Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben… Yasamak ve yaşatmak sevmektir diyorsan… Yaşama ve yaşatma sevincini yitirme…
TOHUMLAR FİDANA. FİDANLAR ORMANA
Gün/aydın mı? Gün/aydı mı dostlarım… Ama ülkemin yanan ormanlarında, köylerinde, kasabalarında, şehirlerinde gün aymadı ama malum o gün aymayan yerler bazılarına aydınlık oldu…
Bu ülkenin yarını, aydını, yılmaz savunucusu!.. Ne aşağıya layıksın ne de geride kalmaya.
Bize yakışan, Mustafa Kemal Atatürk gibi daima başı dik, gözü yükseklerde olmaktır.
Biz ant içtik, başı dik, vicdanı hür azmi’yle ülkesinin yarını için çabalayanlara ne mutlu!.. Susma, sustukça sıra sana gelecek…
Bakın dostlarım; Orman Genel Müdürlüğü rakamlarına göre: 1-21 Haziran 2023 döneminde 84 orman yangını yaşanırken, 2024’ün aynı döneminde 399 orman yangını çıkmış. Geçen yıla göre beş kat artış yaşanmış. 2023 yılının bu döneminde 41 hektar alan yangından etkilenirken, bu senenin aynı döneminde 2 bin 548 hektar ormanlık alan zarar görmüş…
Eldeki istatistik bilgilerine göre: yangının çıkmasına neden olan ateşin, ana faktörlerinin yıldırım ve insanların çeşitli faaliyetleri olduğunu göstermektedir. İnsanın çeşitli faaliyetleri arasında: tarla çalışmaları (anız yakma, bağ-bahçe temizliği), çöplerin ateşe verilmesi, enerji nakil hattı arızaları, piknik ve çoban ateşi v.s. sayılabilir.
Ormanlar, bir ülkenin en güzel zenginlik kaynaklarından biridir. Gerek görünüşüyle gerekse de yararları ile ormanların önemi büyüktür. İnsanlar birçok konuda ormanlardan yararlanmaktadır. İnsanlara hem maddi hem de manevi değerler katar.
Fakat günümüzde doğa, gitgide eski canlılığını ve bereketini yitiriyor ve insanlar ona çok da iyi bakmıyor. Çevre kirliliği ve önemsenmeyen yeşil alanlar, doğanın zarar görmesine yol açıyor gözümüzün önünde fakat her şeye rağmen “İnadına” siyaset devam ediyor. İnatla ülke yönetilmez. Ülke akıl ve bilimle yönetilir… Ey siyasiler başımıza gelen sorunu çözün, sonra oturun siyaset arenasında bu sorun neden oldu, sorunu çözerken eksiklerimiz neydi tartışması yapın…
Tohumlar fidana diye bir şiir var hatırladınız mı?.. Hem de şarkı olmuş…
Bu şarkıyı dinlerken ağlayacağım hiç aklıma gelmezdi…
Bu şarkıyla büyüyen nesiller var!..
Türkiye’de öğrenci olup bu şarkıyı dinlemeyen var mıdır?..
Hele de geçmiş yılların siyah önlüklü nostaljik nesliyseniz mümkün değil bilmemeniz.
Tohumlar fidana şiiri ormanların çok önemli olduğunu ve bize verdiği şeyleri anlatır.
Biliyorum ki siz tam bir doğa dostusunuz!.. O yüzden bu güzel şarkıyı bugün tüm dostlarıma armağan ediyorum.
Haydi şimdi yeniden unuttuğumuz bu şarkıyı dinleyelim ve bilmiyorsak öğrenelim:
***TOHUMLAR FİDANA***
Günümüzde doğa, gitgide eski canlılığını ve bereketini yitiriyor ve insanlar ona çok da iyi bakmıyor. Çevre kirliliği ve önemsenmeyen yeşil alanlar, doğanın zarar görmesine yol açıyor.
İklim değişikliği sorunu ülkemizde de hissediliyor. Çünkü tüm yaratılmış insanlar, hepimiz aynı dünyada yaşıyor aynı oksijeni soluyor elbirliği ile teknolojiye doğayı kurban ediyoruz. Bu sözümden teknolojiye karşı olduğum sakın çıkarılmasın. Doğa ve teknolojiyi bir arada çok iyi yaşatabilir insanlar…
Bakın dünyada yağış rejimi değişti. Bir tarafta seller, afatlar yaşanıyor. Bir tarafta kuraklık…
Vatanımızın birçok yeri kuraklık yaşıyor. Göller nehirler kurudu
Kalıcı ve köklü tedbirler almazsak susuzluk ve kuraklık yerleşimleri etkileyecek, göçler olacak, yerleşim yerlerinde değişimler görülecek.
Su rezervleri azaldı. Tarım ve hayvancılık etkilenecek, gıda üretimi, besin maddelerinde sıkıntılar yaşanacak. Yaşamı kaliteli ve sürdürülebilir hale getirmeliyiz.
Zaman ülkemizin aleyhine işliyor…
Ne yapacağız?..
Suyu idareli kullanacağız, tarımda sulama sistemlerini geliştireceğiz, gerçekçi su yönetimi oluşturacağız, bitki örtüsünü, ağaçları ve ormanları koruyacağız, dere, akarsu, göl ve yeraltı sularıyla oynamayacağız!..
Doğru önlemler alacağız ve bunu ısrarlı şekilde uygulayacağız.
Zor ama mümkün!..
Bakın ne diyor Bedri Rahmi EYÜBOĞLU.
Fidana sormuşlar:
– Niçin büyürsün?
– Tohum itiyor, demiş.
Tohuma sormuşlar:
– Niçin itersin?
– Toprak rahat bırakmıyor! demiş.
Toprağa sormuşlar:
– Niçin tohumla uğraşırsın?
– Sebebini toprak olduğun zaman kulağına söylerim, demiş.
Binlerce yıl öncesinden verilen şu mesajı kulak arkası etmeyeceğiz. Ne diyor Peygamberimiz;
‘Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz.’
Buyururken biz ne yapıyoruz?..
Kesiyoruz, yakıyoruz, yok ediyoruz!..
Niçin?..
Rant için, otel için, maden için, konut için, bazen de vatana ihanet için…
Yalan mı dostlar?.. Yanlış mı dostlar?..
Yanlışa yanlış deyin, doğruysa doğruya doğru deyin!..
Orman yoksa su yok, su yoksa oksijen ve temiz hava yok. Bunlar yoksa yaşam çekilmez olur.
Ormanların yok edilmesi yaşama suikast, talan edilmesi ise insanın insana, insanın ormanda yaşayan her canlıya, insanın doğaya karşı işlediği en kötü suçtur ve ihanettir. Hatta vatana ihanetidir!..
Atatürk’ün şu sözünü anımsatırım:
“Vatana ihanetin nedeni olmaz; er ya da geç bedeli olur.”
Tekrar tekrar soruyorum. Yanlışsa yazdıklarım, düşüncelerim, yanlış deyin, doğruysa doğru deyin dostlar…
Hakaret içermeden yapılan eleştiriye açık olduğumu bilirsiniz. Aksi durumda hükmedemediğim tek şey kalemim… Allah; devletimize ve milletimize zeval vermesin. Hepimizin yar ve yardımcısı olsun…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, sevin sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gününüz aydın ve bereketli, sağlıklı geçsin.
Yüzünüzden gülümseme kalbinizden umut eksik olmasın, Pazar gününüz aydın mutluluğunuz daim, neşeniz bol, sağlığınız yerinde olsun.
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde, görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#