“İslâm’a çağırıldığı halde Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.. “İnsanlar diğer kardeşlerinin iyiliklerini anlatmalı, kötü alışkanlıklarını görmemeye çalışmalıdır. Kendi üstünlüklerinin başkalarını kötülemekle kanıtlanacağını zannedenler aldanırlar. Allah korusun İftira; insanlıkla bağdaşmayan çirkin bir huydur.
Bir kimsenin onur ve saygınlığıyla oynamaktır. İnsanı çevresindekilere karşı küçük düşürdüğü gibi, çoğu zaman insanların haksız yere cezalandırılmalarına neden olduğu için adaleti zedeler. Bu açıdan iftira dinimize göre zulüm ve haksızlığın en büyüğü sayılmıştır. İftira eden de müfteridir!
Dinimizde beş günah vardır ki: keffâreti yoktur. Bunlar; Allâh’a şirk koşmak, haksız yere adam öldürmek, Mü’mine bühtan ve iftirada bulunmak, muharebe günü cihattan kaçmak ve yalan yere yemin ile hakkı ifsat etmektir.
İslam dininin özüne kardeşlik hakimdir: “Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin ve sakının ki, merhamet olunasınız” (Hucurat Suresi, 10) Dinimizin bu ilâhi buyruğu ile kurulmuş olması, İslâm toplumunu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktadır. Kardeşlikten uzaklaşırsak gücümüzü kaybeder dağılırız!
Allah’a inanıp teslim olan insanda gıybet olmaz, iftira Aslantepe almaz. Çünkü Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, “Mümin müminin aynasıdır. Müminler iki el gibidir, birisi diğerini temizler.” Bu ölçüler, toplumu fitne ve bozgunculuktan uzak tutar. Fitne ve fesadı yayanlar bu toplumu bozmak isteyen münafıklardır ki onlar Şeytanın oyuncağıdırlar!
Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız demektir . Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır.
Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği dedikodu konusu olabilir. Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boyluluk, siyah veya sarı renkte olmak… Bunlardan alaylı bir şekilde bahsedilmesi söz konusu kişinin kalbini kırar.
Bu husustaki ayetlerin meali: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (Hucurat-49/12)
İftira ise söz konusu olan insanda bulunmayan bir huy, davranış ve hareketi yaymak herkese ulaştırıp o kişiyi zan altında bırakmaktır. İftira haramdır büyük günahlardan sayılmıştır. Ayrıca hem iftira da hem de gıybette bulunduğu insanla helalleşmedikçe kişi cennete giremez!
“Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.” (Nisa-4/ 112)
“Ancak bundan sonra tövbe edip ıslah olanlar müstesnadır. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir.” (Nur 24/ 5)
“Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.” (Nur- 24/-15)
Günümüzde özellikle siyasi arenada , sosyal medyada insanlar duydukları ya da uydurdukları yalan haberleri essahmış gibi yayıyor ve insanlara iftira etmekten de çekinmiyorlar. İster alenen, ister aleyhinde isterse sosyal medyada bu tür haberi yayan dedikoduya giren ve iftira edenler de büyük günah işlemektedirler. Muhatabını bulup onunla helalleşmedikçe hakkını ödeyemezler cennete de giremezler, çünkü kul hakkını ihlal etmiş olurlar, iftiradan dolayı da müfteri durumuna düşerler.