Ama eskiden beri Türkiye’nin gelişmesine engel olan en büyük unsur meclis içerisindeki sürekli devam eden partiler arası tartışmaydı.
Ne acıdır ki tartışmalar Türkiye’nin gelişmesi için değil partilerin kendi menfaatleri içindi…
Eskiden partilerin kendi içerisindeki çatışmalar sebebi ile ne bu ülkenin derin yapılanması görülebildi ne de Gladio diye bir teşkilatlanmanın varlığı bilinebildi.
Türkiye’deki muhalefet zihniyeti değişmedikçe ülkemizin daha da iyi noktalara gitme ihtimali var iken, bu zihniyet ile bu ihtimal geri tepilebilir.
Çoğu kişi ya kör kütük AKP savunucusu ya da AKP düşmanıdır.
Ama mühim olan taraf olurken sap ile samanı karıştırmamaktır. Eğriyi doğruyu bilemezsen ne bireysel hayatımızda ne de toplumsal hayatımızda yol kat edemeyiz. İnsanın gelişmesi için, daha iyi olabilmesi için kendi nefsiyle başbaşa kaldığında objektif olup hatalarını görmesi gerekir. Gördüğü hatalarını telafi eden hem dünya hayatında hem de manevi hayatında yol kat eder.
Bu durum böyle iken Türkiye’nin bünyesi oluşturan meclisteki partiler de kendi nefisleri ile bir iç hesaplaşma yapmak zorundadır.
Meclisin kendi nefsinin yanında bir de dış destekli derin şeytanı vardır. Bu şeytan meclisin nefsini kışkırtır.
AKP’nin kendisini sorgulaması, eğrilerin ve doğruların üzerine gitmesi AKP’nin başarıya ulaşmasına vesile olmuştur.
Her ne kadar bu başarı taktir edilmeye layık olsa da AKP’nin de kendi nefsine uyarak atmaya çalıştığı adımlar olmuştur.
Lakin AKP’nin başarısı ve iç hesaplaşması bu ülkedeki Gladio söküğünü apaçık ortaya çıkarmıştır. Gladio’nun varlığından ziyade, derin yapılanmanın istila ettiği tüm kurum ve kuruluşlar bir bir deşifre edilmesi başarıldı.
Fakat Türkiye’nin gelişmesine halen daha ayak bağı olan bir muhalif zihniyet yapılanması varı.
Türkiye’deki muhalefet isteminin hedefi ülkenin gelişmesine çalışmak değil, ülkenin yönetimini ele geçirmektir.
Bunu görmemek ve aksini idda etmek, kişinin kendini tatmin etme çabasından başka bir şey olmayacaktır.
Nitekim görüldüğü üzere muhalefet partileri sorunların çözülmesi gerektiği yerde, sorunları çamur haline getirip ülkenin iktidarına atma çabasındalar.
Bu da ülkemizin daha ileri noktalara gitmesi hususunda ciddi bir problem teşkil ediyor.
Hiç bu konuda derin devlet yapılanmasına girmeyeceğim. Zaten yandaş taraflar böyle bir düşünceyi kabul etmeyecektir. Ama en azından duruma bir de böyle bakmak gerektiğinin faydalı olacağını düşünüyorum.
Keşke haberlerde parti yöneticilerin kime ne dediğini değil, ülkenin geleceği için, sıkıntıların refaha kavuşabilmesi için çözüm önerilerini görüyor olsak.
Tamam, seçim zamanı yaklaşınca kozlarınız neyse onu paylaşırsınız. Ama seçim bitiriyor iktidar ve meclise girenler açıklanıyor; ama tartışma ve çamur atma politikası hiçbir zaman sona ermiyor.
E be kardeşim bir yerde de durmayı bilmek gerekmez mi?
Partiler birbirlerininin kusurunu değil de ülkede noksan olan kusurları araştırsaydı emin olun kimsenin kimseye çamur atmasına gerek kalmazdı.
Zaten çalışan emeğinin hakkını alırdı.
Umarım Türkiye’nin gelişmesine en büyük engellerden biri olan bu zihniyet değişir…
***
Yoğunluğumdan ötürü uzun bir süre yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Yazımda kısaca bu problemden bahsederek, hem sizlere kavuşmanın heyecanını yaşıyor hem de bu bilgi paylaşımının ülkemiz ve toplumumuz adına gerekli olduğunu düşünüyorum…