçla iş- eve git geller, araç kiralamalar, lüks makam odaları, lüks bina kiralamaları ve ulufecilik ile Türkiye’yi iflas ettiren sizlersiniz. ‘’Ver baba yiyeyim..!‘’ Sizin ananız güzel bizim ki maymun mu? Şu adaletsiz gelir dağılımına bakın ya! Bütçeyi düzelteceksiniz. Önce kendinizi düzeltin. Devleti arpalık olarak görmeyi bırakmanız gerekmez mi?
Devletin harcamalarını kısıtlamanız yerine; vatandaşın peşine takılın elinde ne var ne yok gasp edin.
Adil olmayan bir yapı.
‘’Ben ekonomiden anlarım’’, ile başlayan‘’ nas!?’’ ile süren ve ‘’tarh‘’ ile sonlanan bir adamın cahilliğine tüm ülke takılmış, işin sonu ‘’iflas bayrağını çekmeye’’ gelmiş bir rejimi ne ile sürdürdünüz?
Her şey cam gibi ortada. Tuz ile buz oldu. Batırdınız Türkiye’yi.
Devlet alımları her hangi bir yatırımın bileşeni değildir. Palavradan millete ‘’büyük hedefler’’ koyarak bir yere varamazsınız. İha, siha, savunma sanayi, milli muharip gemi, uçak, Togg…bunların hepsi içi boş palavralardır. Alın bütçeye bakın, harcama bütçesi mi yatırım bütçesi mi? Anlarsınız. Türkiye’yi getirdiğiniz durum ortada. Biz salak miyiz.? Ankara’da ayağına çamur değmeyen, toplumla yakınlaşması olmayan, hatta aranızdaki husumetlerle birbirinizin ölüsüne, düğününe gitmeyen insanlarsınız siz. Kafalarınız öyle uzak ki hakikatten ne desek, ne yazsak boş. Ya makam arabası ya servis ile toplumdan kopuk bir idarenin sokağı bilme şansı mı var?! Servislerle okuluna giden çocuklarımızın sabahları bisikletlerle okuluna giden Alman çocuğunu geçme imkanı olmadığı gibi, halktan kopmuş kamu idarecisinin de bu vergi artışları ile memleket menfaatine bir şey yapacağı yok. ‘’Ver köylü dayı, ver işçi emmi, biraz daha yiyeyim bütçesi.’’ yapılanlar. Şimşek gelse ne olur Yıldırım gelse ne olur. Halkı çarpan, fakirleştiren ne kadar dolaylı vergi varsa artır babam artır. Neden servetten, gelirden vergi almak yerine dolaylı vergi artışı oluyor? Ağa babaları ürkmesin, ama biz bütçe açığını kapatalım. Kapatamazsınız. Siz obez bir rejimsiniz. Rejim yapmayı niye denemiyorsunuz? Niye tasarrufa gitmek, masrafları kısmak, giderleri azaltmak cihetine yol aramıyorsunuz. Sizin ‘’itibarınızın tasarrufu’’ olmuyor değil mi? Ha sizi gidi dünün çorbacıları. Tosgaba kabuğunu beğenmeyeseciler. Yazık oldu bu millete, ama bu illet tipler içinden türedi.
Hakkaniyetten uzak bir yönetimin vergi salması da hakkaniyetten uzak olacaktı. Tüketim vergilerine dayanan bu bütçe kapatma tekniği sofralardaki ekmeği, zeytini, peyniri azaltma eğiliminde bir salma rejimidir. Yazık! Eşitsizlikler artıkça arttı. Başkan dene zat diyor ki ‘’benim yönetim dönemimde grevlere izin vermedik, vermeyeceğiz.’’ Sonra da bu ülkede adalet bekle hak bekle, din bekle, vicdan bekle. Memleket dinbazlar sayesinde dinsizleşti. Şimdi de ‘’sureti hak’’ gibi davranıp milleti ‘’kömür yemeye’’, ‘’ makarna ile ısınmaya’’ iten bir fukaralık üzerinden ajite etme dönemi ile Türkiye’yi iflas ettirdiniz. Şimdi de yediğinizi bu millete ödetme derdindesiniz. Yazık!
