Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Tekraren hatırlatmak, hatırlatmak amacıyla___
UMUTLAR YEŞERSİN GELECEĞE DAİR
Toros dağları kokarım ben, Çukurova’dan yollanan… Karadeniz’de hırçınca soluklanan… Marmara’dan dinlenen. Ege’den başlayıp Akdeniz’e el verip sevdalanan… Bir sevdadır Ege’nin mavi yeşil koynuna düşen yüreğim, bir martının kanat çırpınışları gibi. Ömrünü tüketirken, bir gün daha başladı ve bitecek saatin tik takları altında saklı…
Bir yangın var ta derinlerde içimde bir yerlerde… Bir türlü koparıp atamadığım, bir türlü deryaların içime atıp söndüremediğim, Fırat’ın, Dicle’nin, Ceyhan’ın; Seyhan’ın ve dahi Tuna’nın sularını üzerine çeviripte köz açılarını dindiremediğim feryad-ı figan bir yangın…
“Bir yandan “umutlar yeşersin geleceğe” diyen sessiz çığlıklar yükselirken, öte yandan Dünya’nın havası, toprağı ve suyu kirleniyor, türler ölüyor ve küresel ısınma ile birlikte iklim değişmeye devam ediyor.
Bu nedenle, hepimiz bir an önce doğal yaşamın farkında olmak ve dünyamıza, doğaya zarar vermeyen seçimler yapmak zorundayız.
Tüm dünya bilim adamları, daha adını bile bilmediğimiz ya da bildiğimiz virüslerle uğraşırken asıl gözden kaçırdıkları virüs insan; hayvanlara, bitkilere ve genel olarak tüm doğaya en büyük zararı veren en tehlikeli virüsün “modern insan” olduğu gerçeğini kim inkâr edebilir ki…
Evet, insan!.. Doğayı kirleten, hayvanları katleden, şehirlerini inşa ederken diğer türleri yok sayıp yaşam alanlarını işgal eden bencil insan…
Dünya tarihinde, tüm canlı türlerinin % 65 ila 96’sının yok olmasına neden olan 5 kitlesel yok oluş evresi yaşanmıştır. Son birkaç yüzyıldır insan müdahalesi atmosferde ve dolayısıyla eko-sistemde dengesizlikler yaratarak, muhtemelen yaşanacak olan 6. kitlesel yok oluş sürecini hızlandırdı. Bitki ve hayvan türleri hızla yok olurken, bu zincirin bir parçası olan insan ırkı da yeryüzünden silinmekle karşı karşıya. Üstelik bunun yegâne sorumlusu da insanın ta kendisi… Tüm yaşam, en küçük ve en önemsiz görünen parçasına kadar birbirine bağlı bir zincir gibidir. Herhangi bir müdahalenin bu zincir üzerinde elbette yankıları olur. İnsanların, yaşamın kaynağı olan doğaya müdahalesi birçok komplikasyona neden oldu, olmaya devam ediyor… Doğayı ziyadesiyle rahatsız ettik!..
Aslında tabiat ana herkese yeter yetmesine de, insanoğlunun doymak bilmez hırsı ve duyarsız eylemleri nedeniyle, hayvan ve bitkiler son 60 milyon yılda olduğundan 1000 kat daha hızlı yok olmaya başladı. İnsanlar dünyada yaşayan canlıların sadece yüzde 0. 01’ini oluşturmasına rağmen, vahşi hayvanların %83’ünün, bitkilerin ise %50’sinin yok olmasına neden oldu… Bilim insanlarına göre, 21. yüzyıl boyunca her gün ortalama 100 türün nesli tükenecek. Türler tükendikçe hayatta kalmak için ihtiyacımız olan kaynaklar da elbet bir noktada tükenecek…
Yaşanan hava kirliliği, büyük orman yangınları ve daha nice felaketler nedeniyle ekolojik sorunlar ve doğa bilinci tüm dünyanın gündeminde olması gereken birincil konudur. Bu anlamda hem bireysel hem de toplumsal olarak ciddi bir değişime, dönüşüme ihtiyacımız olduğu açık…”
Peki, doğayı korumaya, kötüye giden gidişatı tersine çevirmeye yardımcı olacak bireysel ve toplumsal bazda ne gibi adımlar atılmalı, ne tür seçimler yapılmalı?..
Bunu burada yazmayacağım. Doğayı korumaya, kötüye giden gidişatı tersine çevirmenin neler olduğunu, neler yapılması gerektiğini herkes benden iyi biliyor. Ama şöyle başlayabiliriz işe. Önce başta en yetkililer olmak üzere herkes kendi kapısının önünü temizlesin…
Son cümlelerim şöyle; ciğerlerimizin yanıp tükendiği şu son günler için dostlarım…
‘Ömrüm yetene kadar doğanın, tabiatın, doğal yaşamın safında ve onun afet olarak bize yaşatacaklarına hak vererek ömrümü sürdürüp, günü geldiğinde göç edeceğim. Canlı canlı yanan hayvanların, alev almış tek bir yaprağın intikamını ben de dâhil, bizden alacağı günü, elbet göreceğiz…’
Neyse ömür bitmeden bir veda gerekir…
Nice uzun ömürleriniz olsun, sağlıklı, sevgi dolu, mutlu, mesut sevdiklerinizle geçen güzellikler dolu…
Bu mübarek Cuma gününü ve de ömür takviminiz den düşecek olan her gün sağlık, bereket, sevgi ve huzur getirsin sizlere… Allah’ın rahmeti ve bereketi Mübarek Cuma gününün hayrı üzerine olsun.
Ettiğiniz her dua derdinize deva, sağlığınıza şifa, gözünüze nur, gönlünüze huzur, ailenize ve sevdiklerinize huzur getirsin.
Kalpler imanla, gönüller huzurla dolsun. Saadetler hepimizin olsun. Ne kurulan bağlar bozulsun ne de dostlar unutulsun…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün bir yerlerde, yeniden görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#