Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
VATAN
Vatan sözcüğüne sözlük anlamı olarak bakıldığında, insanların üzerinde yaşadığı kara parçası olarak tanımlamak mümkündür.
Ancak vatan, ”toprak parçası” ifadesine sığdırılamayacak kadar önemli ve kutsal bir kavramdır. Zira vatan her insan için kutsal bir değerdir.
Onu kutsal kılan ise, onun hiç kimseye direk gökten gelmemiş olması; aksine nice bedeller ödenerek elde edilmiş olmasıdır.
Bir kimsenin doğup büyüdüğü; bir milletin hâkim olarak üzerinde yaşadığı, barındığı, gerekirse uğrunda canını vereceği toprak bütününe vatan denilmektedir. Vatan sevgisiyse Üzerinde doğup büyüdüğü ve hayatını geçirdiği bu topraklar için gerektiğinde hayatını feda edebilme, tüm sosyal ve ekonomik haklarından feragat edebilme duygusunu vatan sevgisi olarak tanımlayabiliriz. Vatan sevgisi, en asil, en yüce sevgilerden biridir.
Bir milletin sahip olduğu en önemli şey vatanıdır. Bayrak bu vatanın bağımsızlığının sembolüdür. O bayrak dalgalanmaya devam ettiği sürece bir millet varlığını ve vatanını koruyabilir/koruyabilmiştir demektir. Her millet için Vatan ve Bayrak kutsaldır.
Herkesin vatanı kendisine güzeldir. İnsanın doğup büyüdüğü, ekmeğini yiyip, suyunu içtiği yer gibisi yoktur. Bu yer, yemyeşil ormanlarla da kaplı olsa; çorak topraklar da olsa; dağlık da olsa, ovalık da olsa ona duyduğumuz sevgi asla değişmez. Zaten onun önemini, değerini belirten de yeryüzü şekilleri değil; bizdeki anıları ve onun için ödenen bedeldir.
Kendi Vatanımız Türkiye üzerinde düşündüğümüz zaman, gerçekten de bu kutsal toprak parçası için yüz binlerce yiğidin canından, kanından olarak şehitlik mertebesine ulaştığını görebiliriz. Bu yüzden vatana sadece bir toprak parçası olarak değil; mukaddes bir değer olarak da bakmalıyız.
Bizim vatanımız kadar bedeli ağır ödenmiş çok az vatan vardır. Ülkemizin her karış toprağı, şehitlerimizin kanı ile karışmış, o kanlarla beslenmiştir. Bu nedenledir ki ona duyduğumuz aşk ve verdiğimiz değer çok büyük, çok yücedir. Vatanına sahip çıkan, onu koruyup kollayan insanların varlığı çok önemlidir. Onun mukaddesliğini anlayamamış toplum bireylerinin varlığı, onun her daim tehlikede olması demektir. Bu nedenle, her anne ve baba evlatlarına henüz onlar küçük yaştayken vatan sevgisini aşılamalı, onun değerini ve önemini iyi bir şekilde açıklamalıdır.
Bir insan vatanını seviyorsa vatanı için çalışır. Gerektiği vaziyetlerde canını bile vermeye hazırdır. Atalarımız da bu mantıkla bu vatanı düşman elinden kurtarıp bizlere bırakabilmişlerdir. Canlarını bizler ve vatanımız için feda etmişlerdir. Milletimize bağımsızlık yakışmaktadır ve atalarımız bu bağımsızlığı sağlayabilmek için milli mücadeleyi sürdürmüşlerdir. Bayrağımız böylece gökyüzünde hala dalgalanabilir olmuştur.
Kanadı kırık bir kuş benzetmesi vatanı olmayan bir insan için uygun düşer. Büyük bir dünyada tek başına gibi hissederler. Bizler, sırf gezi için bile olsa vatanımızdan ayrıldığımızda hasret çekmekteyiz. Hiç vatanı olmayan birinin durumu ise çok daha kötüdür.
