İllerde sektörleri, o İl’i markalaştıracak sektörler ve istihdam sağlayıcı sektörler olmak üzere iki kısma ayırmak mümkün. Örneğin Ordu’da; fındık-çikolata sanayi, su ürünleri, ekolojik tarım turizmi (organik tarım + kırsal turizm) kesme çiçek ve lojistik ilimizi markalaştıracak ve küçülen alanlarda daha fazla gelir alınmasını sağlayacak sektörlerdendir. Mobilya, tekstil, arıcılık vb. sektörler ise eve ekmek götürmeyi sağlayacak ve istihdam oluşturacak sektörlerdir.
Yukarıda sayılan ve diğer iller içinde ayrı ayrı belirlenecek olan her bir sektör için ayrı sektör masalarının yer aldığı ve toplamda ise ildeki kalkınmaya yönelik tüm birim, merkez vb. yapıları içerisinde barındıracak dinamik bir “İl Kalkınma Teşkilatı” her ilimiz için olmazsa olmaz gereksinimdir.
İllerimizde hiçbir sektörün takipçisi yoktur, beyin takımı yoktur. Örneğin Ordu için tarım çok önemli bir sektör, tarımda yapılan manavcılıktan öteye değil. Yani ürünler üretilir ve tüccara satılır, hammaliye kısmıdır. Bu ürünlerin tarladan sofraya tüm aşamaları planlanmış değil. Katma değer üretilmesiyle ilgili özel sektörün bireysel çabalarının önünü açacak beyin mutfakları yok.
Gene örneğin, bu alanda Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü, Ziraat Odaları, Ziraat Fakültesi, Ticaret Borsaları vb. tüm yapılar var. Ancak bu yapılar, takip, denetim, kayıt, eğitim, toplantı vb. parça parça ve birbirinden bağımsız çalışmaktadırlar.
Bu sektörün tarladan sofraya, üretim, eğitim, katma değerli ürünler üretimi, soğuk zincir, depo-antrepo altyapısı, tarıma dayalı sanayi altyapısı, kurumsallaşması, marka patent, endüstriyel tasarım coğrafi tescil ve faydalı model olarak yapılacak çalışmalar, pazarlama çalışmaları, tanıtım vb. tek bir bütün ve tek bir çalışma alanı olarak bu sektörü ele alacak bir yapı yoktur, bu tüm iller için de geçerlidir. Kalkınma ajansları hibe vererek ve bölgeye özgü çalışmalar yaparak bu boşluğu gidermeye çalışsalarda maksat hasıl olmamıştır, olmayacaktırda.
İllerimizde buna benzer sektörleri toparlayıcı, il ölçeğine odaklanmış, her bir sektör için en az 3 beyin insandan oluşan, direkt sayın vali veya belediye başkanına hesap veren, bir ürünü sektör haline getirecek tüm halkaları ayrı ayrı çalışan beyin mutfakları oluşturulmalıdır.
Tüzel kişiliği olmasa da 200 m2 lik alanda toplamda en az 10 beyin insanın çalıştığı “İl Kalkınma Teşkilatı” bu sürecin mutlak çözümüdür. Bu yapı büyükşehir belediyeleri (belediyeler) veya valiliklerimiz bünyesinde kurulabilir.
Görevleri, yukarıda sayılanlara ilaveten her bir sektör için; eğitimler, seminerler, çalıştaylar, örnek bölge ülke ziyaretleri, fuarlar, sektör kalkınma planları, sektör eylem planları, sektör raporları, yatırım alanı çalışmaları, fikri mülkiyet hakları çalışmaları, tüm birimlerarası koordinasyon, arge merkezleri planlamaları, küçük sanayi ve OSB çalışmaları vb. şeklindedir.
Birbirinden bağımsız ve dağınık kurumlarımızla, halkından kopuk yönetimlerimizle, adalet ve vicdana sığmayan uygulamalarımızla uzun vadede geleceğimiz nokta sıfır noktasıdır.
Kalkınma ajanslarınız telefon trafiğiyle çalışırsa ve telefon edenin kararı toplumsal adalete dönüşürse vicdanlar ve emekler yaralanır.
Her il için bir kalkınma teşkilatı, bünyesinde sektör odaları, buralarda görevlendirilmiş nitelikli uzmanlar ve selam trafiğine göre değil hakikate ve adalete göre işleyen bir mekanizma kurmak tek çıkar yolumuz.