7. Asır'dan itibaren Oğuz Boyları akıncılarının Irak ve Suriye'de görünmeye başladığı, 10. ve 11. yüzyıllarda ise yoğun Türk göçlerinin gerçekleştiği bilinmektedir. Türkler, 11. yüzyıldan itibaren Suriye topraklarında hâkimiyet kurmuşlar ve Osmanlı imparatorluğu yıkılıncaya kadar Suriye'yi ve Suriyelileri savunmuşlardır. Atatürk, Halep'te savunma hattı kurmuş ve Hatay meselesiyle vefatına kadar ilgilenerek Türkiye toprakları içinde yer almasını sağlamıştır.
Bugün 23 milyon civarında nüfusu olan Suriye'de, 1.5 milyon Türkçe konuşan ve 2 milyon Türkçe'yi unutmuş toplam 3.5 milyon Türkmen/Türk yaşamaktadır. Dilleri baskı altında unutturulmuş olan Türkmenler de Türk kimliklerinin şuurundadırlar. Ayrıca, kimliklerini unutmuş olan en az 3 milyon civarında Sünnî Hanefi Türk asıllı Suriyeli vardır. Merhum Tarihçi Yılmaz Öztuna, aslında Suriye'deki bütün Hanefi Sünnîlerin Türk asıllı olduğunu tespit etmiştir.
Suriye Türkmenleri, bugüne kadar Nusayrî azınlık ve BAAS diktası tarafından hep ezilmişler, ne yazık ki bu zulüm karşısında Türkiye hep sessiz kalmıştır. 1982'de Hâfız Esad'ın 50 binden fazla Suriye Türkü'nü katledişi hâlâ hafızalarımızdan silinmemiştir.
***
Ben Gaziantep'liyim. Büyük dayım Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'dir. Suriye ve Irak Türklerini yakından tanırım. Gaziantep Mutasarrıflığı Halep Vilâyeti'ne bağlı olmuştur. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yapılan çalışmalar neticesinde Halep'in asırlar boyunca bir Türk şehri olduğu belgelerle ortaya çıkarılmıştır. Hâlen Halep nüfusunun yarıdan çoğu Türk'tür veya Türk asıllıdır.
Esasen, Suriye'deki 2 milyonluk Kürt nüfusu, Türkmen nüfusunun yarısı kadardır. Buna rağmen, bir avuç PKK/PYD'li terörist, Esad'ın da teşvikiyle Suriye'nin kuzeyindeki Türkmen yerleşimlerini işgal etmeye başlamıştır. Aşiret reisi Barzani, koskoca Türkiye Cumhuriyeti seyirci kalırken, Suriye'nin kuzeyinde cirit atarak 'Bağımsız Kürdistan' kurmaya kalkışabilmektedir.
Bu, Türkiye için utanılacak bir durumdur…
***
Türkmen şehri Halep'te katliamın eşiğine gelinmiştir. Esad cânisi, aslında dağılmakta olan ordusunu büyük bir hınçla Halep'in üzerine göndermiştir. Türkmenlerin çoğunluğu teşkil ettiği dış mahallelerde katliam başlatılmıştır. Lâkin Gaziantep'in Millî Mücadele'de gösterdiği kahramanlık, şimdi Halep halkı ve Özgür Halep Kuvvetleri tarafından sergilenmektedir. Artık Halep, 'Gazihalep' olmuştur.
Türkiye, seyirci kalmaya devam ederse, yüzbinlerce Türkmen ve Arap kardeşimiz katliama mâruz kalarak şehit edilecektir.
Diğer taraftan, Suriye süratle parçalanmaya doğru gitmekte, ufukta ayrı bir Suriye Kürt Devleti ve ayrı bir Nusayrî Devleti görünmektedir.
Bu arada bizim Dışişleri de Barzani'nin peşinde dolaşmaya ve 'Seyirci kalmayız!' diye bağırmaya devam ediyor.
Bu durumda bana da kardeşimden çok sevdiğim ve değer verdiğim Ahmet Davutoğlu'nu kaçırıp kendisini iknaya çalışmaktan başka çare kalmıyor.
***
Lâtife bir yana, dostlar Halep'i düşündükçe içim yanıyor. Elime silâhımı alıp Türkmen kardeşlerimin yanına gidesim geliyor. Niçin hâlâ şu gerçeği anlamıyorsunuz? Türkiye için Halep, Gaziantep'ten, Hatay'dan, Kilis'ten farklı değildir.
Artık kıpırdanmanın zamanı gelmedi mi?…