Eleştiri yapmasam kendimi kötü hissedeceğim.
Kadın cinayetleri tüm hızıyla devam ediyor. Dün Zonguldak’ta yasemin katledildi. Yaseminler, Ayşeler, Aytenler isimler farklı hikâyeler aynı. Sonu ölüm. Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümleri her geçen gün artarken, bu ölümlere ilişkin etkin soruşturma yürütülmüyor, cinayetlerin üstü kapatılmaya çalışılıyor Ofis ziyaretine gittiğim bir arkadaşımın lüks plazasının asansörüne binerken 3 Suriyeli erkek beni iterek bindiler.O kadar hırslandım ki. Siz burayı kendi ülkenizle mi karıştırıyorsunuz. Kadını hakir görüp ezemezsiniz diyesim geldi. Kime neyi söyleyecektim. Bu ülkeye misafir diye getirilip TC numarası verilmiş ve bizleri kendi yerimizde hırpalama hakkını kendilerinde görmüşler. Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün biz kadınlar için sağladığı hakları bilen bir Cumhuriyet kadını olarak adamlara çok saygısızsınız dedim. Anlayıp anlamadıklarından emin olamadım. Sürekli Arapça konuşup durdular. Belki de bana küfür ediyorlardı. Şimdi kimi kime şikâyet edebilirim diye düşündüm. Zaten kadına değer verilmiyor. Ölen kadın sayısının yüksek olduğu ülkemizde iteklenmek nedir ki! İş hayatında, sosyal hayatta, ailede, siyasette hatta en basit konuda bile hata yapan kadınsa dibe batırmadan bırakmayan gerici kafa.
Kadının şiddet dahil pek çok sorununun çözümü, iyi bir eğitim almasından, iş gücünde ve siyasette daha fazla yer almasından geçiyor. Hak mağduriyetlerine karşı omuz omuzayız demeleri gerekiyor. Kadını en iyi kadın temsil eder.Temsiliyette kadın sayısının azlığı maalesef umutlarımızı tüketiyor. Görünen köy kılavuz istemez.
Kadınların daha çok çalışması ve mücadele etmesi gerektiğini savunuyorlar. Bunun içeriğini merak ediyorum. Kime ve neye karşı bunu yapmalıyız?
Hak, Hukuk, Adalet ve Liyakat ciddi anlamda olsaydı bunları yazıyor olmazdık.
Demokrasi söylemlerde değil eylemlerde olsa yine bunları yazıyor olmazdık.
O yüzden, kanımca
Gerici kafalıların gideceği ve kadınların başarı hikâyelerini yazacağım günlerde buluşmak dileğiyle..