Hukuki, ahlăki ve insani değerlerin tamamı açısından yolsuzluk bir yasa dışı eylem, suç ve etik anlamda erdemsizliktir.
Uluslararası yolsuzlukla mücadelelere dahil olma, uyma anlamında kanunlarımız değişecektir. Tüzüklerimiz, yönetmeliklerimiz belli bir standart ile kontrol mekanizmamızı işler ve işlevsel olarak yönetişim işimizi şeffaflaştırarak, hesap verilebilir şekilde hizaya sokacaktır. Yönetim metodumuz doğru yolsuzlukla mücadele stratejimizi risklere karşı koruma adına güvenlik duvarımız olacaktır. Yolsuzlukla mücadele ulusal gündemimiz olmaya devam edecektir.
2-4 Haziran 2021 de gerçekleşen Birleşmiş Milletler Kurulu’nun Yolsuzluğu önleme ve tedbirler ile alakalı oturumu Dünya’nın yozlaşmaya, yolsuzluğa karşı devam eden savaşının insanlık adına bir cevabıdır. Biz de ülkemizin yozlaşan idareciliğini ve yansıması olan ekonomik darboğazlarını görerek ülkemizi kaybetmemek adına çabalıyoruz. Yolsuzluk, ulus ötesi bir sistematik çıkar savaşıdır.
Hiç bir ülke uluslararası hukuk anlamında ‘’yolsuzluktan’’ muaf değildir.
Türkiye Cumhuriyeti, tüm işlerinde ve kurumlarında etik davranışla, yolsuzlukla mücadele ve rüşvet, irtikap, maddi çıkar edinimi için mücadeleye, uyum çabalarına, dürüstlüğe, hesap verebilirliğe ve şeffaflık önlemlerine önem vermek durumundadır. Dürüstlüğün teşviki, ödüllendirilmesi esastır. Teknolojiye ve bilgiye destek ve teşvik, yolsuzluğu engelleyici kararlardır. Şeffaflık ve denetim, yozlaşmanın önündeki en değerli settir.
Yolsuzlukla mücadele etmenin birden fazla unsuru, aktörü vardır. İhbar mekanizması en önemli yanıdır. İhbar edeni koruma ve ödüllendirme etik bir ilke olarak yükseltilmelidir.
Yolsuzlukla mücadele, kara paranın aklanması, suçun finansmanı meselelerini de kapsar. Şüpheli işlemler, siyasi nüfuza sahip olanların varlıklarındaki artışlar ve kaynağı belgelenemeyen her mali varlık yolsuzluğun konusudur.
Türkiye, kamu kurumları yolsuzlukla mücadele etiğini ve kurallarını kabul ederken, bunları belli bir yada bir kaç yasada toplamanın, yada tek bir tane yolsuzlukla mücadele yasasının yazılması gerekmektedir. Var gibi gözüken ama olmayan bir yasal mevzuata sahibiz.
Türkiye, BM ve daha önce belirttiğimiz bir çok ülkeler ve ülke konseylerinin yolsuzlukla ilgili deneyimlerini, hukuki terminolojileri ele almak durumundadır. Yolsuzlukla mücadele bağımsız bir kuruluşun elinde olmalıdır. Rüşvet istemek, vermek kişileri zor duruma düşürmelidir. Görevi kötüye bildirmelerin, rüşvet talepleriyle karşılaşılması durumlarında derhal yolsuzlukla mücadele uyum görevlisine bildirilmesi gerekir. Yolsuzluğu engelleme ve önlemede hem sosyal bilinç, hem yasa hem de bir kolluk kuvvetinin birlikteliği önleme ve caydırıcı olacaktır.