‘’Türkiye’de vergiyi tabana yayalım, daha adil bir vergi sistemi olsun, daha basit vergi sistemi olsun, böylece Türkiye’nin kamu harcamalarını sağlıklı vergi gelirleriyle finanse edelim, Gelecek nesilleri borçlandırmayalım .’’ Mehmet Şimşek.
Bak yavrucuğum, 40 milyon dolarlık İngiliz Mehmet, vergiyi tabana değil tepeye yayacaksın. Yani servete, gelire doğru vergi alacaksın. Adil vergi buna denir. Basit vergi sistemi isteyen bir adam iğneden ipliğe yüzlerce kalem vergi ile, harç ile bu milletin ümüğünü sıkmaz. Senin kamu harcaması dediğin şey israf ekonomisi. Saydın mı, devlette kaç tane makam aracı var. Baktın mı, her sene zarar yazan kamunun tüm kuruluşlarına, baktın mı makam odalarına, çaycısı ayrı, odacısı ayrı, sekreteri ayrı, koruması ayrı, şoförü ayrı idarecilere. Sen hiç Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümetlerinin bütçelerini okudun mu? Oku oku. İsraf bütçesi. Masraf bütçesi.
Neymiş efendim? Gelecek nesillere borç bırakmayacaklarmış. Ulan! Gelecek nesil mi kalacak bu gidişle. Evlenen yok. Ülkeden kaçan kaçana. Yerine gelenler, kaçkınlar sizin gelecek nesliniz. Yarın senin görevlendirmen bitince Eşinle doğru Batı’ya. Kimi uyutuyorsunuz. Sen, İngiliz emekli fonlarının Türkiye’deki selameti için görevlendirilmiş bir memursun.
Konudan saptık gene. İçim acıyor.
Eşitsizlik eğilimlerinin Türkiye’de hem ekonomik hem sosyal buhran yaratacağını bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Gelir eşitsizliği artıkça, artan göç olacak. Bu Türkiye’de iki yanlı ve en tehlikeli hal aldı. Bir yanda yetişkin Türkler Türkiye’yi terk ederken, diğer yanda karpuzun, kavunun çürüğünün seçme ve eleme merkezi gibi Batıya gidemeyen yabancı uyruklular da doluştu Türkiye’ye. İnanılır gibi değil. Bunun arka derinliliğini görmek için Batıyı ve onun kafa yapısını bilmek lazım. Yaşlanan Batıya insan lazım ama bu seçme, seçilmiş olacaktır. Dün gemilerle mısır, şeker kamışı ve pamuk tarlalarına götürülenler gibi.
Adil vergi sistemi düşük gelirli grupları korumaya yöneliktir. Tüketimden alınan vergi, dolaylı vergi ‘’ tabana ‘’ yayma ise bugün ev, araba sahibi olamaz duruma getirdiğiniz Türk Vatandaşı daha da perişan olacaktır. Adamsanız, bir Ankara’ya bir alıcıya otomobil politikasından vazgeçin. Adamsanız. Yeni şehirler kurun. Yeni konut alanları planlayın. Bugün barınma sorunu, ev sahibi olamama riski ile karşı karşıya bu halk. Toki varmış. Toki? Başarılı bir proje. O zaman neden genişletmiyorsunuz? Rant mı? Elbette. Bu halkı düşünen adamlar zaten böyle bir vergi hukuku ortaya koymaz.
Okuyucu benden nasılı soracak.
Vergi değişikliklerinin ekonomik büyümeye nasıl etki edeceğini sorarak bir vergi yapısı kurgulamak gerekir. Bizim anladığımız vergi reformu şu şekildedir;
Bireysel gelir vergisi oranlarını düşür. Gelir vergisi tabanını genişlet, gelir vergisi oranlarını düşürürken mevcut gelirleri koruma ve artırma adına çok sıkı denetimi ve takibi ihmal etme. Denetim, sahada. Cezalar çok ağır. Vergi kaçırmak hapiste dahil ağır cezalarla karşılık bulacak müeyyideler. Kurumlar vergisi reformları yaparak, tüketimin üzerindeki ağır vergileri azaltıyoruz.
