Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Perşembe, Aralık 18, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Mustafa KÖSE

Türk Tarihinde Gönüllü Kuvvetler – II

Mustafa KÖSE Yazar Mustafa KÖSE
03 Aralık 2008
Mustafa KÖSE
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Mustafa KÖSE

TARİH BİLİNCİ

Gönüllü olarak askerlik yapmak isteyenler asker alma kanununda belirtilen şartları taşımak zorundaydı. Buna göre gönüllü kaydı yapılanlar seferberliğin devam ettiği sürece ayni kanunun askerlik hükümlerine uymak zorundaydı. Gönüllü başvuranların en az 18 yaşında olması ve ana babasının rızasını almış olması gerekliydi.  Dış tesirlere karşı koruyucu olabilen elbise ve ayakkabısının olması, iyi hale sahip olması önemliydi.  Ordu, saflarına katılacak gönüllülerin vatan sevgisi (hamiyet-i vataniye) ve vücutça harbe yetenekli olmasını, silah kullanmayı bilmesini, sağlıklı olmasını vazgeçilmez şart olarak görüyordu.  Bunun için gönüllü yazılanlar önce depo taburuna gönderilmekte, burada 20 gün boyunca özel bir eğitim programına uygun olarak avcılık ve atış eğitimleriyle yetiştirildikten sonra, eğer mümkünse askeri elbise ve ayakkabı giydirilerek, mümkün değilse kendi elbiseleriyle cepheye sevkleri yapılmaktaydı.

Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gönüllü olmak için gelenler, bunların bir kısmının kanuni takibat altında olması, sokaklarda başı boş olmaları, memleketlerine göndermenin de çözüm olmaması, İstanbul’da Gönüllü Birliklerin oluşturulmasını hızlandırdı. İstanbul Muhafızlığı, bunları toplayarak Metris Çiftliği denilen yerde askeri eğitime aldı. Birinci Kolorduyu Hümayun Kumandanlığı İstanbul Muhafızlığı’nda görevli Miralay Hasan Hamdi’yi bunları eğitip, disipline etmek için Komutanlığı’na atadı. Gönüllü başvuranlardan bir kısmı çeşitli suç olaylarına karışmış, kanunla başı dertte olan ve işi gücü olmayan insanlardı.  Hatta bunların bazıları suç için organize olmuş, vukuatlar yapmış, sonra çeteleri dağıtılmış olanlardı.

Başkumandanlık ve Babıali arasında yapılan yazışmalardan anlaşıldığına göre; harpte cesaret ve fedakarlıkları ile ün yapan 28 gönüllü içinde, orduya katılmadan önce adam öldürme, yol kesme, yaralama, çetecilik suçlarından mahkum olanlar vardı .  Gönüllü birliklerden her zaman istenen sonuç alınamamıştır. Disiplinsizlik olayları sık görülmüş bazı muharebelerde gönüllü birliklerin çabuk çözülüp, dağıldığı görülmüştür. Tarihsel süreçte bunlar olabilecek hadiselerdir çünkü nizami birliklerde de ayni olaylar görülebilmektedir. Gönüllülük ayni zamanda bir moral güçtür çünkü bilhassa Osmanlı Devleti’nin gerilediği belli cephelerde Ordunun geri çekildiği zamanlarda, ülkenin dört yanından gönüllü olarak cepheye gitmek isteyen on binler, hem takviye olarak fiziki  hem de ön cephede savaşanlar  için bir moral güç demektir.  Gönüllü birlikler, redif fırkalarına, nizamiye alaylarına, fırka ve kolordulara, taburlarına “Müfreze” olarak dahil ediliyorlardı. O günlerdeki gönüllü müfrezelerini kendi isimleriyle örneklersek; Aslan Bey Müfrezesi, Ziya Bey Müfrezesi, Dağıstan Müfrezesi, Çerkez Müfrezesi … gibi ..  

23 Ocak 1913 tarihinde Babıali Baskını gerçekleşti.  Hükümetin doğrudan kontrolünü ele alan İttihat Terakki yönetimi ileri bir harekatla Edirne’yi geri almayı düşünüyordu. Terhis edilen gönüllülerin çağrılmasına ve yeniden gönüllü yazımına başlandı.

1. Dünya Savaşında da işgal tehlikesi altında olan, savaş bölgelerinde bölge halkından oluşturulan, ayrıca eski mahkum ve suçlulardan da asker alan Teşkilat-ı Mahsusa Alayları, bilhassa Doğu, Kafkas cephesinde önemlidir. Kahramanlarımız, Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan ve  Osman Ağa’da bu yapılanmanın içindedir. Daha doğrusu gönüllü birlikleri doğrudan oluşturan muvazzaf ve milis subaylardır.  