Gerektiğinde vatan için savaşmakta vatan sevgisinin bir tezahürüdür. Bizler vatan uğrunda kanlarıyla destanlar yazan, şehitler ve gazilerle dolu bir milletin çocuklarıyız. Ecdadımızın bu vatan topraklarını bizlere nasıl emanet ettiğinin bilinci içerisindeyiz. Vatan, uğrunda her fedakârlığı göstereceğimiz en değerli varlığımızdır.
Türk Milleti’nin vatanına olan sevgisi ve bağlılığı tarihsel bir gerçektir ve milletimizi diğer milletler arasında üstün kılan en asil özelliklerden birisidir. Bununla birlikte her Türk, milletinin menfaatlerini kendi menfaatlerinden, milletinin geleceğini kendi geleceğinden üstün tutan bir anlayışa, derin bir millet sevgisine sahiptir.
Türklerin, diğer tüm milletlere örnek olması gereken vatan ve millet sevgisi, bize şanlı tarihimizin en önemli miraslarından birisidir. Vatan ve millet sevgisi, çok asil sevgilerdir ve Türk Milleti için kutsal değerlerdir.
Türkiye, dünyanın en güzel ülkelerinden biridir. Coğrafyası, tarihi, medeniyeti, kültürü, insanları, eserleri eşsiz özelliklere ve güzelliklere sahiptir. Türkiye’nin coğrafik konumu, tarihi misyonu, medeniyet etkisi, kültür zenginliği, insanların insani ve vicdani hayat tarzı ve algısı Türkiye’yi bir ülke olarak bambaşka bir noktaya taşımaktadır.
Türkiye’nin tarihteki kurucu etkisi, bütün dünya devlet ve milletlerini doğrudan etkilemiştir. Türklerin, savaşçı bir millet olarak yaşamaları, devletlerine ve milletlerine bağlı olmaları birçok dünya milleti tarafından gıpta ile izlenmektedir.
Türkiye’de kültür farklılıkları bir zenginlik olarak bir arada durmaktadır. Din, dil, ırk, cinsiyet farklılıklarına olan saygı, hoşgörü, merhamet ve adalet anlayışları, Türkiye’nin topyekûn vicdani bir ülke olduğunu ortaya koyar.
Türkiye sevgisi çok yönlü ve çok farklı olarak bu şekilde artarak devam eder. Türkiye sevgisi, toprak parçasına olan bağlılıktan çok öte, vatan, bayrak, devlet, namus ve din için ölmek ve şehit olmakla anlatılabilir. Ölümüne sevmek bu demektir.
Vatan sevgisi insana sevgi ve saygıyı ilke edilmeli. İnsana sevgi ve saygı olmayan Vatan sevgisi kabul edilemez…Atalarımıza olan saygımız ve değerlerimiz ile vatanımıza daima sevgi, ilgi göstermeliyiz. Vatan topraklarına sahip olmak insanları yüceltir ve yükseltir. Vatan namustur, aştır, eştir, kardeştir, babadır her şeyimizdir.Atalarımız canını hiç düşünmeden feda ettikleri en kutsal değerlerimizden birisidir. Vatan sevgisi denildiği zaman insanların tüyleri diken diken olarak teferruatsız uğrunda canını vermesi gerektiğini gösterir.
“Vatan sevdası” sevdaların en büyüğü olarak görülür. Yaşadığı toprakları, bütün varlığıyla sahiplenip, özlemini, acısını, sevincini, insanî bütün değerlerini bir fidan gibi, bin bir emekle yetiştirenlerin yaşadığı yerdir,
Seven sevdiğine zarar vermez. Ben ormanda ateş yakmıyorum, sen de yakma. Sigara zaten zararlı, izmaritini ormana atma. Bahçe ve tarla gibi temizliklerde ateş yakma. Vatanına zarar verme…
İşte gördünüz İzmirin çiçek açan dağlarını çayır çayır yaktılar, elleri alevli, çiğerleri yanasıca vatan hainleri…
Ormanları yakmak, ekosistemi tahrip etmek, doğayı kirletmek, yer altı-yer üstü zenginliklerini yağmalamak vb. akıl ve mantıkla açıklama olanağı olmayan eylemlerin, vatanseverlikle ilişkilendirilemeyeceği açıktır. Bu ve benzer eylemler, vatanın hiçbir köşesinde olağan karşılanamaz.
yangın da o kadar acı vericidir. Herhangi bir ilin ormanlarını ‘yakmaya değer’ bulan mantığın Türkiye’yi birleştirme yeteneği sıfırdır.
