Uzay Projeleri ile ilgili şahsi görüşlerimi ilk yazımda açıklamıştım. Şimdi karşıt görüşleri aktarıyorum.
Ak Parti iktidarı tarafından son 10 yılda, milli trenden milli muharip uçağa, milli otomobilden milli ilaca kadar küçüklü büyüklü onlarca milli üretim projesi açıklandı. Karada ve denizde açıklanacak yerli ve milli üretim projesi açıklandı. Karada ve denizde açıklanacak yerli ve milli proje kalmadığından, artık sıra uzayla ilgili yerli ev milli projelerin açıklanmasına geldi.
1- Yerli ve milli projelerimizin en çok konuşulanlarının başında Altay tankı projesi gelmektedir. Milli tank üretmeye 30 Mart 2007 tarihli savunma sanayi icra komitesinde karar veriliyor. 30 Temmuz 2008 yılında OTOKAR firması prototipinin üretilmesi için sözleşme imzalıyor. OTOKAR 6 yıl süren bir çalışma sonunda 2014 yılında sözleşmeye uygun olarak yerli tank üretim altyapısını oluşturuyor. Üretilen bu 5 adet Altay Tankının hareket ve atış testleri Şereflikoçhisar Atış Bölgesinde yapılıyor. Prototip Altay Tankları, testlerin tamamını başarı ile tamamlar ve tank seri üretime hazır hale getirilir. 2018 yılında 250 tankın üretimi için yapılan ihale BMC firmasında kalır. İhale sözleşmesine göre firma 2020 yılının Mayıs ayında tankları orduya teslim etmeye başlayacaktı. Ancak milli tanka motor bulunamadığından üretime başlanamadı. Bizi her konuda kıskanan Almanya motor verirse, tank üretimine başlayacağız.
Altay Tankını üretmesi için BMC firmasına devredilen Arifiye tank palet de, devletin fabrikasında devletin işçisinin devlet için ürettiği ürünleri, BMC kârını ilave edip devlete satıyor.
12 yıldır 1 milyar dolara yakın para harcayıp Altay Tankının motorunu üretemesek de, 2 yılda aya gidecek roketin motorunu yapma konusunda epey iddialıyız. (Gerçi bu gidişin kendi aracımızla olmadığı açıklandı.)
2- 2015 yılında milli kan ürünleri üretmek için ilgili bakanlıklar ve Kızılay arasında bir protokol imzalanıyor. Söz konusu protokole göre Kızılay’ın topladığı ancak kullanılmayan kanlar ham madde olarak değerlendirilerek, yurt dışından ithal edilen 4 plazma ürünü ülke içinde üreterek ithalatın önüne geçilecekti.
Milli kan ürünlerini üretmeye 18 firma talip oldu. İhale sürecinde 16 firma elendi ve en iyi teklifi verdiği söylenen Murat Sancak’ın şirketine; tıpkı otoyol, köprü, havalimanında yapıldığı gibi SGK aracılığıyla alım garantisi veriliyordu. İhale sözleşmesinin üzerinden 3.5 yıl geçiyor ama ortada ne fabrika, ne laboratuvar ne de üretim var. Murat Sancak’ın Maxicells şirketi ise ithal ettiği kan ürünlerini, alım garantili olarak SGK’ya satmaya devam ediyor.
3- Sancak ailesinin ilgilendiği yerli ve milli üretim projeleri Altay Tankı ve kan ürünleri ile sınırlı değildir. Milli otomobil üretimi projesinde de varlar. AKP iktidarının iddialı projelerinden biri de milli otomobil projesidir. İlk açıklandığında 2019 yılında, yerli ve milli otomobilimiz yollarda olacaktı. Daha sonra bu tarih 2021 yılına ertelendi. 2021 yılına gelindiğinde ortada fabrika bile olmadığından üretime başlama 2023 yılına ertelendi. Milli otomobilimizin tasarımı İtalyan, şasesi İngiliz, motoru Alman, bataryası Çinli. Operasyondan sorumlu yöneticisi bile İtalyan. Yerli ve milli olan sadece harcanan yüz milyonlarca Türk Lirası.
4- 2015 yılı genel seçimler öncesi, yerli ve milli uçak projesi gündeme getirildi. 2019 yılında milli uçağımızın gökyüzünde olacağı açıklandı. Ülkedeki billboardlar yolcu uçağının ilanları ile donatıldı ve seçim sonrası milli yolcu uçağı projesi rafa kaldırıldı.