Kuva-yı Milliye döneminde de, gönüllü kuvvetler Kurtuluş Savaşı’nın bel kemiğiydi. O dönemde, Milli Kuvvetler, Kuva-yı Milliye; zaten gönüllü kuvvetler demektir. Şunu da önemle belirtelim ki,  Mondros Mütarekesi sonrası o kara günlerde işgalcilere karşı başlayan gayri nizami, gönüllü direnişin çok büyük anlamı olmuştur, Anadolu’da oluşan milli hareket için fiili ve manevi kuvvet olmuştur. Kuva-yı Milliye’nin tüm yurda yayılması her kesimden halkın dayanışması, işgale ve iç ayaklanmalara karşı silaha sarılması  ile olmuştur, milli kuvvetler gücünü gönüllü kuvvetlerden almıştır, en azından düzenli orduya geçilene kadar ..Düzenli Ordu oluşturulduğunda bile, Ordumuzda azalmış da olsa gönüllü birlikler mevcuttu. Giresun 42. ve 47. Gönüllü alayları bunların önde gelen örnekleridir. Ayaklanmaları bastırmada ve de Sakarya savaşında gösterdiği başarılar ortadadır.

42nci Gönüllü Alay’ın Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan’da 30 Ağustos 1921’de, Sakarya Savaşı’nın o kritik saatlerinde siperlerin önünde  savaşırken  alayının askerlerinin büyük kısmıyla şehit olmuştur. Yunan Ordusu’nun Ankara’yı ele geçirme planları yaptığı o ölüm kalım saatlerinde Binbaşı Hüseyin A. Bey; Mangaltepe Gökgöz mevkinde, Subaylarına  şu emri  vermiştir: “İzinsiz ve emirsiz çekilen her asker idam edilecektir. Bu savaş böyle bir savaş olacak. Çünkü bu savaş fetih yağma savaşı değil, Vatan Savaşı. Hiç bir hatayı affetmeye hakkımız olmadığı bir savaş. Komutanlarımız izin vermedikçe geri çekilmeyeceğiz, öleceğiz. Askere örnek olacağız.  Çocuklarımıza para pul mal mülk değil, Milleti için Şehit yada Gazi olmuş  namuslu bir askerin çocukları olmanın şerefini bırakacağız…” Gönüllüler,  genç subaylar önde,  ölüme koşmaktaydılar.. 

Tarihteki büyük Türk devletlerince devamlı askeri teşkilatlar kurulmuş, ihtiyaca göre geliştirilmiş, dönemlerinin en güçlü orduları olarak üstünlüklerini göstermişlerdir. Bu teşkilatlar içinde her zaman gönüllü askerlerin bir yeri olmuştur. Çünkü vatan ve millete yönelen her tehdit ve tehlike karşısında Türk halkı bunun doğrudan kendisine yöneldiğinin şuurunda olarak ordu saflarına koşmuş, zaten kendisinin bir parçası olan askerleriyle birlikte omuz omuza mücadeleye girişmiştir. Gönüllü olarak cepheye koşanlar; vatan savunmasının toplum için kutsal görüldüğünün canlı şahitleridir.  Esasında günlük yaşamda, her türlü faaliyette esas üretkenler gönüllüler değil midir? Çıkar için makam için değil, gerektiğinde her türlü tehlikeyi göze alan, zor gelindiğinde ezilen, ceza alan, gerçek fedailer gönüllüler değimlidir?Yolsuzlukla, haksızlıkla, enayi deseler de savaşan.. Ağaç fidanı diken, fakir, okulsuz çocuklara koşan, hastaların yaralarını  saran gönüllüler değimlidir. Vatan gerçekten tehlikeye düştüğünde, en öne koşan, cephelerde, teröristlerle  savaşarak şehit olan, gerçek vatanseverler, sisler arasında kaybolan gerçek kahramanlar,  gönüllüler değimlidir ? ….

Bu devirde fazla gönüllü yok, samimiyet zamanı, ayrılmanın yeri yok..                                           

Yararlanılan Kaynak:

 Özdemir, Dr.Mehmet- Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi. s.5 – 2005 Genelkurmay.ATASE ve GDB Yayınları

Bitti

Paylaş
Etiketler: bilinçlenmekültürtarihtoplum
Önceki Yazı

Yerel Siyasal Katılımda Yeniden Yapılanma Gereği

Sonraki Yazı

Çocukların Sigorta Ettirilmesinde Suiistimaller

Mustafa KÖSE

Mustafa KÖSE

AVAREYİM ..

İlişkili Yazılar

Mustafa KÖSE

Bayrağına Sahip Çık!!

30 Ekim 2009
5k
Mustafa KÖSE

Bekirağa Bölüğünden Kemal Bey

08 Ocak 2009
5k
Mustafa KÖSE

Bekirağa Bölüğünde’ki TEŞKİLAT

02 Ocak 2009
5k
Mustafa KÖSE

Neden Bekirağa Bölüğü?

29 Aralık 2008
5k
Sonraki Yazı

Çocukların Sigorta Ettirilmesinde Suiistimaller

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Yıllardır Süren Arazi Davası

Yıllardır Süren Arazi Davası

17 Aralık 2025
Karagöl

Karagöl

17 Aralık 2025
Bugünün Sorunları Geleceğin Ülküleri

Türkiye ve Doğu Sorunu

17 Aralık 2025
“Karşılaştırılabilirlik Yeknesaklık Değildir” Finansal Raporlamada Kavramsal Bir İnceleme

Hukuki Uyuşmazlıklarda Algı Yönetimi ve Somut Delil Yükümlülüğü Arasındaki Kavramsal Çatışma

16 Aralık 2025
Göz Gördü Gönül Katlanmadı

Sitenin Efendisi

16 Aralık 2025
Kokusuz Güzlerin de Tadı Yok

Kokusuz Güzlerin de Tadı Yok

16 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap