Bu hafta ne bir seyahat günlüğü ne de herhangi bir ilçe hakkında yazmayacağım. Yine de yazının konusu seyahat kapsamında olacaktır.
Ünye’den yola çıkıp 1440 km yolu 26 saat 6 dakikada tamamlayıp tekrar başladığım yere döndüm. Hani “Tilkinin dönüp dolaşık geleceği yer kürkçü dükkânıdır” dedikleri gibi. Biz de ikamet ettiğimiz yere döndük. Hatırda olanları satırlara dökmedikçe zamanla unutulacağından bazı hatıralarımızı buraya yazmak istedim.
Samsun ilinin daha önce gezdiğim, gördüğüm ilçeleri dışında sadece seyahatler esnasında mavi tabelalarda gördüğüm ilçeleri de dolaştım vaktimin yettiğince. Kavak ve Havza bu babtan ilçeler sınıfına giriyordu. Ardından Merzifon, Gümüşhacıköy, Osmancık, Kargı, Saraydüzü derken yolumuz Sinop’un Boyabat ilçesine düştü.
Daha önce de uğradığım bu ilçede “Ak Mescit” adında bir cami vardı. Onu tekrar görmek istedi. Ancak aradığım yerlerde yoktu. Bu sefer hem rastgele fotoğraf çekiyor hem de kime sorarım derken kendi yaşlarımda bir kişiye “Burada Ak Mescit” nerde dedim. Bana biraz daha gitmem gerektiğini söyledi. Ben “Ordu’nun Ünye ilçesinden geliyorum emekli öğretmenim” deyince bana “Ben de emekli öğretmenim” dedi. Biz iki tekaüt Boyabat ilçesini dolaştık. Daha doğrusu o bana mihmandarlık yaptı.
Epey gezdikten sonra birbirimizle vedalaşıp ayrıldık. Biraz meslekten konuştuk. Biraz şimdiki halimizden. Tabii sağlık öncelikli konu oldu.
Boyabat ilçesinden ayrıldıktan sonra seyahatime devam ettim.
Birtakım ilçe ve ili dolaşıp yolumun Çankırı’nın Ilgaz ilçesine düşmesi sonunda şehirde geziyordum. Bazı vatandaşlara ilçe ile ilgili sorular soruyor notlar alıyordum. Yanıma yaklaşan üç kişi bana ne aradığımı sorunca onlara Ordu’dan geldiğimi ve ilçe ilçe dolaştığımı söyledim. Beni bir çay ocağına davet ettiler. Orada “Ben emekli öğretmenim” dediğimde aralarından biri de “Ben de emekli öğretmenim” dedi.
Bunun üzerine biraz da meslek geçmişimizden bahsettik. Daha sonra oradan da ayrıldım.
Ve seyahatimin devamında Kastamonu’nun Araç ilçesine vardım akşama yakın bir zamanda. Otomobilimi bir yere park edip fotoğrafını çektim sonra kolay bulurum diye. Sokakta kimseler yoktu. Arabadan inip ilk gördüğüm kişiye öğretmenevini soracaktım. Bir sokak arasından bir bey çıktı. Yaklaştım. Selam verdim ve öğretmenevinin yerini sordum. Bana “Öğretmen misiniz” diye sordu. Ben de “Emekli öğretmenin” deyince, bana “Ben de emekli öğretmenim” demez mi? Üç ayrı il ve ilçede sokakta gördüğüm üç kişi de emekli öğretmen çıkmıştı.
İster tesadüf veya rastlantı, ister hoş bir sürpriz deyin vaziyet bundan ibaretti. İller Sinop, Çankırı ve Kastamonu’ydu. İlçeler ise Boyabat, Ilgaz ve Araç’tı. Birbirinden uzak üç ayrı yerde karşılaştığım üç ayrı kişi de emekli öğretmendi. Tabii gezimi onlara anlatmakta biraz güçlük çektim.
Sekiz gün içinde gezdiğim yerleri hayal ettiğimde tuhaf rastlantılarla karşılaştım. Ancak diğerlerini bu yazı içinde yer almasını üçünün de aynı özellikte olmasından kaynaklanıyordu.
Gün gelir onları da yazarım belki. Daha Trabzon ve Sinop iline ait yazılacak onlarca yazı varken Kastamonu’nun 20 ilçesi ve yol güzergâhında onlarca yer hakkında yazılacaklar ayrı.
Şimdi öncelikli sıra notların tasnifinde. Daha sonra sırası geldikçe kaleme alacağım. Umarım bundan sonraki ili ziyaretime kadar bitiririm. Malum biz yaştakilerin farklı meşgaleleri de oluyor.