5- Yerli ve milli tren tekeri üretme projemiz bile vardı. 2009 yılında TCDD ile MKEK arasında imzalanan protokolle yerli ve milli teker üretme projesi başlatıldı. Aradan geçen 12 yıla rağmen MKEK tek bir tren tekeri bile üretemedi. 12 yılda tren tekeri üretmeyi beceremeyen AKP iktidarı, 2 yılda aya gitme iddiasında.
6- 1983 yılında Hirfanlı Barajı’nın 32 MW gücündeki 4. türbin jeneratör ünitesi yüzde 100 yerli olarak Ankara Şeker makine şeker fabrikasında üretildi ve 37 yıldır sorunsuz bir şekilde çalışıyor. Yine ülkemizde hidroelektrik türbini üretimi için 1975 yılında Ankara ve Diyarbakır’da fabrikaları olan Türkiye Elektro Mekanik Sanayi A.Ş. (TEMSAN) kuruldu. Ankara Şeker Makinaları Fabrikası ilk yüzde 100 yerli hidroelektrik türbini üretmenin yanı sıra çok sayıda şeker ve çimento fabrikalarını yüzde 80 yerli katkı ile üreten önemli bir sanayi tesisimizdi. AKP iktidarında terk edildi ve günümüzde 5-6 mühendisin ve 70-80 işçinin çalıştığı kayda değer bir üretimin yapılmadığı bir tesis haline gelmişti.
AKP iktidarı süresince ülkemizde hidroelektrik türbini üretimi için kurulan tesisler işlevsiz bir hale getirilirken, kendinden önce yapılan çalışmaları kurulan üretim tesislerini yok sayarak, 2015 yılında yerli ve milli hidroelektrik türbini üretme projesini başlattı. ASELSAN, ROKETSAN, TAİ gibi kurumlarımızda önemli sanayi projeleri geliştiriliyor. Ancak bu tesislerin tamamı AKP iktidarından önce kurulmuş tesislerdir ve bu konularda AKP iktidarının kayda değer bir katkısı yoktur.
7- 1940’lı yıllarda, ülkemizde ABD’den daha fazla çeşitte aşı üretiliyordu. ABD ve Çin’e Kolera aşısı ihraç ediyorduk. Bugün tek doz aşı bile üretemiyoruz. İsrail nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasını Covid-19’a karşı aşıladı ve 2-3 ay içinde nüfusun tamamını aşılamış olacaklar. Bizim ise nüfusun yüzde 8’ine yetecek miktarda koruyuculuk oranı tartışmalı Çin aşısı var. Cumhurbaşkanı tarafından Nisan ayında hazır olacağı söylenen milli aşımız sonbahara kaldı. Halkımıza aşı bulamadığımız, insanlarımızın ekonomik kriz nedeni ile eve ekmek götüremediği, 3-5 milyonluk elektrik borcu nedeniyle 300-400 kişinin çalıştığı fabrikaların kapandığı bir dönemde; AKP iktidarı ne işe yarayacağını bilmediğimiz yüz milyonlarca dolar maliyetli Ay’a gitme projelerini açıklıyor. Bu nedenle AKP iktidarının açıkladığı yerli ve milli üretim projelerinin, ilk akla getirdiği; bu projelerden hangi yandaş iş adamlarının nemalanacağı ve bu fakir milletin sırtına ne kadar yük bindireceğidir…
SONUÇ:Şahsen bu gerekçelere rağmen, gökyüzüne erişemeyenin yeryüzüne hakim olamayacağına inanıyorum. Kararlılık ve samimiyet olursa tüm motorları (tank, füze, helikopter, uçak vb.) ve füze sistemlerini üretebiliriz. Yeter ki liyakate önem verilsin.
Not:Yazarımız Burhan Özfatura’nın geçen hafta yayımlanan “İnşallah başarılı olunur… (1)” başlıklı yazısından, “2- Gerekli kaynakların sağlanabileceğini de düşünüyorum. İsraf, saltanat, rüşvet, yolsuzluk, kayırma düzeni ıslah edilse; bol bol imkan sağlanacaktır. Kaldı ki, savunma sanayi şirketlerinin tümü kardadır. Bu karların bir bölümü, uzay çalışmalarına aktarılabilir. Yeter ki liyakat sistemine önem verilsin.” bölümü sehven yazılmamıştır, düzeltir, özür diliyoruz