Sapla/samanın, at izinin/it izine karıştığı bir zaman diliminde, Kıyamet kapısında yaşıyoruz.
İsyan ve hüsranda bulunan asrın kaosunda; müslim ile gayr i müslim ayırımı, temel değerlerle mümkün olur. İman, âmel, ibadet, ayet ve sünnetle belli olur.
Allahın nuru; ancak Müslüman müminin yüzünde tecelli eder, belli olur. Lafla Müslümanlık ve müminlik olmaz…
İbadetlerin unutulduğu, yapılmadığı, sünnetlerin yaşanmadığı bir toplum “Hasta Toplum” olarak, geleceğe emin adımlarla gidemez. Karanlıklar ve bin bir türlü belalar içinde çırpınır durur.. Felaketler birbirine kovalar, hastalıklar artar, insan denen en üstün varlık, en aşağı kertelere kadar iner..
Günümüzde terk edilmeye yüz tutan, verenlere kötü gözle bakılan selam, Müslümanları ve insanları birbirine bağlayan önemli bir kırılmaz bağ olarak görülmelidir. “Selamı yayınız…” emri, Müslümanlar içindir.
SEN, BEN, BİZ, HEPİMİZ selam alıp vermeğe vazifeliyiz. "Selamı yayınız … " Hadis-i Peygamberi’ye gönül vermeli, kulak asmalıyız… Günaydın, Tünaydın; Merhaba, Selam, şu veya bu selam değildir. Selam Allah için verilir. Eğilmek, çeşitli işaretler yapmak, kıvrılmak selam değildir". Selam.
veren "Selamün A1eyküm" der, alan ise: "Ve A1eykümüsselam ve Rahmetullahi ve berakâtühü" diyerek cevap verir … "Ben Arap mıyım ki öğle selam vereyim" gibi yanlış, hatalı, kasıtlı ve selamın yayılmasına mani olan düşman sözleri yanında bir ibadet olan selam ile alakalı Kur’an-ı kerimde 36 ayet yer alır.
4:86 – Siz bir selam ile selamlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeliyle karşılık verin veya verilen selamı aynen iade edin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.
4:94 – Ey İman edenler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman, mümini kâfirden ayırmak için iyice araştırın. Size selam veren kimseye, dünya hayatının menfaatini gözeterek, "Sen mümin değilsin" demeyin. Allah katında çok ganimetler var. İslâm'a ilk önce girdiğiniz zaman siz de öyle idiniz. Sonra Allah size lütufta bulundu. Onun için iyice araştırın. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
6:54 – Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir".
7:46 – Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir perde vardır. A'raf üzerinde de, her iki taraftakileri simalarından tanıyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: "selâm olsun size" diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir.
10:10 – Onların oradaki duaları: "Allahım, sen yücelerden yücesin"; sağlık dilekleri "selâm", dualarının sonu da "Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." diye şükretmek olacaktır.
11:48 – "Ey Nuh!" denildi, " Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, kutluluk dileğiyle gemiden in. İlerde kendilerini bir çok nimetten faydalandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktır."
11:69 – Andolsun ki, İbrahim'e de elçilerimiz (melekler) müjde ile geldiler ve "selâm" dediler, o da "selâm" dedi ve hemen gidip onlara kızartılmış bir buzağı getirdi.
13:24 – "Sabrettiğiniz için size selam olsun. Âhiret yurdu ne güzeldir!"
14:23 – İman edip salih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki dirlik temennileri "selâm!"dır.
15:52 – Hani melekler, İbrahim'in yanına girdikleri zaman, "selam" demişler, İbrahim de onlara: "Biz sizden korkuyoruz" demişti.
16:32 – Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını hoş ve rahat halde alırlar. "Selam size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükafatı olarak girin cennet'e…" derler.
19:15 – Doğduğu gün, öleceği gün ve dirileceği gün ona selam olsun.
19:33 – "Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir."
19:47 – İbrahim şöyle dedi: "Selâm sana olsun, senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü o, bana çok lütufkârdır."
19:62 – Onlar orada boş bir söz işitmezler. Ancak "Selam" işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da hazırdır.
20:47 – Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artık İsrailoğulları'nı bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik. Selam doğru yolda gidenleredir."
