Yazarlık ve-ya şairlik.
Şaire yazar denmiyor mu? Halbuki, şair de yazıyor. Çocuk gibi düz düşünüyorum. Bu, zorlama bir düşünüş değil.
Şair‘e neden yazar denmez?.. Yani; kişioğlu-kişikızı her türde yazıyor olabilir. Öykü, şiir, düz metin, roman…
Eğer ki şiirleri ağır basarsa gönüllerde, artık o kişi şair diye anılır ve öyle gider.
Öyküler de yazsa, romanlar da yazsa “..şair’in diğer tür denemeleri de var…” bilgisi düşer biyografisine.
Şiir, dilin sarhoşluğudur. “(Bak, bak!.. Nasıl da belli ediyor kendini ayyaş!)”
Yürek. Yür-üten’dir. Yolda yürüyorsunuz; hayat yolunda yürüyorsunuz; bir hedefiniz var, yürüyorsunuz. Yüreğiniz atmazsa
yürüyemezsiniz(bilimsel). Hiçbir yolda. Yüreksel oluşlar dile geldiğinde; dil, beyin denen şeye daha yakındır ya!,
daha disiplinli davranmaya alışkın olan dil, daha disiplinli sesler çıkarmaya alışkın olan dil, yürekten çıkıp gelen o eski gibi
o tarihi gibi o unutulmuş gibi; belki de yüzyıllardır kapalı bir mahzenin bayıltıcı havasına ermiş gibi, söylemeden edemez,
şaşırır gibi, sarhoş gibi söyler. Daha doğrusu; “doğru” söz oradan gelir; unutmuştur dil. Halbuki iki karış aşağıdan gelir; kendini yürütenden.
Bir ömür sonra yoksun sen. Adım attığın yerlerde şimdi kuru yapraklar haylaz çocuklar.
Dememiş miydi şair sana; “ömrüm bir kuru yapraktır, iki rüzgar çocuk elinde, bir uçuş bir konuş, dillerin bilmediği”
…
Konum, şiir değildi aslında. Yani bu dijital zamanlar, bu yeni üretim-tüketim sistemleri, yapay zeka falan filan derken;
edebi türlerin; özellikle şiir denen “tür”ün diğer insanlara nasıl ulaşabileceği ile ilgili düşünüp duruyorum.
Çünkü, dijitalizm demek, teslimiyetin derecesinin artması demek. Görselite, dili kör de eder. Yani sözcükleri unutur insan.
Ben bile yüz bin defa kullandığım kelimeleri, bazen uzun bir aradan sonra ilk defa duyduğumda şaşırıyorsam,
bildiğimiz kelimelerden korkma hatta onları unutma olasılığımız var, demektir.
Kendi dilini unutan, insan dilini unutan insanlara ulaşmak ne tür bir şiirle mümkün olabilir.
Tut ki kendin bile bu dijitalik dünyanın içindesin.
…
Öte yandan; dijital olmayan dünya zamanlarında da aynı sorunlar-durumlar vardı. Bir yer bulur sanırım şiir kendine.
Şiir, insanın üst dilidir. Demin dedim; dilin iki karış aşağısından gelir, diye. Buna rağmen üst bir dildir.
Kuş dili gibi. Değil. Islıklı bir dil. Değil. Fakat, bir dil.