Kanunlar, yönerge ve tüzükler açısından yolsuzluğa karşı bir yaptırımlar listesi, kataloğu olmalıdır. Prosedürler, sorumluluk ve cezai unsurlar açıkça belirtilmelidir. İtiraz edilebilen, belgelenen ve sonucu olan bir yasal düzenleme gerekir. Caydırıcılık ve adaletin tesisi anlamında, kamu çıkarlarının korunması adına yolsuzluğa karşı uygun yaptırımları olan düzenlemelere ihtiyacımız olacaktır. Yolsuzlukla mücadelemizin uyum programları uluslararası yönergelere uygun olmalıdır. Yaptırımlar, geçerli ticari, medeni kanun, insan hakları, iş kanunları ve yönetmeliklere uygun olacağı bir zemine oturtulduğu gibi anayasal bir taban yenilemesi de gerekecektir. Yolsuzluklara ilişkin görevden uzaklaştırma, para cezaları, ücret ve derece düşürülmesi, terfi edememe, hapis gibi cezalar yer alabilir. Yolsuzlukla mücadele de hem özel kurumların, hem de kişilerin işlerinin feshedilmesi anlamına da gelmelidir. Bu tür sorunlarda ‘’istifa’’ etmesi beklemek yada bizim politikacılarımızın yaptığı gibi ‘’boş kağıda imza‘’ çok sakıncalıdır.
Disiplin kararlarına, haksız kararlara itiraz hakkı hem korunmalı, hem itiraz hakkı hukuki bir çizgi ile prosedür altına alınmalıdır. Zorunlu ödemeler dışında tüm ödemeler bankalar üzerinden olmalıdır.
Yolsuzlukla mücadelede, uyumluluk programları yapmak, personeli geliştirmek, iç kontroller, etik ve hukuk programları yapmak eğitim ve rehberlik sağlaması adına tavsiye edilecek ilave metotlardır.
Yetkililere kendisini bildirme de suçun azalması yönünde önleyici davranışlar olmalıdır. Ceza indirimi ve affedici , işbirliği ve düzeltme çabalarının öz bildirime gönüllü bildirim ve cezanın indirilmesi anlamı da yüklenmelidir. Gönüllü ifşa cezaları azaltmalıdır. Suç tekrarları hariç öz bildirim yolsuzlukla mücadelenin bir parçasıdır. İhlaller yüzünden kaynaklanan zararların gönüllü olarak tazmin edilmesi, haksız kazançların geri alınması, diğer gönüllü kaçınmalar, harici bir uyumluluk kararının kabulü, düzeltici kurumsal eylemler , görevden alma, göreve iade, disiplin cezaları gibi meselelerin açık, şeffaf bir şekilde kanuni zemine koymamız gerekiyor. Özel kurumlar ve yolsuzluğun tarafları olarak kamu personeli ve kişilerin kamu oyuna açıklanması da bir rehabilite metodu olabilir.
Yolsuzlukla mücadelenin kamuya açık olarak yapılması ve kamuca duyulması kamuya raporlanması caydırıcılığın başka bir boyutudur.
Hediye dahil, her türlü çıkar edinimleri katı kurallara tabii olarak engellenmelidir. Yolsuzlukla ilgili politikaların, kanunların sürekli güncellenmesi gerekir. Güncellemeler karşılıklı olarak diğer yasaları da etkilemelidir. Sürdürülebilirlik adına yolsuzlukla mücadeleden her kesin haber alması sağlanmalıdır.
Yolsuzlukla mücadele uyum programları izlenecek, gözden geçirilecek ve değerlendirilecek canlı bir organizma gibidir. Uyumaya başlarsa suiistimaller denizinde boğulur gider.
Yozlaşmanın habis uru yolsuzluktur. Yeni yasal gereksinimlere acilen ihtiyacımız var. Süreçleri anlama adına yeni organizasyon yapılarını kurumsal hale getirmeliyiz. Türkiye, artık gelir adaletsizliği, eşitsizlik ve ekonomik boğulma karşısında sosyal çevresi ve halk olarak tüm paydaşlarınca yolsuzluğa karşı yaptırım beklemektedir. Ekonomik pazarımızın güvensizliği, yatırım yapılamaz hal alan kötü ekonomik rasyolarımızda bu işi başlatmamızı zorunlu kılıyor. Bu programın belirlenen yolsuzlukla mücadele ve uyum kararlılığının boşluklarını müfettişlik, denetçi ve kolluk kuvvetleri ile de denetleyerek geleceğimizi çalanlara karşı yargı bağımsızlığı altında gereken karşılığı verebilelim.
