28 Temmuz Cuma günü, Türk demokrasisinin gerçekten çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. İleride siyasî tarihimizi yazanlar, bugün olanlar için Türkiye‘nin demokratik rüştünü ispatladığını ifade edeceklerdir.
Genelkurmay Başkanı Org. Koşaner’in ve kuvvet komutanlarının topluca emekliliklerini isteyerek istifa etmeleri, aslında teessüf edilecek üzücü bir olaydır. Ancak, bu sayede ‘İleri Demokrasi’ye çok ciddî bir adım atılma fırsatı doğmuştur.
27 Mayıs 1960 tarihinden bu yana Türkiye‘de yaklaşık yarım asır boyunca ‘Darbe Dönemi’ hüküm sürmüş ve demokratik rejim askerî müdahalelerle sık sık kesintiye uğratılmıştır. Millet tarafından seçilen ve millet iradesinin temsilcisi olması gereken ezik politikacılar, uzun süren bu darbe döneminde daima darbeci karşısında eğilmiş ve demokrasiyi gerektiği gibi savunamamışlardır. Bu devrede, Türk Ceza Kanunu‘ndaki en ağır suçu işleyen darbeciler hakkında hiç hesap sorulamamıştır.
İlk olarak, ’27 Nisan 2007 Muhtırası’na bir sivil demokratik iktidar olarak AK Parti İktidarı ve Başbakan Erdoğan karşı çıkmıştır. Bu, Türkiye‘de antidemokratik müdahalelere ve darbecilere karşı ilk direniştir. Demokratikleşmedeki ikinci önemli merhale, 1 Ağustos 2010, yani geçen yılki ‘Askerî Şûra Toplantısı’ sırasında gerçekleştirilmiş ve son yarım asırlık dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri‘nin üst komuta kademesinin tayininde ilk defa siyasî iktidar söz sahibi olmuştur. Yaşadığımız bu üçüncü merhalenin gerçekleşmesiyle ‘Türk Demokrasisi’, bir daha ‘Darbe Dönemi’ne dönülmeyecek şekilde rayına oturtulacaktır.
***
Genelkurmay Başkanı’nın ve kuvvet komutanlarının istifaları birçok bakımdan yanlış olmuştur. Şöyle ki:
1. Müstafi Generaller, hiçbir şekilde hakları olmadığı halde bağımsız yargıyı hedef almışlar ve yıllarca hukuka bağlı olduklarını savunmalarına rağmen, Ergenekon ve Darbe soruşturmasıyla ilgili olarak bağımsız yargı tarafından tutuklanan muvazzaf askerlerin ve generallerin terfileri için baskı yapmışlardır. Hâlbuki tutuklu askerlerin ve generallerin terfileri hukuken hiçbir şekilde mümkün değildir. Bu konuda Başbakan‘ın müdahalesi de söz konusu olamaz.
2. Demokratik bir rejimde hangi mertebede bulunurlarsa bulunsunlar, devlet görevlilerinin tayin, nakil ve terfileri konusunda millet iradesini temsilen sadece Hükûmet yetkilidir. Darbe döneminde yıllarca yapıldığı gibi bu yetki hiçbir şekilde birkaç bürokrata bırakılamaz. Kaldı ki ortada müstafi generallerin talep ettikleri tayinler konusunda hukukî engel de vardır.
3. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, emekliliklerini isteyerek topluca istifa etmişler ve açıkça suç işlemişlerdir. Devlet Memurları Kanunu‘nun 26’ncı maddesine göre; ‘Devlet memurlarının kamu hizmetlerini aksatacak şekilde memurluktan kasıtlı olarak birlikte çekilmeleri (…) yasaktır.’ Ayrıca, 477 sayılı Askerî Disiplin Cezaları Kanunu‘na göre; bu eylemde açıkça ‘Disiplin Tecavüzü’ söz konusudur.
4. Yüksek Askeri Şûra‘nın toplanacağı 1 Ağustos 2011’den önce bu toplu istifaların gerçekleştirilmesi, açıkça bu kişilerin politikaya müdahaleleri ve siyasî iktidara karşı tavır almaları anlamına gelir. Millet iradesine karşı bu politik eylem hiçbir şekilde kabul edilemez.
5. TSK‘nın yüksek komuta kademesinin bir anda çekilip gitmesi, Türkiye gibi stratejik bir dünya devletinin savunmasına zarar verebilir. Komutanların bu sorumsuzca davranışlarının hesabı mutlaka sorulmalıdır.
***
Şurasını açıkça altını çizerek belirtelim ki teröre karşı son çeyrek asırdan beri yapılan mücadelede TSK‘nın komuta konseyinin başarılı olduğu söylenemez. Ocakçılık gayretiyle hukuka, demokrasiye ve millet iradesine meydan okuyarak istifa edenler, bu istifalarını Dağlıca, Aktütün ve son Silvan olaylarından sonra yapsalardı çok daha isabet etmiş olurlar ve gelecekte demokrasiye karşı istifacı generaller değil, İstiklâl Savaşı‘ndaki Miralay Reşat Bey gibi saygıyla anılırlardı.
Türk Silahlı Kuvvetleri, büyük Türk Milleti‘nin medar-ı iftihârıdır ve sonuna kadar da öyle kalacaktır. Ergenekoncular, Darbeciler ve ulusalcı geçinen demokrasi düşmanları onu asla yıpratamayacaklardır.
Bu arada eski Jandarma Genel Komutanı ve yeni Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Paşamız‘ı gönülden tebrik ediyoruz. Bir de son olarak şunu belirtelim ki aba altından sopa göstererek darbe imâlarında bulunanlar, avuçlarını yalasınlar… Hiç sanmıyoruz ama herhangi bir darbe teşebbüsünde milletimiz bütün mevcudiyetiyle darbecilerin karşısına dikilecektir.