Toplumsal meşgale ülke yönetimlerinin en çok önem verdiği konudur. Toplumsal meşgale iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birisi kalıcı rutin meşgaleler, diğeri de güncel, değişebilen meşgaleler. Bir iktidar, kalıcı meşgaleler ile güncel meşgaleleri uyumlu bir şekilde ülke nüfusu üzerine uyguladıysa, güruh tipli, sürü halindeki ülke vatandaşları barış ve sükun içinde yönetilirler.
Kalıcı meşgaleler; aile içinde, çocuk için televizyon, bitme tükenme bilmez okul dönemi için sınav hazırlıkları, erkekler için askerlik, okul sonu için muhtelif kurslar, iş hayatı için ise (kıt kanaat geçinenler için) dişten tırnaktan artırılarak alınmaya çalışılan otomobil veya ev alma hayal ve hesapları, doğuştan başlayıp emekliliğe hatta ölene kadar destek ve afyon niteliğindeki futbolizm meşgalesi. Emekliler için şu an itibarıyla 10 yılı aşan nitelikte kayda değer sistematik bir meşgale bulunmamaktadır. Çünkü Türkiye için gelecek 30 yıl içinde nüfus yüzdeliği açısından orta yaş sonrası nüfusun meşgalesi(zliği) bir sorun teşkil etmemektedir.
Geçici meşgaleler ise, gerek uluslar arası olayların gerekse ulusal olayların etkisiyle ortaya çıkan yönlendirilmiş veya yönlendirilememiş gündemdir. Uluslararası gündem, çoğunlukla yönlendirilememekte veya zor yönlendirilmektedir. Bu nedenle ülke yönetimleri için müdahale edilemeyecek bir geçici meşgale türüdür. Ama ulusal gündem ülke yönetimleri için en ideal geçici meşgaledir. Bir iktidar, bir vurgun veya kendisi için çok önemli kararlar veya değişiklikler yapacağı zamanda “efkar-ı umumi yöneticileri” tarafından gündem ya değiştirilerek veya yönlendirilerek geçici meşgale ortaya çıkarılmaktadır. Böylece sürü halindeki ülke nüfusu sessiz sakin ve sorunsuz olarak oyalanabilmekte ve güdülebilmektedir.
Yeni doğan bir canlı varlık (vatandaş) ilk beş, yer yer altı yaşına kadar aile ortamında beslenmektedir. Bu canlının toplum açısından dikkat edilecek bir durumu yoktur. Zira ebeveynleri yanlarındadır ve ebeveynler de her evde bulunan sihirli kutu televizyon makinesi ile bu çocukları besleyip büyütmektedir. Zira 1-6 yaş arası bir çocuğun en temel meşgalesi televizyondur. Bu çocukların ellerine kumanda verilir, sadece ve sadece karınları doyurulduğu sürece gün içinde uzun bir süre yüzüne bakmaya gerek kalmamaktadır. Bu ilgisizlikten çocuk ta şikayetçi değildir. Çünkü karşısında onun istediği görüntü ve sesler bulunmaktadır ve de pek doğal olarak rahatsızlık duymamaktadır. Oysa ki ebeveynler veya bakıcılar çocukla ilgileniyor olsalar bir şekilde yarım saatte olmasa bile iki hatta üç saat içinde mutlaka seslerini yükseltmektedirler. Yapma, etme, dur, konuşma vb. yasaklayıcı emir cümleleri yerine sürekli olarak değişken ama kesinlikle yasaklayıcı cümle geçmeyen televizyon çocuklar için son derece mantıklı bir meşgale olmaktadır.
Üçte Bir Çeyreğe Giriş ve Bu Çeyrekte Geberiş:
Toplumsal hareketlilik açısından kalıcı meşgalelerden en can alıcılarından birisi sınav, birisi de futbolizm afyonudur. Bir ülke yönetimi gençlerin önüne bir çeyreklik (25 yıllık) sınav maratonunu dayayarak ve de sürekli cilalı tutulan futbol maçları göz önüne sokularak hadım edilmiş gençliğe sünepeleştirilmiş olarak edilgen kimlikleri isteseler de, istemeseler de eline verilmektedir.
Daha ilkokul sıralarında çocuklara dayatılan adları “S” ile biten kas kalın test kitapçıkları 30 lu yaşların ortalarına kadar elden düşmemekte, ruhu kanser ve kangren eden bu meşgale SÜREKLİ OLARAK DAYATILMAKTADIR. BÖYLECE EN TEHLİKELİ YAŞ ARALIĞI BÖYLESİ UYDURUKTAN OLMAYAN MEŞGALELERLE ZAPT-I RAPT ALTINDA TUTULMAKTADIR.
Ebeveynlerinin yuvalarından okul sıralarına atlayan çocuklar daha ilk senelerde test çözmekten elleri toynaklaşmakta, üniversite yıllarının sonuna kadar son derece çevik bir yarış atı haline gelmektedir. Bu yarış atları üniversite sonrası meslek girişleri için enva-i çeşit sınavlarla idmanlarını sürdürmekte, işe girişle birlikte adına kurs dedikleri diğer bir meşgale ile taçlanmaktadır.
Bütün bir ömrün üçte biri sınavlara, üçte bir hatta ikisi de işe gitmektedir. Emeklilik dönemindeki meşgalenin ise henüz devlet otoritesi tarafından ciddi anlamda planlanması düşünülmemiştir. Ne var ki bütün zamanlar için Türk toplumunda iş harici iki temel meşgale bulunmaktadır. Bunlar, sınav hazırlıkları ve futbolizmdir. Pek tabi ki bu yazıma sınavlar konusunda olmasa bile futbol müptelaları arasından ciddi eleştiriler gelecektir. Peşinen belirtmiş olmalıyız ki, futbolizme karşı olmamız demek spora karşı olmamız demek değildir. Spor her zaman gerçek bir olgudur.
Türkiye iktidarından Türk halkı ömrünün bir çeyreğini kemiren sınavlara hazırlık sistemini yeniden ele almasını bekler. Çünkü bilgi ve bilginin ölçümü çok daha başkaca yöntemlerle yapılabilmektedir. Özellikle de birbirine benzer sınavların ömrün farklı dönemlerde temcit pilavı gibi insancıkların önüne getirilmesi başlı başına büyük bir hatadır. Belki tek makul görülebilecek sınavlar (sadece ama sadece) mesleklere hazırlık sınavlarıdır. Ona da zaten kimsenin diyeceği yoktur.
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, www.bilgievreni.com, www.haberanaliz.net www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Marmara Bölge, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Evet sayın hocam, gerçekten şu dünyada herşey bir sınavdan ibaret olmuş. Ülkemizde sınavsız hayat düşünülemez, çünkü çocuk doğuyor, sınav onun doğumu ile başlıyor, daha sonra önüne 25 yıllık bir sınav maratonu çıkıyor, onları aşmak için ise ailenin çocukla birlikte maratonu başlıyor. Ama isterdim ki hayatta sınav olsun ama sadece kişinin geleceğini kuracağı düzeyde olmalı o sınav. Bakıyoruz ki bizler de kaptırmışız sınav maratonuna kendimizi ve birçok işlerimizi unutmuşuz.Ama olsun be hocam hayat ona rağmen çok güzel…