Ölü gezdirme töreni ‘Ma’nene Festivali’ yüzyıllardır sürüyor
Bir film izlersin, bir kitap okursun, seyahat edersin sevdiklerinle paylaşırsın. TRT ‘nin iki saatlik bir belgeselinde dünyanın hiçbir yerinde olmayan Toraja halkının dehşete düşüren geleneği sizlerle paylaşmak istedim. Çok eski kültürlerin yaşatıldığı bir bölge. Bize korkutucu gelse de bölge halkı için kutsal ve eşi benzeri olmayan bir gelenek. İzlerken suratımda hep bir hayret işareti oluştu.
Öbür dünyaya göçmüş ölüleri onurlandırmak için yaşıyorlar. Cesetlerle birlikte yaşamayı ölüye saygı olarak değerlendiriyorlar.
Tana Toraja Endonezya’nın batısında yer alan müslüman bir bölge. Bu bölgeyi dünyaya tanıtan Toraja halkının geleneği. Torajalılar, sulawesi Adasında yaşıyor. Tana Toraja halkı çoğunlukla Protestan Hristiyan. Doğum, evlenme gibi özel günleri yok. Ölümün son olmadığını düşünerek yaşamın merkezine koymuşlar.
Ölen kişinin iyi bir töreni hak ettiğine inanıyorlar
Torajalıların ölüleriyle beraber aynı evde yaşama süresi gün değil ayları hatta yılları alıyor. Öyle hemen mezara koymak yok. Kabile bireyleri beden ölümünün bir anda gerçekleşmediğine inanıyorlar. Bu kabiledeki inanışa göre kişi öldükten sonra gömülene kadar hasta sayılıyor. Ölen kişi odasında aylarca kalabiliyor.
Başucuna her öğün yemeği ve suyu bırakılıyor. Onunla konuşuyorlar. Bu sürede ölüye ölü denmiyor. “Başı ağrıyor.” deniyor. Formalin isimli bir karışımı cansız bedene sürerek, cesedin çürümesini engelliyorlar. Cenaze töreni oldukça maliyetli. Bir aile en az 5 bin Euro harcıyor. Ceset mezara konulana kadar aile festival tadında bir tören yapmak için para biriktiriyor. Belki üç ay, belki beş ay…
Tören hazırlığında bütün köy imece usulü karın tokluğuna, çalışıyor. Tören hazırlığı ne zaman biterse, bir nevi mumyalama işlemi gören ceset mezara konuluyor. Kabile halkının ataları bu ilacı doğadan elde ederlermiş. Günümüzde ilacı eczanelerden alıyorlar. Tıp öğrencilerinin kadavrada kullandığı ilaç.
Buyurunuz ölüleri gezdirme geleneğine
Ceset temizleme töreni ‘Ma’nene Festivali’ yüzyıllardır sürüyor. Cenaze töreninde eşe, dosta, düşmana kestikleri manda (bufalo)sayısı ile gövde gösterisi yapılıyor. Kesilen mandalarla yemekler yapılıyor ve gelen misafirlere ikram ediliyor. İkramlar sınırsız.
Bufaloların boğazlarına tek darbe ile kılıç benzeri bıçak indiriyorlar. Kurban ettikleri manda sayısı varlık ölçüsü. İnançlarına göre manda ne kadar çok kesilirse ruh göğe daha çabuk ulaşıyor. Bir evde kaç tane manda boynuzu varsa ailenin zenginliğini gösteriyor. Mandanın öbür dünyaya seyahat için kullanılan bir hayvan olduğuna inanıyorlar.
Bu geleneğin amacı atalarını yaşatmak
Bu sıra dışı gelenek her yıl ağustos ayındaki hasattan sonra gerçekleştiriliyor. Aristokrat aileler tarafından çok daha görkemli gerçekleştiriliyor. Aileden ölen kişinin mumyalanmış cesetleri konuldukları mağaralardan her üç yılda bir tabutla birlikte çıkarılıyor. Mezar açma ve gezdirme töreni için herkese haber veriliyor. Mezardan tabut çıkarılırken yakınları ve dostları mezarın olduğu alanda toplanıyor. Ezgiler söyleniyor. Büyük bir kalabalıkla evine getiriliyor. Evinde çocuklar ve torunlar tarafından ceset temizleniyor. Cesedi temizledikten sonra en güzel giysileri giydiriliyor. Bu işlem sırasında kabilenin erkekleri bir daire oluşturuyor ve üzüntüyü sembolize eden şarkılar söylüyorlar. Giysi giydirirken yabancı bir kişi cesede dokunamıyor. Sadece ailesi dokunuyor.
Elbisesi değiştirilen cesetlere yaşadıkları bölgeyi gezdiriyorlar
Karizmatik dedelerin başına şapka, gözlerine gözlük takıyorlar. Ninelerin saçları taranıyor. En güzel giysilerle birlikte takılar takılıyor. Sokaklarda gezdiriyorlar. Cesetleri evlerinin başköşelerine oturtup hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Ceset gezdirmek geleneği 4 gün sürüyor. Gezdirdikten sonra tekrar en güzel giysileri ile ceset mezara konuluyor. İnsanlar ölüyü festival tadında gezdirmek için, çok para kazanmak zorunda. Aileler varını yoğunu döküyor. Yaşam boyunca tek kazançları ölüye yatırım.
Hep aynı yaşta kalan, 20-30 yıl önce ölen bir teyze bir amca veya küçük bir çocuk defalarca mezarından çıkarılıp ilaçlanıyor ve en güzel giysilerle gezdiriliyor. Adeta ölüleriyle birlikte yaşıyorlar.
Endonezya Hükümeti bu geleneğe karşı çıksa da yerli halk bu kutsal geleneklerinden asla vaz geçmiyor. Dünyadan birçok turist, geleneği izlemek için Toraja’ya akın ediyor.
Ölüden korkan yok. Ölümden korkan yok. Yaşam ve ölüm iç içe. Kabile halkı çok mutlu. ‘Eşsizliğimiz’ dedikleri geleneğe 7’den 70’e herkes katılıyor.
Belki bir gün bulunduğum noktaya 10.412 km uzaklıktaki ilginç geleneği izleme şansım olur. Bodrum – Tana Toraja arasında yolculuk günlerce sürse de değer.
Hiçbir gelenek ölmemeli!
Toraja Kahvesini de unutmayalım!
“Kalosi Toraja” çok lezzetli ve çok pahalı bir kahve türü. Bölge kahve yetiştirmek için ideal. Toraja Bölgesindeki Arabica kahvesinin ton başına fiyatı 10.000 dolar civarındadır.