VİETNAM, KORE, KAMBOÇYA, TAYLAND, ENDONEZYA, AFGANİSTAN, İRAN-IRAK,
YUGOSLAVYA SAVAŞ ENDÜSTRİSİ’NİN DENEME VE GELİŞMESİNE YARADI
Size dünyadan kısa örnekler vererek konuşmamıza devam edeceğim; Vietnam
savaşında, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği silah
endüstrileri, yeni imal ettiği silahları deneme fırsatı bulmuştu ve silah
sanayisini canlandırmak için devlet, eskileri kullanarak elden çıkarmıştı.
‘Agent Orange’ adlı kimyasal silah ile bu zehirin bitkiler üzerinde ölümcül
etkileri görülmüş oldu. Bir ülke ekonomisi batağa sürüklendi.
Kore savaşı ile bu ülke iyiye bölündü ve kalkınma hayalleri suya düştü.
Böylece ülke ekonomisi tahrip edildi. Ayrıca bu ülkede mikrop bombaları ve
dioksin gibi çeşitli zehirler ile biyolojik savaş denemeleri yapıldı.
Kamboçya’da Amerika ile ticaret yapmayı reddeden lider Sihanuk 1970 yılında
bir darbe ile devrildi ve yerlerine ülkeyi kaosa sürükleyen Pol Pot ve
Kızıl Kmerler geçirildi.
Tayland’da yine ülke yönetimi devrilerek yerine diktatörlük rejimi kuruldu.
Ülke ekonomisi yıllarca bize çalıştı.
Endonezya devlet başkanı Suharto 1957-58 yıllarında Amerika Birleşik
Devletleri’nin verdiği silahlarla Doğu Timor’u işgal etti ve yıllarca
sürecek bir kaos yarattı, binlerce insan öldü.
Afganistan savaşı Ruslara silah sanayisini geliştirmek için büyük fırsatlar
sunmuştur. Biz de yeni üretilen silahların etkilerini deneyebilmek için
büyük bir fırsat yakalamıştık. Ayrıca ülke çok zengin yer altı kaynaklarına
sahiptir. Afganistan yönetimi şu anda tamamen bizim kontrolümüz altındadır.
İran-Irak savaşı Saddam’a büyük vaatler yapılarak başlatıldı. İlk iş olarak
birbirlerinin petrol kuyularını ve tesislerini bombaladılar. Tabii sonunda
petrol zengini bu iki bizlerden daha fazla silah satın alıp savaşı
kazanabilmek için ülke ekonomilerini iflas ettirecek düzeye getirdiler.
Sonuçta bütün şehirleri ve petrol tesisleri yine bizler tarafından yeniden
kurulacaktı. Bu de yine bizlerden daha fazla borç almakla mümkün oluyordu.
Saddam dolduruşa getirilerek başlatılan 1990 yılındaki Körfez savaşı, ile
ırak ekonomisi bir kez daha çökertildi; Kuveyt’i tekrar inşa etmek için
milyarlarca dolarlık iş bağlantıları yapıldı; Amerikan askerleri bölgeye
ilelebet yerleşti. Bu savaşta test amacıyla tüketilmiş uranyum bombaları
kullanıldı. Bu bombalar, etkisi yıllarca sürecek radyoaktif maddeler
yayarak bölgedeki yüz binlerce insanın, tabii bu arada bizim askerlerimizin
de ölmesine yol açtı, hala da insanları öldürmeye devam ediyorlar.
1990 Yugoslav savaşında salkım bombaları kullanıldı. Bu teknoloji harikası
bombalar yere yaklaştıklarında yüzlerce küçük bombalara ayrışıyorlar ve
yere düştüklerinde hala patlamamış olanlar her zaman aktif birer bomba
olarak kurbanlarını bekliyorlar.
Rotthschild konuşmasına “Bu ülkelerin şimdi tamamen bizim kontrolümüz
altında olduğunu sanırım söylememe gerek yok” diyerek ara verdi. Onun
kaldığı yerden Rockefeller devam etti.
ZAİRE, ÇAD, YEMEN, GUATEMALA, ŞİLİ, BREZİLYA, DOMİNİK, SOMALİ, PANAMA, EL
SALVADOR, BOLİVYA, EKVATOR, PERU, URUGUAY, ANGOLA’DAKİ SAVAŞLAR VE DARBELER
BİZİM PLANLARIMIZDI
Zaire devletinin başına CIA destekli bir darbe ile 1965 yılında geçen
Mobutu, George Bush’un deyimiyle Afrika’daki en iyi adamımız oldu.