Yolsuzluk Türkiye’nin en derin bunalımlarının altında yatan gizli hastalıktır. Yolsuzlukla mücadele için bir milli güvenlik meselesi dememiz gerekir. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden yolsuzluk bir karşı çıkar edinme aracı olarak toplumumuzu her gün kemiriyor. Kamu yararı aleyhine büyüyen bir virüs. Kamu gücünü kötüye kullanmak, kaynaklarımızı kemirmek, yasadışı zenginlik elde etmek, yolsuzluktur. Kaliteli sağlık hizmetine engel, kamu güvenliğine sekte, eğitim haklarını eşitsizleştirme ile vatandaşların hayati hizmetlere erişiminde adaletsizliktir. İş ortamları, adil rekabeti bozar. Ekonomik fırsatları eşitsizleştirir. İnsan hakları ihlalleri, suiistimaller çoğalır. Yolsuzluk, kurumların içini boşaltır. Halkın güveni erozyona uğrar. Hesap verebilir yönetişim yerine popülist idareciliği körükler. Bu anti demokratik araçlarla gelişen yönetim biçimi seçkinleri, seçilmişleri iş birliği yapma yetisi ile zenginleştirir. Yolsuzluğa karışanların servetlerini aklamaya yatkın rejimler gelişir ve becerili kötülüğü ödüllendirmeye yatkın otokratik liderlerin güçlenmesine sebep olur.
Yolsuzlukla mücadele, Türkiye’nin ulusal çıkarlarının birinci önceliği haline gelmiştir. Türkiye’nin güvenliğini, eşitliğini, yoksullukla mücadelesini, kalkınma çabalarını ve demokratik yönetim biçimini tehdit eder durumdadır. Şeffaf ve hesap verebilir yönetişim dışında bir talebimiz yok. Arkasından kesinlikle sürdürülebilir kalkınma Türkiye’nin yükselmesini tetikleyecektir.
Türkiye Devleti, yolsuzlukla mücadele çabalarını modernize etmek zorundadır. Yozlaşmış, kokuşmuş rejimin içine sızmış tüm cerahatler temizlenecektir. Yasa dışı finansmanlar, kara para, sebepsiz zenginleşme aracı olarak hediye, rüşvet ve irtikap yolları kesinlikle yasaklanacaktır. Yozlaşmış tüm kamu erkleri kişisel servetleri ile ve ailelerine de aktardıkları ile sorumlu tutulacaktır. Yolsuzlukla mücadelemiz bir mimari eser gibi olmalıdır. Korunan ve güçlenen bir yapı. Uluslararası hukuka uyan, dış angajmanları geliştiren, yolsuzluğu engellemek için dış kaynaklarla ilişkili yardım ve destekler almak gerekecektir. Amacı Türk Halkının, refah ve güvenliğini geliştirmeye öncülük edecek bir yasanın yapılmasına dönüktür yazılarımız.
Türkiye’de kleptokrasi, ulusumuzun zenginliğine el koymuştur. Siyasi seçkincilik, büyük miktarda kamu imkanlarına el koymuştur. Gücün kötüye ve kişisel çıkarlara kullanımı yaygındır. İdari yolsuzluklar, vatandaşa şantaj yapmak da dahil, güçlerini kazanç elde etmek için kullanılıyor. Devletimizi kendi çıkarları ve uygunsuz işleri için ele geçirdiler, etkiliyorlar. Artık, yolsuzluk Türkiye’de öyle bir hal aldı ki, dış politikamızın stratejik bir ilkesi gibi silah halini aldı. Ama, bu bazen bizi de vuruyor. En belirgin olanı, İsveç’in Nato’ya girme sürecinde yaşanan olaylardır.
Yolsuzluğun kişileri ve kurumları, milletlerarası anlamda kara paranın aklanması ve önlenmesi suçunun birer parçasıdırlar. Terörizmin finansmanında, iktidarın zorla elde tutulmasında, savaşların patlak vermesinde etkili suçlulardır.
