Dünya çapında bir haber merkezi olan BBC bir haber geçse; değil dakikalar, saniyeler içerisinde;değil milyonlara, milyarlara ulaşıyor.
Ülkeler, iller-eyaletler, ilçeler-kasabalar, köyler; havada, karada, denizde, 4.boyutta 1-2 saniye içerisinde etkisini gösteriyor.
Örneğin; sahte bir hemşire kameranın karşısına geçip ağlaya sızlaya yav bu korona var ya çok acı macı demesiyle milyarlarca insanın bilinçaltına
bir korku dalgası gönderiliyor.
Suriye‘de filan da yaşanmıştı ya. Beyaz Baretliler adlı bir istihbarat grubu insanları yıllarca kandırıp durmuştu. Tabii, bu “Beyaz baretliler”
denen grubun-organizasyonun hemen peşinde-n ayrılmayan yine böyle bbc filan gibi dünya çapında yalan makinesi-milyon-milyar dolarlık
haber ajansları, bu beyaz baretlilerin çektikleri filmleri tüm dünyaya-milyarlarca insana gösterip duruyordu.
Hemen daha evvelinde İŞİD denen organizasyon’un ilk ortaya çıkmaya başladığı zamanlarda, yine kafa kesme filmleri çekip çekip
dünya insanlarına gösterip duruyorlardı. Bu filmler, dünya çapında katilleri de oraya çekmek için kullanılan filmlerdi tabii.
Bizim ülkemizdeki bazı cemaat liderlerinin vaazlarında “Mehdi’nin Çıkış alameti” olarak siyah sancaklılar işareti ile de ülkemizden
pek çok, belki 10 binlerce genç erkek-kadın oraya akın etmişti. Bazı partilerin gençlik kolları çok güzel çalıştı sağolsunlar. Kimisi işid oldu,
kimisi memur.
…
Mutasyon, sokakta gezen bir yurttaş olan benim tarafımdan nasıl anlaşılıyor? Basit anlamıyla; “çok belirgin özellik değişimi” diye anlıyorum
ben mutasyon denen kelimeyi. Bir elde 6 parmak olursa, ben anlıyorum ki bir DNA-RNA ile ilgili bir dizilim durum değişikliği var.
Kimi zaman da kişiyi 5 parmaklı fakat 2 metre kollu da yapabilir.
Topluluk-toplumsal davranış köklerine nasıl yaklaşmalı? Şematize etmekten bahsediyorum. Klasik küme teorisi ile mi bakmalı yoksa örümcek ağa
bakar gibi mi bakmalıyız. Bunlar işe yarayabilir.
Toplumu kodlama’dan bahsediyorum. Her şeyden önce-kodlamada teorisinden önce, topluma, genetik kodlu bir şey gibi bakmakta fayda var.
Ne-ler koyalım bu toplumun kısa-uzun davranış genetiğine. Bazen uzun soluklu ata-genler de planlanır.
Sonuçta, toplum; genetik olarak kodlanabilir ve zamanları geldiğinde m-X?RNA ile tekrar yapılandırılabilir, bir şeydir.
Hem biyolojik-genetik hem de toplumsal yapı olarak.
…
Yalan-film haberler biraz da şeye benziyor…radyasyon dalgalarına benziyor. Yoğun radyasyon hem de. DNA zincirleri kırılıyor…Sonra m-xRNA‘lar
geliyor, başka bir genetik kod ekleyiveriyor… gibi oluyor. Ve bu yalan-radyasyonu sürekli-değişik yoğunluklu gelmeye başlarsa iyice darmaduman
toplumsal karakteristikler sergilemeye başlıyoruz.
Herifçioğlu bilime hakim, tabii. Toplum-bilimine de hakim. Tv’lerde, radyolarda, gastelerde “Tepkili” gibi konuşan insanlarımıza baktığımızda
hiçbirinin bir bilim sahası olmayan kişiler olması bizim için acı bir durum.
Sanırım bu “doğru” gibi konuşan komplocu arkadaşlarımız da DNA paralize ekipleri olsa gerek. Radyasyonun bir çeşidi yani.
…
Yabancı bir profösör konuşuyordu Türk kanallarının birinde. Yeni dünyada artık kültürel renklilik teması ağır basacak diyordu.
Yani, dinci-dinsiz, sağ-sol, milliyetçilik falan vd karşıtlıkların hepsi silinecek diyordu. Lafı komünizme de getirdi. O da gelmez, dedi. Neyse…
Yani yeni dünya düzeni, biyolojik insan tabanı kültürel farklıklık-renklerin birliği tema’sı üzerinde yükselecek, diyordu.
Yani kısacası diyordu ki; size yeni bir kavga şekli bulduk. Siz bunlarla oyalanırken, biz sizi sömürmeye devam edeceğiz.
Fimler çekeceğiz. Kavga çıkaracağız. Sonra sizi barıştıracağız ki yarın başka bir değişik kavga çıkarıp, filmler çekip
aynı dümenlere devam edeceğiz. Her bir grup haklı olduğunu sanmanın veya bilmenin hazzıyla yaşayıp gidecek.
Aslında, sınır diye bir şey yok; biliyorum. Ülke sınırları. Her zaman sömürenler ve sömürülenler vardır.