Türkiye’de inşaat sektörünün temel yapı taşlarından biri de hiç kuşkusuz ki PROJE MÜELLİFLERİDİR. Ülkemizde proje müellifliği kavramının yeterince anlaşılamadığı, öneminin yeterince dikkate alınmadığı görülmektedir. Bir yapının imalatı ve denetlenmesi kadar doğru projelendirilmesi de aynı öneme sahiptir. Ancak hala günümüzde hemen hemen tüm meslek gruplarında olduğu gibi yaptığı işin önemini kavramayan ve işine saygı göstermeyen proje müellifleri ettikleri YEMİNİ unutmuş gibi gözüküyorlar.
Bu arada mesleğini doğru ve saygın biçimde yapan meslektaşlarımı bu eleştirimden ayrı tuttuğumu da ifade etmek istiyorum.
SÖYLEYE SÖYLEYE DİLİMİZDE TÜY BİTTİĞİ bir sırada yeni 5 Şubat 2008 Yapı Denetim Yönetmeliği’nin yayınlanmasıyla PROJE MÜELLİFLİĞİ ile PROJECİ arasındaki farklar gün yüzüne bir kez daha çıktı.
Üç personel ile ayda on proje üreten mimarlık ve mühendislik proje ofislerinin; vatandaşa şimdiye kadar UYGULAMA PROJESİ adı altında UYGULANAMAYAN PROJE ürettiklerini herkes daha net görmeye başladı.
Peki bu duruma nasıl düştük?
Çeşitli idarelerde çalışan teknik adamlar mı dersiniz!..
İki yüz YTL’ye teknikerlerin çizdiği projeye müelliflik imzası atanlar mı dersiniz!..
Ucuz olsun diye teknikerlere proje çizdiren işverenler mi dersiniz!..
Mühendislik mimarlık ofisi deyip emlakçılık yapanlar mı dersiniz!..
Birde en acısı ticari kaygıyla proje adı altında ucuz ve kalitesiz, bir o kadar da yetersiz proje çizen meslektaşlarımız mı dersiniz!!..
Görüldüğü üzere suçlu çok… Ama sorumlusu ve en önemlisi sorumluları bulacak KİMSE YOK…
Peki piyasa bunlarla doluyken; ortada proje adı altında aynı tip, yetersiz, estetikten uzak, tornadan çıkmış projeler gezinirken; bu mesleği layıkıyla yapan mimar ve mühendisler nasıl oluyor da aynı kefede değerlendirilip PROJE MÜELLİFİ diye adlandırılıyorlar. İsyanımız buna.
Elbette ki REKABET..
Ancak rekabet kalitede ve hizmette olmalı. FİYATTA değil.
Eğer rekabet fiyattan başlarsa meydan saydıklarımıza kalmaya devam eder ve edecektir de.
Burada en önemli noktalardan bir tanesi işverenlere düşüyor. Bu anlamda ilk önce işverenlerinde bilinçli hareket etmesi gerekiyor.
Yok bacanın üzerinden kiriş geçmiş… yok bina girişinde kafayı merdivene vurmuşsun… yok deletasyon olan yerde temele ampartman koymuşsun… daha sayamadığım neler neler..
Ama bakıyoruz ki bu projelere; proje müelliflerinin yanında, meslek odalarının, yanında ilgili idarelerinin, yanında yapı denetimlerinin (HEPSİ DEĞİL) onayı maalesef ki var.
Bu durumda kimsenin şikâyet etmeye, özellikle işverenlerin ve müteahhitlerin hakkı olduğunu düşünmüyorum.
BU ÜLKE BİZİM, HEPİMİZİN…
Yarınlara güvenle bakabilmek için bu gün işimizi iyi yapmak boynumuzun borcu olmalı.
Elbette ki ekonomik faktörler önemli. Ama tasarrufu nereden yapacağımız daha da önemli.
Bilginin ve mühendisliğin tasarrufu olmaz sevgili dostlar…
Tıpkı safra kesesi ile böbreği rahatsız olan bir hastaya tasarruf olsun diye sadece birini tedavi edelim diğeri kalsın diyemeyeceğimiz gibi.. Lütfen biraz düşünelim..
Saygılarımla…