Erciş ve Van depremlerinden sonra okuduklarımızı ve izlediklerimizi analiz ettiğimiz de devletin ne yazık ki sınıfta kaldığını görüyoruz.Özellikle iki gün önceki çadır yangınında iki çocuğun yanarak can vermesi devletin ve bugünkü iktidarın bu tür afetlerde ne kadar acemi olduğunu gösteriyor.
Bundan on beş-yirmi gün önce İran kızılayı ile ilgili seyrettiğim bir tanıtıcı programda İran Kızılayı yetkilileri Kızılaylarının depoların gösterdiler.İnsanların afet esnasında kalacakları yerlerden tutunuz yemek yapmak için kullanabilecekleri pratik araç gereçlere kadar her şeyi hazır etmişler.İrana has özel tasarımlar olan bu araç-gereçler afetin yokluk anında az bir malzeme ile asgari günlük ihtiyaçlarını gidermenin çaresini bu şekilde bulmuşlar.
Bu araç-gereçler gerçekten işe yarar mı bilemem,lakin düşünülmüş olması bile yeter.
Türk Kızılayı bundan on-on iki yıl evvel kendisi bir depremle sarsıldı.Hatırlarsanız tepeden tırnağa yolsuzluğpa bulanmş Kızılayın itibarı o yıllar da nerede ise sıfırın altına inmişti.Sonraki yıllarda bunu gidermek için hükümetler ve Kızılayın kendisi oldukça çaba sarf etti.Yine de eski itibarını yeniden kazandığı söylenemez.
Kızılayın yanında devletin Erciş ve Van depremlerinde sınıfta kaldığını söylemiştik.Ülkemiz her ne kadar bir Japonya gibi olmasa bile hafızalardan silinemeyecek kadar sıklıkta irili ufaklı şiddette depremlere maruz kalmakta.Ne var ki bunların birçoğundan ders alamayacak kadar aymazca davranan yine devletin kendisidir.
Devletin en ufak depremde dahi eli-ayağı dolaşmakta birçok organizasyon bozuklukları yaşanmakta.Elbette bu tür zamanlarda dört-dörtlük bir düzenleme beklenemez.Lakin böyle anlarda devletin refleksinin çabuk,süratli,kararlı ve neyi ne zaman ne kadar yapacağını bilerek hareket etmesini beklemek de en doğalıdır.
Zaten devletler bunlar için vardır.Yani herhangi bir olağanüstü anda ne yapacağını çok iyi bilen bir organizmadır devlet.Çünkü devlette devamlılık vardır ve tecrübeler nesilden nesile aktarılır.Bu da elbette kurumlar vasıtası ile olur.
Geldiğimiz noktada devletimizin böyle kurumları varmıdır sorusu akla geliyor.Elbette vardır ve bu Afet İşleri Genel Müdürlüğüdür. Bu kurumun asli görevi nedir,böyle anlarda neyi yapar,yetkileri nelerdir araştırmış değilim.Lakin yine okuduklarımız ve izlediklerimiz kadarıyla Erciş ve Van depreminde yetki kargaşası oluşmuş ve bütün yük Van valisinin sırtına yüklenmiş.
Normal zamanda bile birbirleri ile organik ilişkisi bulunmayan ilgili kurumların afet anında birbirleri ile uyumlu çalışmaları beklenebilir mi?
Bir diğer konu ise ömründe tatbikat için bile olsa afet durumu yönetmemiş bir valinin bu anda eksizsiz ve hatasız krizi yönetebilir mi?Bunu ondan beklemek ne kadar doğrudur?
Yani böyle anları yönetmede tecrübeli ve bu konuda her zaman tatbikat yapan bir koordinasyon kurulunun yönetimi ele alması daha fayda sağlamaz mı?Bu kurul afet haberi alır almaz afetin derecesine göre tıpkı bir ordunun çeşitli savaş taktikleri gibi müdahale planları olması gerekmez mi?Hatta bu müdahale planlarının bölgeden bölgeye değişmesi gerekmez mi?
Diyeceksiniz ki Afet İşleri Genel Müdürlüğü var ya.Yukarıda demiştim zaten,bu kurum ne iş yapar bilemiyorum.Fakat ben bu kurumumuzun bu güne kadar yaptıklarına bakarak hüküm veriyorum zaten.
Devamı haftaya diyelim mi?Zira sırada daha Kızılay var…