Bir şeyi üretmekle, dizayn etmek ve pazarlamanın çok farklı şeyler olduğunu hala anlayabilmiş değiliz. Bunun en son örneği yerli bir otomobil markasının ülkemizde üretilmesi ile ilgili başlatılan çalışmalarda görüyoruz.
Yerli bir otomobil markasını ortaya çıkarmak her şeyden önce çok büyük ar-ge harcamalarını gerekli kılmaktadır. 2015 yılında otomobil üreticisi firmaların ar-ge harcamalarına baktığımızda Volkswagen 15,3 milyar dolar, Toyota 9,2 milyar dolar, Daimler (Mercedes) 7,6 milyar dolar, GM 7,4 milyar dolar, Ford 6,9 milyar dolar harcama yapmıştır.
Dünyada en fazla ar-ge harcaması yapan 10 firmanın 5’i otomobil üreticisidir. Almanya’nın toplam ar-ge harcamaları içinde otomobil üreticilerinin payı yüzde 32, Japonya’da ise yüzde 24’tür.
Sanayi, Bilim ve Teknoloji Komisyonu Başkanı’nın açıklamalarına göre ülkemizdeki 500 büyük sanayi kuruluşunun 2016 yılı toplam ar-ge harcaması ise sadece 795 milyon dolar (2,8 milyar TL)’dir. Başka bir ifade ile Volkswagen’in yıllık ar-ge harcamaları ülkemizin en büyük 500 sanayi kuruluşunun toplam ar-ge harcamalarının 20 katıdır.
Dünyada toplam otomobil üretiminin yüzde 71’i 10 firma tarafından gerçekleştiriliyor. Çin hariç tutulduğunda bu oran yüzde 80’in üzerine çıkıyor. Yüksek rakamlara ulaşan yatırım ve ar-ge maliyetlerinin karşılanması, konsolidasyonları gerekli kılmakta, birleşmeler ve satın almalar nedeniyle, otomobil üreticisi firmalarının sayısı her yıl azalmaktadır. Gelecek 10 yıl içinde dünya otomobil pazarının 6-7 firma arasında paylaşılacağı öngörülmektedir. Rekabetin bu derece yoğun olduğu pir pazarda yeni markaların yaşam şansı bulmaları düşük bir ihtimaldir.
Dünya otomobil pazarına hakim 10 firmanın yıllık üretim adetlerine bakıldığında, her firmanın yıllık otomobil üretimi 3.000.000 adedin üzerindedir. Volkswagen 19 farklı ülkede yıllık 10.140.000 adet araç üretimi ile Almanya’nın toplam araç üretiminin (6.033.134) 1,5 katı araç üretmektedir. Toyota 28 farklı ülkede 10.230.000 araç üretimi ile Japonya’dan (9.278.238) daha fazla araç üretmektedir. GM 21 ülkede 9.920.000 araç üretimi ile ABD toplam araç üretimine denk araç üretmektedir.
Ticari açıdan sürdürülebilir bir işletmecilik için yıllık otomobil üretiminin en azından 1.000.000 adedinin üzerinde olması gerekmektedir. Ülkemizde en fazla satan otomobil markasının 130.000 adet yıl olduğu dikkate alındığında, kendi markamızla ürettiğimiz otomobillerin yüzde 80-85’ini ihraç etmemiz gerekecektir.
Kenya’dan Bangladeş’e, Mısır’dan Vietnam’a kadar çok sayıda ülkede otomobil üretilmektedir. Ancak otomobil tasarımı ve pazarlama konusunda etkin olan ülke sayısı sadece 6’dır.
Bilinen bir marka aracın üretimi için 1 milyar dolarlık yatırımla fabrikayı 12-18 ayda kurmak mümkündür. Ancak başarı şansı tartışmalı, sıfırdan yeni bir marka yaratmak için yapılacak ar-ge ve pazarlama faaliyetleri için harcanacak para minimum 9-10 milyar dolar olacaktır. Ar-ge süreçlerinin tamamlanması ve üretime başlanması için de 6-7 yıllık bir süreye ihtiyaç duyulacaktır.
Ülkemizde bu büyüklükte ar-ge harcamalarını finanse edecek bir mali kaynağa ve söz konusu ar-ge faaliyetlerini gerçekleştirecek insan kaynağına hali hazır durumda sahip değiliz. Ancak motorlu taşıt üretiminde ülkemiz oldukça iyi durumdadır.
2017 yılının ilk 5 ayında ülkemizde üretilen otomobillerin yüzde 81’i ihraç edildi. Mevcut üretim ve ihracat trendi gelecek 6 ayda devam ettiğinde, sektör 2017 yılında 8-9 milyar dolar dış ticaret fazlası verecektir.
2016 yılında AB ülkelerine en fazla otomobil ihracat yapan ülke Türkiye. AB ülkelerinin birlik dışından ithal ettikleri her beş otomobilden biri ülkemizde üretildi.
Türkiye hafif ticari araç, ağır ticari araç ve otobüs üretiminde Avrupa’da birinci, taşıt üretiminde 5’inci otomobil üretiminde ise 7’inci sıradadır.
Yeni bir otomobil markası yaratmak gibi gerçekçi olmayan hedefler peşine düşmek yine, ülkemizdeki yatırım ortamını iyileştirip, uluslararası üretici durumunda olan firmaları ülkemizde yatırım yapmaya ikna etmek daha gerçekçi bir yaklaşımdır.
Türkiye’de yeni bir otomobil markasını hayata geçirmenin boş bir hayal olduğunu, projeyi gündeme getirenler de, söz konusu projeye sahip çıkanlar da biliyor. Amaç dikkatleri başka noktalara çekmek, kamuoyunun gündemini değiştirmektir.