Mustafa KÖSE
TARİH BİLİNCİ
TÜRKÇE (LEŞTİRME) ‘YE DOĞRU….
Hüseyin Avni (Alparslan) Bey diyorki ; “en küçük köyümüze kadar adları Türkçe yapalım..”
Türk dili ve kültürü hakkında yazıları olan Sakarya Savaşı şehidi Tirebolu’lu Hüseyin Avni (Alparslan) Bey’in “ülkemizin ısısı olmak istiyor isek en küçük köyümüze kadar adları Türkçe yapalım, Ermenice, Urumca, Arapça değil… Böylece ülkemizi önkimize boyayalım” diyor ve Türkçe’nin başına gelmekte olanlar makalesinde şunları anlatıyordu;
Bugün yeryüzüne bir göz gezdirirsek bütün ulusların, oymakların oturdukları yerlere kendi dillerince ad verdiklerini görürüz. Yine bir takımları bir yere sonradan gelirse veya sonradan benliğini gösterirse eskilerin izini silmek için oturdukları yerlere kendi dillerince ad vermeye yeltenirler. Pek belli ki Türkler Anadolu ve Paşaeli(Rumeli)ne geldiklerinde eski adlardan birçoğunu silmişler, yeniden yeniye Türkçe adlar takmışlar. Daha geçenlerde benliğini gösteren Bulgarlar, Filibe Sancağı’ndaki “Kazanlık” adını silerek Islavcası olan “Kotal”ı yerine koymuşlardır. Biz ise –daha çok son yüz yıl içinde – tersine olarak kimi yarım kimi bütün olmak üzere bütün Türkçe adlarını değiştirmeğe, Arapça, Farsça yapmağa çalışmışız. İşte yarım değiştirilenler:
Yenicilik göstermek isteyen katipler Türkçe olan ova, oba(mahalle) sözlerini olduğu gibi yazmayı kendi bildikleriyle uygun bulmadıklarından “Ova” ile “Oba”yı “abad”a çevirmişler de:
Karacaova = Karacaabad (Selanik’te bir kaza)
Eçeova = Eçeabad (Gelibolu’da bir yer)
Akçaova = Akçaabad ( Trabzon’da bir kaza)
Çubukova = Çubukabad (Ankara’da bir yer)
Akova = Akabad (Kandıra ile Şile arasında bir yer)
Boyova = Boyabad (Sinop’ta bir kaza ) yapmışlar.
İzmir’deki “Burunova” dahi büsbütün değiştirilerek “Birunabad” olmuş. Ancak nasılsa Karadağ sınırındaki “Akova” yakayı kurtarabilmiş…
Bu yetmiyor gibi daha pek ileri gidilmiş de bir çok yerlerin Türkçe olan adları beğenilmeyerek büsbütün değiştirilmiştir. Anadolu demiryolundan Ada –pazarına bir kol ayrılır. Kol ayrılan işte bu yere Türkler “sapak” diyorlar. Sapmaktan gelen sapak sapılacak yer demektir ki pek uygun pek doğrudur. Türkçeyi beğenmeyen katipler buna da dokunmuşlar da önceden “Hamidiye”, sonra yine değiştirerek “Arifiye” demişler! Buna benzer birçoklarını işte aşağıda gösteriyorum.