Emlăk rantları, iş tutmada kayırıcılık ve kamu ihaleleri, kamu sözleşmeleri ve imtiyazlar yozlaşmış seçkinciliğin yollarıdır. Yozlaşmış aktörler, dijital ortamları da kullanarak elde ettikleri kazançları artık ülke ülke değil sanal ortamlarda saklayabiliyorlar. Bitcoin gibi . Paravan şirketler, off shore hesaplar ve ada devletçikleri üzerinden, anlaşılmaz işlemler ve yeterince denetlenemeyen profesyonel hizmetlerinde alındığı , yasa dışı varlıklar ve servet edinimleri dünyanın her yerini savunmasız bırakarak, fonlar, anonim şirketler gibi bir çok kurumsal kimliğe bürünerek saklanabiliyor. Yakıcı bir nüfuz gücü sağlayan bu ekonomik oyun dünya toplumlarını ve Türkiye’yi olumsuz etkiliyor. Rekabeti, adaleti, ve suçun gelişmesine etki ederek büyümeyi azaltır, eşitsizliği sürdürür. Pahalılığı, fiyat spekülasyonlarını tetikler ve ülkelerin ekonomilerini yıkar geçer. Yolsuzluklar, tüm kurumlarımızı aşındırıyor. Yolsuzluklar, Ulusal finans sistemimizi aşındırdı. Toplumsal töremizi, değer yapılarımız yıktı.
Bugün Türkiye’den 10-11 daire alan yabancı yolsuzluğunun kaynaklarını ülkemize getiriyor. Türkiye’den haksız kazanç elde edenlerde yurt dışına, kendi güvenli limanlarına?! akın ediyor.
Haksız yere elde edilen servetlerin gizlenmesi zorlaştırılmalıdır. Yolsuzluk eylemleri ile kazananların, gayrimenkul üzerinden paralarını aklamalarına engel olmak zorundayız. Türkiye Devleti, bu haksız edinim paralarına el koymak ve ülkeden kaçırılanları kurtarma peşinde olmalıdır. Hedeflenen yaptırımların amacı doğrultusunda uluslararası işbirliğinin alanı da genişlemelidir. Yolsuzluğa dair yasaları ve diğer yasaları güçlü bir şekilde cezai ve hukuki yaptırımlarla destekleyeceğiz.
Yolsuzlukla mücadele savsaklanmayacak kadar önemlidir. Ülkemiz altımızdan kayıp gidiyor.
Yolsuzluğa dair kültürü değiştirmek ve kalkınma adına önleyici caydırıcılık 10 larca yıl alacak kurumsal bir irade ister. Pozitif değişim için sosyal baskının ve tutarlı liderliğin, kamu hesap verebilirliği, yetkili ve etkili yargı, hür basın gerektiriyor. Kültür devrimimizi yapacağız. Devletin kurumsal bir yolsuzlukla mücadele programı, danışma ve koordinasyon, etkileşim, sivil toplum, özel sektör ve uluslararası etkileşime izin veren açıklık, ve yolsuzluğun ulusal bir güvenlik sorunu olduğuna dair yaygınlaşacak bir kültürel kaygıya ihtiyacımız olacaktır. Toplum duyarlı kanaat edinmelidir.
Yaşamımızın zorluklarının kaynağının yozlaşma ve yolsuzluk olduğunu ve Türkiye’nin iyileşmesinin yenilik kültürü olarak rüşvet, irtikap ve kamu üzerinden çıkar ediniminin ‘’SUÇ’’ olduğunu toplumsal konsensüs olarak kabullenmek durumundayız. Yolsuzlukla ilgili mücadelemiz elbette modern ve teknolojik yapıları kullanacaktır. Koordine edilmesi gereken bir mücadelenin kaynak ihtiyacı da olacaktır. Ama, Aziz Nesin’in dediğinde mi kalacağız, yoksa ‘’ Aptal’’ olmadığımızı direnme adına gösterecek miyiz?
Yasadışı finansmanlar, kaynağı belli olmayan gelirler, ve vergisiz kazançlar sorgusuz sualsiz Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya, yapısını bozmaya, eşitsizliği artırmaya ve toplumun genel refahını imha etmeye bir araç olamaz.
Cezalandırılmayan suç yaygınlaşır.
Bizler sorumluyuz.
Yolsuzluk, Türkiye’yi soyan, halkının varlıklarını yok eden, toplumumuzu çürüten bir suçtur.
Birlikte karşı koymamız gerekiyor.
Daha güvenli, daha adil, daha müreffeh bir Türkiye için yozlaşmanın ana bileşeni yolsuzluğa karşı topyekûn mücadeledir.