Türkiye’yi savunan orman yakmaz!..
Vatanını seven, yaşadığı toprakları vatan bilen, orman yakar mı?…
Yakmaz, yakamaz!.. Dostlarım…
Vatan savaşı ormanları, denizleri, gölleri, adaları, bütün canlıları savunma savaşıdır…
Vatana bağlılık duygusu olanlar dağ keçisine ve minik oğlağına, vaşağa, bozayıya, tilkiye, kurda, kekliğe kıyamaz.
Vadiler, dereler, ırmaklar, göller, denizler, adalar, ormanlar, madenler, tarihsel ve kültürel zenginlikler, doğada yaşayan tüm canlılar vatandır.
Dağlarında kartal uçmayan, sularında balık yaşamayan, ceviz kovuğunda sincap barınmayan yer vatan değildir.
Kekliğe, kartala, kaplumbağaya, dağ keçisine, vaşağa, balığa, ayıya, sincaba, kurda, tavşana yaşamayı zehir ederek kurtarılacak bir vatan yoktur. Vatan doğayla birlikte tüm canlılar için güven demektir.
Vatan, ormanda kavrulan börtü böceğin acı çığlığı değilse nedir?..
Ağaçlar ağlar mı?.. Siz hiç yanarken bir ağacın ağlamasına şahit oldunuz mu?.. Ağlar dostum hemde nasıl ağlar… Bir alet ile zedele bakalım azıcıkta oldsa bedenin. Görürsün oradan akan göz yaşını… Ve derki kulak verirsen sana; Ey insan ben sana ne kötülük ettim iyilikten başka…
Son söz çağ açıp çağ kapayan Türk Hâkânı Fâtih Sultân Mehmed Han’dan: “Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim…”
Bu sözü günümüze uyarlayacak olursak; “ Ciğerimizi yakanın, ciğerini yakarım” demektir.
Yâni bu cennet vatanın ağacına, ormanına zarar veren, insanlıktan nâsibini almamış bir takım gürûh için cezaların artırılmalısını istiyoruz.
Neredeyse bütün Türkiye’yi yak 1-2 yıl cezayla kurtul. Bu, kin ve nefretten gözü dönmüş yaratıklara verilecek cezalar caydırıcı olmadığı sürece, bu tür eylemler devam edecektir. Ormanlarımızı yakanlar şalvarlı dağ fareleri ve onların emirlerini yerine getiren uzantılarıdır. Bunları örtbas etmeye çalışanlar ise, bu dağ farelerinin uzantılarını şirin göstermek isteyenlerin tâ kendileridir.
Güneşin parlak ışıklarıyla doğan, saflığıyla süzülen gününüz, bir çınar ağacın gölgesindeki huzur, berrak sulardaki saflık, topraktaki bereket ve aldığınız nefesteki anlam kadar güzel, gözlerinizin içini güldüren, içinizi ısıtan, sevgi dolu, umut dolu hayatı sevin… Hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Hepimiz için güzelliğin adının gerçekten daima ‘güzellik’ kalacağı ve daima gerçek rollerimiz için sahnede yer alabileceğimiz ömür ve güzel, mutlu bir Pazar günü diliyor, gönül soframdan gönül sofranıza sevgi ve muhabbetler iletiyorum… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün bir yerlerde, yeniden görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#
Omuzunda ki ağırlıktan dökülürken yaprakları,
Yüreklere dökülen bir ağıttı.
Sayfalara düşen her damla gözyaşı,
Çınarın söz yaşları…
*****______
Yazarken çınarın sararmış yapraklarına sözü, karıştı damla damla çınarın özü, ıslattı sayfaları yürek kalemimin gözü, bu sayfalarda okunan her dize, benzer yüreğimde ki köze, sayfalara düşen her damla gözyaşı, “ÇINARIN SÖZ YAŞI…”
Çınarın Söz Yaşları
Ömer Sabri Kurşun
25.08.2014