İzmit’te İç Kaza Eski Ad Yeni Ad Eski Ad Yeni Ad
Yenimahalle Cedid Mahallesi Domuz Kışlası Mecidiye İnbayırı Muhacirincedid Kervansaray Sultaniye Tepetarla Ramiye Beşevler Enamiye Sarımeşe Seneblenmahmudiye Saçmalı Şevketiye Karaçalılık Rahmiye Çatlıtaş Ahmediye Kovanlıkdağı Şirinsalhiye Beğyolu Selimiye İbrikdere Selimiye Akhisar Hısariye Gavurkırma Hayıraba Dağınıksu Servetiye Alandüzü Hamidiye Yukarıdöşeme Nüzhetiye Kabaklı Tevfikiye Aşağı döşeme Hüsneyn Arpalık İhsaniye Yeniköy Cedit Kariyesi Gülbahçesi Kadriye İzmit’te Dış Kaza İZNİK Eski Ad Yeni Ad Eski Ad Yeni Ad—————- ——————— ———————- ——————- Akköy Orhaniye Çamurluboğaz Mesudiye Akçaalan Mahmudiye Aykırıoluk İhsaniye Çatak Süleymaniye Kaynarca Adliye Elmaçukuru Sultaniye Çamboğazı Nüzhetiye Kırkharman İskaniye Hutuzbaşı Şerefiye Kokarca Mamuriye Mercimek
Osmaniye Gelinkondu Mesruriye Bunlar hep böyle değiştirilmiş adlardır. Ülkemizin hangi yanına baksak her Yerde değiştirilmiş adlar göze çarpacaktır. Ben de tutup İstanbul’daki birkaç yerin Türkçe olan adını değiştirsem de yerine Arapçalarını, Farsçalarını koysam, şöylece:
Beyoğlu : Mirzazade
Kuruçeşme : Yenibiülyabis
Tepebaşı: Ra’sül şahika
Kabataş:Hacerülbattal
Tarlabaşı: Ra’sül mezra’a
Kuzguncuk: Garib… vd.olsa ve bundan böyle bu yerleri yeni ad ile söyleyeceksiniz diye İstanbul’lulara söylesem nice olur. İstanbulluların hoşuna gider mi? Gitmez değil mi ? Öyle ise, ey byler, paşalar, niçin Paşaeli ile Anadolu ile oynayıp duruyorsunuz?
Şimdi bile yeni verilecek adlar Arap ve Fars sözlerinden seçilip veriliyor. Böylece eksilik sürüp gidiyor. Teşvikiye, Enamiye, mamure bilmem ne gibi… Kendi adlarımızı da (hafi, safi, haki, firuzan, pesendide, mahoş, nakzeder…) gibi sözlerden kurtaramıyoruz.
Biz böyle yapmakta sürüp gittikçe beşyüzyıl, binyıl sonra gelecekler bize Türk değil, Arap, Fars diyeceklerdir. Nitekim Türk olan Farabi’ye İbni Sina’ya bugün Arap dedikleri gibi… Artık bir parça düşünelim, kendimize gelelim de öyle yürüyelim. Kağıt üzerinde, yer üzerinde, yer üzerinde bırakacağımız izler bari bizi gösterebilsin,
Benliğimizi bildirsin….
7 Şubat 1327(1911)
Tirebolulu Alp Arslan “(1)
Hüseyin Avni (Alparslan) Bey’den elimize çok fazla eser kalmamıştır. Yazdığı bilinen bazı makaleleride kaybolmuş yada ulaşılamamıştır. Ancak çok önemli konularda mesaj veren yol gösteren yazılar bırakmıştır.Bu bilgiler sunduğu makalede açıktırki yayınlandığı Türk Yurdu dergisinin o yllardaki misyonu ve İttihatçı kadrolar üzerindeki etkisi bilindiğinde, Hüseyin Avni’nin yer adlarının Türkçeleştirilmesi hareketine yol göstericilik, öncülük ettiği açıkça anlaşılmaktadır.
Sakarya Savaşın’da Türk Tarihi’nin kaderini değiştiren savaşın ön saflarında Şehit olan 42. Gönüllü Alay’ın Komutanın mücadelesini verdiği, bugün Türkçe ne durumda, nerelerde.!.. Türkçe’nin yerini yabancı kelimeler, yer adları istila etmiş… VATAN’ımıza sahip çıkmak için;
Kaynakça:
1- Sakarya Şehidi Binbaşı Hüseyin A.Bey,
Tirebolulu Alparslan- İ.HACIFETTAHOĞLU Atlas Yay.
2- Giresun Tarihi Yazıları- Ayhan YÜKSEL Kitabevi.
BİTTİ