Ülkemiz, yıllardır terör girdabından çıkamıyor. Bir türlü huzura kavuşamıyor. İstikrarı yakalayamıyor. Her gün, evlatlarını şehit olarak toprağa emanet ediyor.
1- 2002’lerde sıfıra yaklaşan terör; AKP iktidarının çok hatalı iç ve dış politikaları; Çözüm Süreci/Oslo ve İmralı görüşmeleri; Habur rezaleti vb. vahim uygulamaları; verilen tavizler, göz yummalar sebebiyle, her yıl daha da artmıştır. Adeta iç savaşa dönüşmüştür. Beldeler harabe haline gelmiştir. Yüzlerce evladımız kaybedilmiştir. Yüz binlerce aile, perişan olmuştur. Ekonomi, ciddi darbeler almıştır. Ülkemizde huzur, güven, can ve mal emniyeti kalmamıştır. Türk düşmanı, iç ve dış mihraklar, iyice şımarmış, melanetlerini saklama ihtiyacı duymaz olmuşlardır. Bir sürü kukla, Türkiye’ye kafa tutmaya, tehdit etmeye, başlamıştır.
2- Şahsi inancım; en öncelikli maddenin, “Terörü Önlemek” olduğudur.
a) Yapılacak ilk iş; Silahlı Kuvetlerimizin, polis ve jandarmamızın, güçlendirilmesidir. En modern teçhizata kavuşturulmasıdır. Öncelikle de moralinin yükseltilmesidir. Yapılan hataların, haksızlıkların düzeltilmesi; görev ve itibarının iadesidir. Cadı avının, bir an önce sona erdirilmesi; açılan davaların (tam bir adalet içinde) acilen nihayetlendirilmesidir.
b) Uzun, orta ve kısa vadeli; sağlıklı; iç ve dış politika stratejileri tespit edilmeli ve uygulamaya konmalıdır. Tek kişinin, tüm kararları alması sona erdirilmeli; geniş kapsamlı araştırma ve istişarelere ağırlık verilmelidir. (Terörün azalmasında; hatalı Suriye, Irak, Mısır, Libya, İsrail/Rusya/ABD/AB politikaları etkili olmuştur.)
c) Kimlik Bildirme Kanunu, titizlikle uygulanmalıdır. İkamet tezkeresi en geniş biçimde devreye sokulmalıdır. Bunlara uymayan; Mülk Sahibi, Muhtar, Apartman Yöneticileri, İşveren vb. sorumlu tutulmalıdır. Mevcut başıboşluk tablosu sona erdirilmelidir.
d) Yetkili ve silahlı, “Mahalle Bekçiliği” sistemi, en geniş biçimde ve bir an önce uygulamaya başlanmalıdır.
e) İstihbarat birimleri yeniden düzenlenmeli; iç ve dış düşmanlarla, ülkemizde cirit atan yabancı ajanlarla başa çıkabilecek düzeye getirilmelidir. Tam bir işbirliği ve koordinasyon sağlanmalıdır.
f) Devlet çarkı (ki, şu anda, tam anlamı ile dökülmektedir) ehil ellere teslim edilmeli; titiz biçimde “Liyakat Sistemi” uygulanmalıdır. Tüm bürokrasi (valisi, kaymakamı, milli eğitimi, emniyeti ile), iktidarın değil, devletin bürokrasisi olmalıdır. Özellikle; Doğu ve Güneydoğu tayinlerinde, en başarılı, tecrübeli kişiler tercih edilmelidir. (Partili baskısı da sona erdirilmelidir.)
g) Hudut güvenliği, en sıkı biçimde sağlanmalıdır. Tüm kaçakçıların önüne geçilmelidir. (Başta; uyuşturucu, silah, sigara, akaryakıt, çay, et olmak üzere.)
i) Kaliteli eğitim gerçekleştirilmelidir. Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere, mesleki eğitime ağırlık verilmelidir. Genç beyinlere bölücülük aşılayan, “Sözleşmeli Öğretmenlik” sistemine son verilmelidir.
j) Şehitler arasında ayrım yapılmamalıdır.
k) Gerçek anlamda demokrasi, fikir, ifade, inanç, teşebbüs, hürriyetleri, can ve mal güvenliği, adil ve etkili hukuk düzeni, bağımsız yargı, gerçekleştirilmelidir. TBMM etkili ve yetkili hale getirilmelidir. Mevcut baskı düzeni sona erdirilmelidir. Farklı fikirlere saygı gösterilmelidir. Bilime ve yüksek teknolojiye ağırlık verilmelidir.
Niyet hayırlı ise, sonuç da hayırlı olur. Yeter ki;; şahsi çıkarlar değil, ülke çıkarları esas alınsın. Dürüstlükten ve adaletten ayrılınmasın. Dayanışma ve kardeşlik ortamı sağlansın…
Yüz kızartıcı bir tablo:Bir tv kanalı, üniversite öğrencileri ile röportajlar yapıyor. Muhabir soruyor: “K. Kılıçdaroğlu, başkanlık referandumunda evet diyeceğini söylediği için, İsmet İnönü’yü CHP’den ihraç edecekmiş. Ne diyorsunuz?” Tek bir kişi çıkıp da, “Bu ne saçma soru. İnönü vefat edeli 43 yıl oldu” demedi. Cehaletin bu kadarına, pes doğrusu?