Potansiyelimizi GSYİH yı artırmaya, arzı genişleterek GSYİH nın üzerinde potansiyel oluşturmaya büyüme olarak odaklanıyoruz. Bizim ekonomik anlayışımız arz yönünü genişletmek ve uzun vadede çözüm aramaktır. Bunlar ise 20 yıldır gevşek bir ekonomide toplam talebin GSYİH’yı artıracağı ve fiili büyümeyi hizalamaya yardımcı olacağı kısa vadeli politikaları ‘’ekonomik büyüme’’. olarak gördüler. İşin sonunda patladılar. Türkiye patladı. Hükümette fiili olarak iflas etti. Yakında görürsünüz.
Vergiler, gelir yaratma etkisine sahip mi? Vergi sonrası gelirin dağılımı? Çok çeşitli ekonomik faaliyetlere vergi salmanın, vergileri artırmanın etkileri ne olacak? Soruldu mu? Sanmıyorum…
Vergi gelirlerini artırmak yada azaltmak, nihai olarak ekonominin büyümesine etki edecek mi? Bilmiyoruz. Tasarruf ve yatırım, ilerleme ve büyüme, bunların hükümet açısından karşılığı artık yoktur. Günü kurtarma, cehennemden çıkış bileti arayan bir kurtuluş reçetesi arıyorlar. O da vergileri artırmak mı? Göreceğiz.
Dünyadaki tüm vergi reformlarının en açık kuralları bellidir. Acil harcama kesintileri, masrafların kısılması yapılmazsa bu yapılan vergi artışları ne büyümeye nede kamu borçlarının azalmasına açık bir etki etmeyecektir.
Verimsiz harcamaları çok hızla kesmeniz toplayacağınız vergiler düşse bile dolaylı yada doğrudan ekonomik verimliliği ve büyümeyi doğrudan etkileyecektir.
Adil bir değerlendirme ile devlet ‘’israfı’’ kessin, bizim sırtımızdan ‘’itibardan tasarruf olmaz.’’ Palavrasını terk etsin dememiz, iyi tasarlanmış bir vergi politikası ile buluşursa Türkiye Ekonomik Büyümesi devam edecektir. Tüm engellere ve yol boyunda karşılaşacağımız tüm sıkıntılara rağmen bu halk ‘’güven’’ olan Türkiye’de harikalar çıkartmaya hazırdır.
Vergi politikaları şu amaçları taşımalıdır:
– Çalışmayı, tasarrufu ve yatırımı teşvik eden pozitif amaçlar.
– Ekonomik sektörler ve farklı gelir türleri ile tüketim türleri arasındaki sapmaları azaltmak gerekir.
– Bütçe açıklarını azaltmak, israf ekonomisinden kaçınmak, bütçe açığını asgari düzeyde tutmaya çok çaba göstermek.
– Vergi indirimlerinin veya artışlarının beklenmedik kazançlar sağlamasına engel olmak, yeni ekonomik faaliyetlere pozitif etki etmek çabasını gütmek.
Gelir vergisindeki değişiklikler ampirik olarak ekonominin büyümesine katkıda bulunduğu tam kanıtlanmamıştır. Zaten, Devletin amacının da büyüme ve sürdürülebilir kalkınma hedefi yoktur. Burada maksat hükümetlerin patlattıkları bütçeleri vatandaşın tamamına ödetmektir. Zaten bu saatten sonra da bunlardan bu memlekete bir fayda olmaz.
Ekonominin genel boyutunun büyümesi ve daha verimli tahsisat yapmanın çok aktörleri ve çoklu unsurları vardır. Top yekûn kalkınma topyekün halkın birlikteliği ile olur. Bugün sırça köşklerde oturarak ‘’para bitti, hadi pamuk eller cebe.’’ diyerek devlet yönetemezsiniz. Sessiz kalarak da gerçekler size gökten yağmur gibi yağmaz. Ebabil kuşları tepemize taş yağdırıyor. Bunu görmeyenler, çıkın o altın kafeslerinizden ve toplumun halini bir görün hele.
Beklenmeyen kazançlar/ rant, petrol çıkacak, gaz çıktı, bor yatakları.. / ile ülkemi yönetilir? Açık finansman/ borç, kredi/ ile ülke mi yönetilir?
Ülke eşitlik, adalet, verimlilik, tasarruf ve üretim ile sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile yönetilir.
Salla başı al maaşı kamu idarecisi, altından ülken gidiyor. Haberin olsun!…