Çad Hükümeti 1982 yılında bir darbe ile devrildi ve yerine diktatör Hissen
Harbe geçirildi. Bu geçiş sırasında on binlerce insan öldü.
Yemen 1990 yılına kadar iki ayrı devlet halinde uzun yıllar birbirleriyle
savaştılar. Bizim şirketlerimiz zenginleşmeye devam ettiler.
Guatemala’da hükümet, komünist rejim tehlikesi bahane edilerek CIA
yardımıyla 1953 yılında devrildi ve bugüne kadar bizim tayin ettiğimiz
askeri hükümetlerle ülke sonsuz bir kargaşa içinde yönetilmektedir.
Şili’de General Pinochet, 1973 yılında iktidarı ele geçirerek, yıllarca
bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkeyi yönetti. Amerika Birleşik
Devletleri’ne aktardığı milyarlarca dolarla ülke ekonomisi bataklığa
sürüklendi. Ülke insanları sefalet içinde yüzerken, bizler daha zengin
olduk.
Brezilya da komünizmden kurtarılan bir diğer ülkeydi. Ülke yönetimi 1964
yılında bir darbe ile devrildi, ülke Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney
Amerika’daki en güvenilir müttefiklerinden biri oldu.
Dominik Cumhuriyeti, aynı şekilde 1963 yılında bir darbe ile bizim
istediğimiz yöneticilere kavuştu. Ülkenin serveti bizlere aktı.
1990’lı yıllarda Kolombiya’da uyuşturucu ile mücadele etmek maskesi altında
ülke yönetimi ele geçirildi. CIA bu ülkeden gelen uyuşturucu parasıyla
dünyanın çeşitli ülkelerindeki operasyonlarını finanse ediyor.
Fiji, Grenada, Panama, Somali, El Salvador işgal edildi. Sarin, hardal gazı
gibi sinir gazları halk üzerinde denendi. Yüz binlerce insan öldü ve hala
ölmeye devam ediyor.
Bolivya, Gana, Ekvator, Haiti, Filipinler, Peru, Uruguay, Angola, Seyşel
adaları gibi üçüncü dünya ülkelerinde yapılan darbeler ve karışıklıklar hep
bizim planlarımızın bir parçasıydı.
BÜTÜN ÜLKE YÖNETİMLERİNİ KONTROL ALTINDA TUTUYORUZ, AKSİ HALDE TERÖR
OLAYLARINI DEVREYE SOKUYORUZ
Avrupa ülkelerinde kurulan İtalya Gladio’su benzeri istihbarat örgütleri
sayesinde, bütün ülke yönetimlerini kontrol altında tutmaktayız.
İstanbul’daki sinagoglara yapılan saldırılar ve Madrid’deki tren bombalama
olayları, bu ülkelere bizim isteklerimizi görmezden geldiklerini
hatırlatmak için yaptırıldı.
New York İkiz Kuleler, Pentagon saldırıları, Kenya ve Suudi Arabistan’daki
bombalama olayları ise tamamen bizim planlarımız doğrultusunda icra
edildiler.
Ben “dünyada el atmadıkları başka ülke kaldı mı acaba” diye düşünüyordum.
Rockefeller böyle beni şaşkınlığa uğratmanın zevkiyle içkisini bir yudumda
bitirerek sözlerini tamamladı;
DÜNYADA HİÇBİR YERDE MAFYA VE KAÇAKÇILIK OLAYLARI BİZİM İZNİMİZ OLMADAN
YAPILAMAZ
“Bu arada, bütün organizasyonların çok yüksek olan maliyetleri konusu var.
Onların kaynağı ise vergiden muaf olan vakıflarımızın topladığı bağışlardan
ve mafya ile olan bağlantılarımız sayesinde finanse diliyor. Dünyanın
hiçbir ülkesine mafya veya kaçakçılık faaliyetleri, o devletin haberi ve
izni olmadan yapılamaz. Yapılması için, üst kademelerde işbirlikçilerin
olması gerekir. Bu işbirlikçiler gözünü para hırsı bürümüş insanlar seçilir
ve bir kere bu işlere bulaşıldı mı, bir daha çıkış yoktur. Dünyanın her
yerinde tamamen bizim kontrolümüz altında çalışan mafya, özellikle
uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile ilgilenir, çünkü en tatlı para bu
alanlardadır. Bu paradan biz en büyük payı alırız ve bu parayla birlikte
masum görünüşlü vakıflarımızın desteğiyle bütün bu faaliyetlerimiz finanse
edilir ve buna işbirlikçilere dağıtılan para ve rüşvetler dahildir.