Tencere ücretsiz izne çıkarıldı. Bir sonraki karara kadar da geri dönmeyecekti. Bu durumda aile, başının çaresine bakmalıydı.
Tencere, kendine yakışanı yapacağına inanılıyordu. Tencerenin tatil riskini göze alan yöneticiler, boş olmasını hesaba katmamışlardı. İçinin parlak görüntüsüne özen vermişler, böylece itibarını yücelttiğini zannetmişlerdi.
Tencere, “aç doyurmak” ile ilgiliydi. Onun için, insanlarla bir arada olmaktan mutluydu. Fakat dolu olduğundaki etkisini düşündükçe, boş kalmayı kendine yediremiyordu. Bu durumda itildiği yalnızlığına sığınıyordu.
Boş olması ve incinmiş bir gururla yollara düşmüştü. Ayak uydurmaya çalıştığı, doyurup sağlık ve sıhhat kattığı, ailesinden ayrılmanın üzüntüsü içerisindeydi.
Tencereyi yalnızlığa itme olayı bilerek yapılmışsa, toplum bu tarz bir hareketi hazmetmeyecek ve tepki verecektir. Tencere başarılı davranışlar sergileyecek, yeter ki ateş üstünde ve dolu olsun. Böylece ailelere duygusal da olsa en iyi lezzeti sunacaktır.
Tencere öğrendiklerini içi boş iken de karşısındakine aktaracak ve keyfine hareket etmeyecektir. Hiç kimsenin gönül hoşluğu için gülmeyecektir. Gülmemesinin nedeni içinin dolu olmamasıdır.
Ocaktan koparılmış, içi boş bir tencerenin, sarılıp mutfak dışına çıkarılması kabullenecek nitelikteki olaylardan değildir. Bir yere gönderilmiş veya ağzı bağlanmış, ters döndürülüp dolabın üzerine atılarak susturulmuş tencerenin başarılı olması belli ki istenmemektedir.
Fiyat artışları kara bulut gibi başımıza çökmesi, ekonominin yerlerde sürünmesi, enflasyon canavarının tencerenin iki kulağından yakalamasıyla ilişkilidir.
Tencere teslim olup bayrak çekmiştir, kur korumalı sisteme. Havlu atmıştır, merkez bankasının düşük faizle bankalara para satmasına. Halkın yüksek faizle bankalardan para almasına.
Ekonomik yıkımın, ahlakı ve adaleti sel gibi köprü altına sokmasına benzer bir durumla karşılaşan tencere kendini koruma mücadelesi vermektedir.
Halkın alım gücü karşısında ne yapacağını şaşıran, içine bir şeyler koyamayan tencere, pazarlara dahi gidemez duruma düşmüştür. Çünkü bu gidişle, hangi durumda olursa olsun, brokoli, karnabahar, kara lahana, patates, havuç, soğan ve pırasa gibi mutluluk zincirini oluşturan değerli halkaları birbirine ekleyemeyecektir.
Tencerenin içi yıkandı fakat bekliyor patates, soğan, havuç ve eti. Bekliyor onları pişirip lezzetin doruğuna çıkartmayı. Bekliyor ama boş yere, zamanın geçtiğinin farkında. Hiç değilse bir “çakal eriği” bile yanına yaklaşamıyor.
Gözleri yaşlı olanlar, boş tencereye imza atarken, tarih yazmayı unutuyorlar. Halbuki imza ve tarih tencereyi geleceğe taşıyacaktı. Gelecek boş değil, rahat, hoş görülü ve mutlu bir yaşantı olacaktı.
Tencere adı konmadan, ocak başından uzaklaştırıldı. Toprak kaplar gelmişti yerine. Toprak kapların özellikleri, bir sır gibi saklandı.
Tencere tatilde yeri, tavan arası ve içi boş, gözleri yaşlı.
Hasan TANRIVERDİ