Bu gecenin en güzel anlarından bir anı yaşarken, çevremizde gördüğüm özgür, mutlu anları yakalamaya çalıştım, hep sevgi özgürlüğünde… Bakıyorum ki kaldırım taşlarının üzerinde gezen adımlara ve bıraktığı ayak izlerine, o izler gizler zaman zaman coşkuları ve özgürlüklerin özlemini… Neden bu gizlilik, neden bu özgürlüğün gizli anlarını gizlilikle saklamak… Ah ah diye iç çekişim geldi içimden ve bir iç çektim kendimce… Çok çok çok oluyor bazen bu yüreğe bu anlar ve iç çekişler… İstiyorsun bu hülyaları kanatsızca kanatlandırmak ve uçuşturmak kelebeğin kanatlarına yükleyerek özgür duygulara ulaştırmak… Ama düşünmeden edemedim nedir o özgürlüğün sınırları yüreklerde… Belki sakla ve saklan gibi duyguların arasına gizlenmek, nafile boş gibi görünse de istemedim ben saklanmayı, saklamayı da çünkü istiyorum özgürce sevgileri serbestçe yaşamayı…
Bazen çocukların ağlarken, yere düşürdüğü emziğine duyduğu özlemler gibi, bazen de bir gün yaşayan bir kelebeğin yaşama duyduğu özlemeleri özgürce söylemek ve söyletmek saklamadan, saklanmadan “yaşamayı seviyorum” der gibi haykırarak… Sevgiler istenirse söyleniyor yaşamda, istenmez ise saklanıyor ama duyguların içinde duyguları yaşayarak saklambaç oynar gibi seninle… Saklambaçlar oynanırken, nedendir yaşamı oluşturan bireylerin birbirlerini sobelemesi ve başkaları tarafından sobelenmesi yüreğe bazen dar gelebilir dayanamayacak kadar daraltır dünyamızı… Yürekteki sevgiler, insanlığın en çırpınan anlarında bile sana yaklaştırmalı yüreğini, daraltmadan bedenini, seni üzmeden, üzdürmeden kendini…
Bakıyorum ki içimde özgür duygular koşarken, coşarken o kelebekler nedendir saklamak gerekiyor çevremden ve çevremizden… Offff dünya diye bir söz vardır ya bizleri bazen pişmanlığa sürükleyen bıktırırcasına yüreğinizi özgürlüğü yaşama isteğinde olmalıdır diye düşündüğümüz duygular bizleri yormamalıdır, çünkü o yüreğe, yine kendi yüreğin izin vermiştir, yaşa yaşa diye bu duyguları, kelebeğin kanatlarına rüzgar olmuştur, yine yüreğin… Tabi kelebek bir gün yaşasa da neden böyle bir zamanı durdurmak istercesine hayata sıkı sıkı sarılsa da boş galiba kelebeğin o çırpınışları, yaşayamaz çünkü ömür onun elinde değildir, sevgi onun anında değildir, çevrenin çevresine giren geçmiş anlardadır ömür ve sevgi… Renk renk olsa da kelebekler, rengin raksı işlemiştir o özgür kanatlara ve özgür ruhlara. Bırakmaz özgürlükler kanatlara üfürmeyi.. raksettirse de sevginin sevgisini nafile der yüreğine sevgi çünkü üfürmek kanatlara sevgiyi, harcayacak zamanla ve enerji ile olmalıdır.
Siz de hangi sevgiyi taşıyorsanız yüreğinizde kanatlara üflemek ve kanatları havalandırmak özgürlüğe izin verin yüreğinize korkusuzca ve özlemlerle… Havalandırmak isterseniz kelebekleri özgürlüklerini elinden almadan özgürlüğü özletmeden özgürce haykırtmalısınız geleceğe… Seviyorum sevmeyi, seviyorum sevmeni, seviyorum özgürlüğü, seviyorum ilkleri… Der gibi… Yaşamda sevgi coşkunlukları, coşturmak ise eğer, sınırların ötesine özgür kelebekler misali taşımalısın yüreğini…
Sevgileri yürekte taşıyayım derken sevginin kendisinin yürek olduğunu anladım günün birinde… Yürekli yazılarınızda uçuşan kelebeklerin bahçemizede uğraması dileğiyle..kahve tadındaki yazınızı bu tatil sabahında sindire sindire okudum.Teşekkür ederim…
Sayın Naci Bey,
Yazıma yazmış olduğunuz yorum için teşekkür ederim.Ayrıca sevgiler,her insanın yüreğinde bulunur bizler sadece keşfetmesini bilelim.Saygılar…
sevgili gulsen gaffaroglu yazini cok begendim tum yazilariniokudum harika ozellikle amasyayazin cok hosuma gitti bu arada ben arkadasin bengu fransadan sana tum sevgilerimi gonderiyorum tum arkadaslarima okuycam bu yazilarini canim arkadasim bu yazilarini okurken inan ki kendimden geciyorum sanki okuduklarimmi kafamda canlandirip yasiyorum su ucusan ozgur kelebekler bayildim adeta ozgurluk sevgi cok guzel konulardan bahsetmissin suan yazacak kelime bulamiyorum tek kelimeyle harikasinnnnn
Naci bey hiç kahve içmez… şaşırdım doğrusu
sen nerden biliyon naci beyin kahve icmegini allah allah ya yoruma bak cay demle