24:27 – Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi farkettirip ev halkına selam vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir. Herhalde (bunu) düşünüp anlarsınız.
4:61 – A'maya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden veya anahtarlarına malik olduğunuz yerlerden, yahut dostlarınızın evlerinden yemenizde bir sakınca yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir güçlük ve günah yoktur. Evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından mübarek ve güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selam verin. İşte Allah düşünüp anlayasınız diye size âyetlerini böyle açıklar.
25:63 – O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).
25:75 – İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.
27:59 – (Resulüm!) de ki: "Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?"
28:55 – Onlar, boş söz işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz" derler.
33:44 – O'na kavuşacakları gün müminlere esenlik dileği selâmdır. (Allah) onlar için cömertçe bir mükafat hazırlamıştır.
33:56 – Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin.
36:58 – (Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardır.
37:79 – Bütün âlemler içinde Nuh'a selam olsun.
37:109 – Selam olsun İbrahim'e…
37:120 – Selam olsun, Musa ile Harun'a.
37:130 – Selam olsun İlyâsîn'e .
37:181 – Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun.
39:73 – Rablerinden korkanlar da bölük bölük cennete sevk edilmektedir. Nihayet oraya vardıkları zaman kapıları açılır ve bekçileri onlara: "Selâm sizlere, ne hoşsunuz! Ebedî olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!" derler.
43:89 – Ey Muhammed! Şimdilik sen onlara aldırma ve: "Size selâm olsun." de. Onlar yakında bilecekler!
51:25 – Hani onlar İbrahim'in huzuruna girmişlerdi de "Selam sana!" demişlerdi. İbrahim: "Size de selam" demiş, ve içinden: "Bunlar tanınmamış bir topluluk!" diye geçirmişti.
56:26 – Duydukları söz, yalnız "selam", "selam" dır.
56:91 – "(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!"
58:8 – Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri şeyi yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. Kendi içlerinden de "bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüş yeridir orası!
Selamla ile ilgili Hadis-i Şeriflere bakalım:
• Ebû Hüreyre (ra)’den rivayete göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki; İman etmeden Cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de iman etmiş olmazsınız Size yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir işi göstereyim mi? Selamı aranızda yaygınlaştırınız” (Müslim, İman: 17; Ebû Dâvûd, Edeb: 27)
•İmrân b Husayn (ra)’den rivayete göre, bir adam Rasûlullah (sav)’e geldi ve “Esselamü Aleyküm” (Allah’ın selamı üzerine olsun) , dedi Peygamber (sav) de “On” buyurdu Bir başka adam daha geldi “Esselamü aleyküm ve rahmetüllahi” (Allah’ın selam ve rahmeti üzerinize olsun) dedi Bunun üzerine Rasûlullah (sav) “Yirmi” dedi Bir başka adam daha geldi ve “Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatüh” (Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun) dedi Rasûlullah (sav) de “Otuz” buyurdu Yani değişik şekillerde selam verenler, değişik miktarlarda sevap kazandılar (Dârimî, İstizan, 27)
•Ebû Umâme (ra)’den rivayete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! ‘Denildi iki adam karşılaşıyorlar bunlardan hangisi önce selam verecektir?’ Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “O iki adamdan Allah’a en yakın olanı” (Ebû Dâvûd, Edeb: 122)
• Câbir b Abdullah (ra)’den rivâyete göre, Rasûlullah (sav) şöyle demiştir: “Selam konuşmadan öncedir”
• “Bir kimseyi selam vermeden önce yemeğe davet etmeyin” (Tirmizî)
• Hz Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Binitli yürüyene, yürüyen oturana, az olan guruba selam verir” İbn’ül Müsenna kendi rivayetinde şunu da ilave etmektedir: “Küçükler büyüklere selam verir” (Buhârî, İstizan: 17; Müslim, Selam: 27)
• “Müslüman’ın Müslüman üzerindeki altı haktan biri de selam vermektir” (Müslim)
•“Bir yere girerken oradakilere selam vermek borç olduğu gibi, çıkarken de selam vermek borçtur” (Beyhaki)
•“Bir kimse ayrılırken, selam verirse, onların hayırlı işlerine ortak olur” (Rüzeyn)
• “İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir” (Taberani)
•“Selamı yayar, açları doyurur, sıla-i rahimde bulunur, gece herkes uyurken namaz kılarsanız, selametle Cennete girersiniz” (Tirmizi)
•“Genelde, iki kişiden, Allah indinde derecesi yüksek olan önce selam verir” (Tirmizi)
•“Yemin ederim ki, imanı olmayan Cennete girmez Birbirinizi sevmedikçe, imana kavuşamazsınız Birbirinizi sevmek için çok selamlaşınız!” (Tirmizi)
•“Mümin kardeşine selam vermek, yanına gelince ona yer göstermek ve hoşlandığı isimle hitap etmek, aradaki sevgiyi pekiştirir” (Taberani)
•“Tatlı dilli olmak, selamlaşmak ve yemek yedirmek, Cennete götürür” (Hakim)
•“Tanıdığından başkasına selam vermemek Kıyamet alametidir” (Taberani)
Selamın kesildiği yerlerde, uyuz illetinin insanlara müptela olacağı beyan edilirken, insanların başına çeşitli bela ve felaketlerin geleceği de ilave edilmektedir.
