Frida (2002)123 dk.
Yönetmen:
Julie Taymor
Senaryo:
Oyuncular:Salma Hayek, Mía Maestro, Amelia Zapata, Alejandro Usigli, Diego Luna
Hayden Herrera, Clancy Sigal, Diane Lake
Ülke:
ABD, Kanada, Meksika
Tür:
Biyografi, Dram, Romantik
Vizyon Tarihi:
28 Mart 2003 (Türkiye)
Dil:
İngilizce, Fransızca, Rusça
Müzik:
Elliot Goldenthal
Çekim Yeri:
Barrio del Alto, Puebla, Meksika
İkinci film incelemem sıra dışı Meksikalı ressam Frida Kahlo’nun hayatını anlatan bir sinema eseri.
Keyifli okumalar.
Amerikalı yönetmen Julie Taymor’ın 2002 yılında çektiği Frida filmi, simgeleşmiş ressam Frida Kahlo’nun olağanüstü zorluklara göğüs gerdiği hayatını ele alıyor. Bu filmin diğer biyografik filmlerden farklılaşan bir özelliği var: Meksikalı ressamın tutkulu aşkı Diego Rivera’nın özel hayatını bilmek, tablolarını da gerçek anlamda anlayabilmemizi sağlıyor. Böylelikle, Kahlo’nun çoğunluğu otoportre olan muhteşem resimlerini kendimize göre içselleştirerek inceleyebiliyoruz.
Filmin başrollerindeki Salma Hayek ve Alfred Molina’nın muhteşem oyunculuklarının katkısı ile olağanüstü bir görsel şölene dönüşüyor. Ünlü ressamın hayat dolu öğrencilik yıllarından başlayan ve yaşamını dramatik bir şekilde 47 yaşında kaybetmesine kadar olan süreci izlemek, tek kelimeyle “etkileyici” bir deneyim yaratıyor.
Oyunculukların sürüklediği bu film, Meksika insanının sıcakkanlılığını ve eğlenceli karakteristik özelliklerini en doğal şekilde işlemeyi başarıyor. Özellikle Hayek’in oyunculuğu o kadar başarılı ve üst seviyedeki Frida Kahlo’nun gerçek hayattaki yeğeni, ona Kahlo’nun kolyelerinden birini hediye etmiş.
Yönetmenin, bu muhteşem senaryo sayesinde Kahlo’nun “acı” hayatını şekillendiren birçok özel hayat ve sağlık sorununu ele alarak yansıtmayı başarmış. Taymor; Frida’nın neredeyse bütün kemiklerini kırmasına sebep olan araba kazasını, gençlik aşkının onu terk edişini ve çocuğunu düşürmesini filmin başında çok akıcı bir anlatımla ifade ediyor. Ardından, Frida’nın şahit olduğu aldatma anlarını, hatta kocasını ablasıyla yakaladıktan sonra saçını kesişini, annesini kaybedişini, parmaklarını/bacağını kestirmesini ve bunun gibi talihsizlikleri ise yine fazlasıyla akılda kalıcı bir biçimde işliyor. Bu tarz olayların bol olması sayesinde film kültleşmeye aday olarak karşımıza çıkıyor: Örneğin, filmdeki yüzleşme sahnesinde Frida’nın Diego’ya “Sen benim yoldaşım, en iyi arkadaşım ve sanat ortağım oldun; ama asla kocam olamadın.” Sahnesi olağanüstü bir başarı, film için.
Filimde birçok akılda kalıcı özellikleri var: Öncelikle renkler ve makyajlar gerçekten olağanüstü ve efsane bir ressamın hayatına yakışır bir biçimde çalışılmış. Hatta bu çalışma En İyi Makyaj Oscar Ödülü heykelciğiyle de getirmiş. Bunun yanında, müzikler ise ayrı bir güzellik. Frida’yı bu kadar övmemize rağmen, filmin içinde ifade edilmesi gereken birkaç ufak sıkıntı var: Öncelikle, Kahlo’nun özel hayatına gerçekten de yoğun derecede odaklanılmış. Bu özgün ressamın tekniği ve resimlerinde oluşturmak istediği duygu açısından daha fazla bilgi verilebilmesi gerekirdi. Bir başka konu ise filmde Diego Rivera’nın kişisel ve mesleki hayatının fazla ele alınması: Filmin bir bölümü tamamen Rivera’yı anlatıyor. Burada daha sade bir anlatım kullanılabilirdi. Ayrıca filmde sahneler arası geçişler, bazen gerçekten çok hızlı ve düzensiz. Konudan konuya hızla atlanmasıyla birlikte kurguda kopukluklar olabiliyor. Yine de filmin 2 saatlik süresi ele alındığında, bence daha da uzatılmaması için tercih edilmiş bir yol olarak da görülebilir.
Bu sosyalist eğilimli ressamın sürüyle yaşadığı talihsizliğe rağmen umudunu hiç kaybetmemesi ve yaşama bir şekilde tutunması onun en büyük gücü. Filmin sonlarındaki sahne adeta bunu özetliyor. Yaşadığı acılardan beslenip bunlardan olağanüstü sanat eserlerine dönüştürmesi ise tarif edilemez bir başarı. Özellikle kaşlarının da ön plana çıktığı oto portreleri çizmesi eserlerini daha da kişiselleştiriyor.
Sonuç olarak Frida filmi onun tablolarındaki aşkının ve hüznünün hikayesini en doğal şekilde izleyicilerle buluşturuyor.
Ben çok keyifle ve merakla izledim sizlerin de izlemesine bu yazımla katkı sağlayabilmişsem sinema sanatı adına bir katkı olarak görmekteyim.
İyi seyirler..