Derin bir soluk aldı ve peşinden yüzü sarardı. Kalkmak istedi, sendeledi. Hüzün dolu gözlerle denize doğru baktı. Koluna girdik ve parktan çıkmaya çalıştık.
“İnsanın yaşamını, sevinç ve neşenin doldurması önemlidir.” Yüzü bize dönük olduğu halde hiçbirimizle göz göze gelmek istemedi.
“Mutlu olmak için başkasının keyfini bozmak gerekmez. Yalnız seni anlamayanlar çıksa da derdini içine atar, soğukta kalmış tomurcuk gibi açmayı beklersin.”
Öğretmen arkadaşın koluna girdik. “Olumsuzluklara rağmen, dostlarına yüreğini açmalısın. Dalgalara ayak uydurmuş gezinirken bile hayal kurmaktan, asla vazgeçmeyeceksin. Çünkü yaşadığımız, yaşamın kısa bir bölümüdür,” dedi.
Sahilde dalgaların ninnisine karşı, konuşmasını sürdüren öğretmen, “Bırak ayakkabın acıtsın ayaklarını, dağın serin rüzgârı ile denizin esen yeli arasında, kalbin çarpsın neşe bulsun. Göreceksiniz ki tomurcuklar açacaktır,” dedi.
Hüzne esir mi olmalı, yoksa mutlu olmayı tercih mi etmeliyiz. Başımıza sevgi şemsiyesi mi açmalıyız. Islanmadan gülerek yürümelisin tomurcuklar tarlasına.
Kalbinin derinliğinde ve belleğinde tüm güzellikleri ve o güzellikleri çevrene açmalısın. Böylece çevrenin kötülüklerinden uzaklaşmalısın.
Yürüme yolunda adımlarken, saçlarını ak doldurmuş, elmacık kemikleri çıkmış ve solmuş bir çehreye sahip olan öğretmenin konuşması, duygu yüklüydü. Bizi de etkiledi. Yaşadığı olaylar onu karamsarlığa itmiş, adeta ayakta duramaz hale gelmişti.
“Deniz güzel fakat önce voleybol sonra dalgalar diyelim,” dedi. Bu sözüne irkildik. Adımına dikkat eden öğretmen, top oynayıp denize girecekti. Herhalde belleğinde su ve top canlandı. Denize girme ve derede yürümeyi hayalinde değerlendirdi. Top oynayan var mı diye baktı, bize döndü ve “Sahada kimse yok,” dedi.
“Sahayı istemek sağlıklı olmanın ölçüsüdür. Bu ölçü bedenen olduğu gibi ruhen de geçerlidir,” dedi. “Sağlıklı olmak mutluluktur,” dedik. Başını sallayıp memnun olduğunu belirtti.
Tomurcukların açmaması bilinmeli ki, etkenlerden biri eksiktir. Hava sıcaksa top ve denizin geçerli olması gibi. Dalgaya batıp çıkalım, iyilik ve kötülük gibi.
Sahaya geçtiğimizde üzülerek, hayallerimden kopuyorum yorumunda bulundu. Hayaller zaten kısa sürer dedik. Şampiyon olmuştuk, o maçta oynadığımı hatırlamıyorum ama iyi top oynarım, dedi.
Spor kıyafetleri üzerindeyken denize atladı. İşaret ettik ne yapıyorsun diye. “Terliyim” dedi. İyi top oynamıştı. Denizden de çıkmıyordu. “Denizden çıktığımda tomurcuklar açacak. Tüm kötülükleri içimde bırakmadım, iyiliğe sarıldım,” dedi.
Ona seslendik ve denizden çıktı. Top oyunundan hiç konu açmadı. “Yarın da geliriz,” dedi.
Doktor, “Yaşanan acılar, duyguları da etkiler. Onu yalnız bırakmazsanız toparlanır,” demişti. Doktorun sözü üzerine arkadaşımızı bırakmıyoruz.
Denize girdiğine pişman oldu. Çünkü üzerini değiştirmek istemedi.




