Özet halinde selam ve önemini SEN KİMSİN? İsimli eserimizden alarak, şöyle sıralamak mümkündür:
1- Selam mü'minin mü' mine hediyesidir.
2- Selam Cennet bahçelerinden bir Ravzâ’nın adıdır.
3- Esma-ül Hüsna'dan bir ismi cemildir.
4- Selam elle, başla değil; ağızla alınır-verilir. Selam ağızla olmazsa kıymeti yoktur .
5- Selam Sünnet, alınması vaciptir. Sünnet yapılmazsa, (Vacibin cemi) da terettüp (Sıralanmak, Gerekmek, lazım gelmek) etmez.
6- Selam kelamdan öncedir. Kelam'dan sonra verilen selama iktiza (lazım gelme, gerek) etmez.
7- Selam almayacağı kimseye selam verme. Günaha girme, onu da günaha sokma .
8- Selama merhaba ile mukabele edilmesi cahilliktir.
9- Selam arkadan verilmez. Verilirse alınmaz.
10- Selam yüz yüze olur. Gözlerin birbirine insiyakı ( manen sevk olunmak. İlahi ve manevi sevk) şarttır. Yüzüne bakmayan kimseye selam verilmez.
11- Selam veren, alana sesini duyurma imkanından mahrum ise işaretle, başı ile verir geçer .
12- Selam insana zahmetsiz sevap, hiçten günah kazandırır bir fiildir.
13- Selam gayr-i Müslim tarafından verilirse "Ve Aleyküm" diye mukabele olunur. Müşrikler Hazreti Muhammed'e (S.A.V.) Essamu (Ölüm demek) Aleyküm derlerdi. Cevaben "Ve aleyküm (Ölüm sizin üzerinize olsun) diye mukabele ederdi.
14- Selamı; az, çoğa verir .
15- Selam Farz-ı Kifaye gibidir; cemaatten biri alırsa, diğerlerinden sakıt olur .
16- Selamı küçük büyüğe verirse hürmet, büyük küçüğe verirse tevazu manasına gelir.
17-Selam muhatabına emniyet telkin eder.
18- Selam maksadın tervicini (Değerini arttırmak, Müsait karşılamak)
teşhir (Zaptetmek. Hakim olmak, zorla ele geçirmek) eder.
19- Selam kalbe sürur verir, muhabbeti tesis eder.
20-Selam ehl-i Cennet'e ilk tebşir (Müjdelemek) edinilen iltifat-ı Rahmanidir.
21- Selam şiddeti kırar, kini öldürür, gazabı söndürür.
22-Selam, Cennet ehlinin karşılaştıklarında birbirlerine mukabele edecekleri ilk sözdür.
23- Selam gönülden gönüle muhtelif meram ve yollar açan müsahhar (Ele geçirilmiş, zapt edilmiş, itaat ve hizmete alınmış) bir kelimedir.
24-Selam her mü'minin birbiri üzerinde olan manevi hukukundan biridir.
25-Selam; selim, halim, kerim olanların işaret ve nişanıdır.
26- Selam vermek de bir ibadettir.