Teleferikteki çocuklar şarkılarla, çevreyi çınlatıyordu. Teleferiği parkın havuz başına döndürmüşlerdi. Çocukların arada ne dedikleri anlaşılmıyor ama sesleri kulak tırmalıyordu.
Teleferik karşıya varıyor ve durmadan geri dönüyordu. Öteki tarafa gidiyor ve tekrar geliyordu. Çocukların okul türküleri kırıla gidiyordu. Neşeleri tavan yapmıştı. Yalnız teleferiğin gidiş gelişlerinde hızın sabit kalmadığını fark ediyorum.
Çocuklara el sallıyoruz. Cama yaslanmayız diye bağırıyoruz. Yanımdakilerden bazıları bırakıp gidiyor ve saate yakın çocukları teleferik getirip götürdü. Anormalliği anladım ama kime ne diyeceğim. Çevremdekiler, çocukların neşesine türkülerine ortak olmaktalar.
Durması gereken yerde hızlanan bir teleferikte kimse olmak istemez. Bunlar çocuk olursa tehlike çok daha büyümekte. Dışarı çıktım, teleferiğin öteki başlama noktasına gitmek için yan yola geçtim.
Çocuklar bozuk ve çalışır hâldeki teleferiğe nasıl bindirilmişlerdi.
Bu düşünceyle hızla yürümeye başladım. Çünkü teleferiği devamlı kullandığım için anormal gidişini fark ettim.
Çocuklar ufaktan korkmaya başlamış olmalılar ki, ağlama sesleri bana kadar geldi. Bu arada ağlama seslerinin yanında “Aptal teleferik” diye de tempo tutmaya başladılar. Çocukları daha korkuya sürüklemeden bu zorbalığı bitirmek için teleferiği durdurmak gerekiyordu.
Aptal teleferik, aptal teleferik…
Çocukların yaşadığı olumsuz tablo devam ediyordu. Ağlama sesleri ayyuka çıkıyordu. Camdan el sallama yerine, camı tokatlamaya başladılar. Parkın orta yerine geldiklerinde daha yüksek sesle bağırıyorlardı. Panik halleri ayyuka çıkmıştı.
Arada bir de aptal teleferik sesi de ağlamalar arasında yer alıyordu. Gizemli bir arzuyla bindikleri teleferik gidip geliyordu. Önceki neşe çığlıkları yerini korku dolu bağrışmalara bırakmıştı. Yaşadıkları korkunun giderilmesi için teleferiğin durdurulup dışarı alınmaları gerekirdi.
Çocuklar yaz boz oynamadıklarının farkındaydılar. Durması için elektrik düğmesini ve çıkış kapısını bulmak gerekiyordu. Şaşkındılar, dursa inse ve tekrar binseler böyle korkmazlardı.
Başlarında öğretmen, rehber veya büyükleri yok muydu?
Aptal teleferik, öyle aptaldı ki, dur diyorsun durmuyordu.
Çocuklar bu kadar nasıl boş bırakılmışlardı. Teleferiğin camına yaslanıyorlardı. Durma yerindekiler onlara “Cama yaslanmayın” diye bağırıyorlardı.
Teleferik serüveni bir saati geçti. Karşıya geçtim. Gözlüklü ve beyaz saçlı tıknaz adama kapıyı kırıp içeri girelim. Teleferik geldiğinde duracakken elektriği kapatalım. Birkaç kişide teleferiği tutsun ve durmasını sağlayalım, dedim.
Adam geldi ve bir omuz vurmada kapı içeri çöktü. İçeri girdik. Kapağı kaldırdım. İşte düğme, bekleyelim durağa girsin, dedim. Teleferik eğlence yerine işkence aletine dönmüştü.
Şalteri kestiğimde hemen teleferiğe yapışın ve durmasını sağlayın. Çocukların ağlama sesleri yaklaştı ve durağa girdiğinde şalteri kestim.
Hemen teleferiği tuttular ve yerinden ırganmak istese de durdu ve çocukları dışarı aldık. Çocuklara “artık geçti, teleferik çalışmayacak,” dedim.
Çocuklar büyükleriyle gelmişler. Fakat büyükleri, sergiyi gezmeye gitmişler. Çocukları da teleferiğin olduğu parka bırakmışlar.
Çocukları burnu kanamadan, dışarı aldık. Önce sevinç ve neşe sonra korku çığlıklarıyla güne damgasını vurmuş oldular.
Hasan TANRIVERDİ