Doğuya umut dolu bir yolculuk başlayacaktı.
İlk defa doğu Anadolu’nun en uç noktasına varacaktım. Garda bekleyen herkes gibi sevinçliydim. Sevinçliydim ama kar, gözlerini kapatmış yağıyordu. Karın kalınlığı iki karışı aşkındı. Bir ilk daha yaşıyordum. Bu kadar kar yağışını, yeni görüyordum.
Konuşmalar moralimi alt üst ediyordu. Bu gidişle soğuk ve karlı bölgeye, nereye gidiyorduk. Yine de tren geliyor, denildiğinde mutlu oldum. Derdimi el kol hareketleriyle anlatmaya çalışıyorum. Böyle bir yolculuğa görevlilerin izin vermesi tuhaf, dedim. Karşımdaki yolcu, tren yola girdimi karı açar ve gider, dedi. İnşallah tren yolda kalmaz dedim. Rayların açılması gerekiyor muydu? Bilmiyorum. Öndeki römork, yolu açacağını görevli açıkladı. “Yolculuğunuz rahat geçecektir,” dedi.
Vagondakilerin çoğu askerdi. Herhalde öğretmen tektim. Yolculardan yerli de vardı. Yerli olan yolcular devamlı moral veriyorlardı. Hiçbir şey olmaz, diyorlardı.
Hava soğuktu. Bir ailenin kız ve erkek çocuklarını ana ve baba pay etmiş kucaklarına almışlardı. Özellikle kız çocuğu titriyordu. Bize göre çok soğuk, bölgeye göre ise normaldi. Çocuklar ağlıyordu. Valizimi açtım. İçi koyun postu yeleğimi anneye verdim. Çocuğunuza sarınız dedim. Anne sevindi. Ne diyeceğini bilemedi.
Montumu da aldım ve babaya verdim. Çocuğa sardı. Ağlamaları kesildi. Biraz sonra da uyudular.
Tren yavaş yol alıyordu. Yolda kalmayalım da bir gün sonra gidelim. Karşımdaki adam, “Normal zamanında varırız,” dedi.
Pencereden dışarısı görülmüyordu. Kar yoğun bir şekilde yağdığı için sis varmış gibi görünüyordu. Kar gittikçe yarım metreyi geçmişti. İnsan hâliyle korkuyor. Bu kadar kar görülmüş değil. Yolda kalırsak zaten çok korkunç bir olay demektir. Beyaz bir kütlenin arasından gidiyoruz. Farklı bir duygu, vagonda çalınan türkü o zamandan sonra kulağımdan hiç çıkmadı.
Gece ilerlemişti. Gündüz inmemiz önemli. Çünkü gece nereye gidilebilir. Yol yok, iz yok.
Kimse uyumuyor, belli ki korkmuşlar. Sabaha karşı, karşımdaki adam az kaldı, dedi. Sevindim. Çocuklar uyandı. Annelerine bir şeyler söyledi. Hazırlıksız çıkmışlar ki çocuklara yiyecek bile almamışlar. Yine valizimi açtım ve anneye tatlı paketini verdim ve çocuklara ver, dedim. Kadıncağız çok teşekkür etti.
Babalarına adresimi verdim ve “Eşyaları getirirsin,” dedim.
Hava ışıdığında gara indik. Valizimi aldım ve yollar küreniyordu. Biraz bekledik ve açıldıktan sonra okula vardım.
İlk defa tren yolculuğum, rahat geçti. Fakat korktuğumu da itiraf edeyim. En az bir metre karın içinden yürümemi hiç unutamadım.
Hasan TANRIVERDİ