Ülkemiz yerel seçimler sathına girmiş bulunuyor. Partilerin aday belirleme ve açıklama çalışmaları son sürat devam etmekte. Büyükşehirler başta olmak üzere partiler Belediye Başkanlıklarını kazanmak için her şeylerini ortaya koymaya çalışıyorlar. Bazı partiler de kendi oylarını yükseltmek ve bundan sonraki seçimlerde yapılacak pazarlıklar için yüzde oranlarını yükseltmek peşinde çalışmalarını sürdürmekte.
İşte bütün bunlar ülke gündemini tek gündem haline getirmiştir. Televizyonlar açık oturumlarda şu aday şu partiden aday, Ankara’yı kim kazanır, İstanbul İzmir vs. kim kazanır diye her akşam ekranlarda konuk ağırlıyorlar ve enine boyuna tartışmalar olmaktadır. Bu tartışmalar bizim gibi ülkelerde daha çok önceden başlıyor ve gündem teşkil etmektedir. Tartışılmamalı mı, tabii ki tartışılmalıdır. Her aday kendini tanıtma ve projelerini ortaya koymak için programlara davet edilmeli ve projelerini anlatmalıdır. Yani bu seçim yarışı aynı zamanda bir proje yarışına dönüşmelidir.
Her gün, her gece ülke gündemini seçime kilitlemek ne kadar isabetlidir. Bunca ülkemizin sıkıntıları varken sürekli seçim konuşmak diğer sorunlarımızı arkaya bırakmak değil midir?
Toplumda bir ahlak çöküntüsü vardır. Bir hayat pahalılığı vardır. Toplum adeta sinir küpüdür. Hemen en ufak bir olayda insanlar birbirlerine fiziki müdahale etmekte ve bazen ölümler bazen de yaralanmalar meydana gelmektedir. Hırsızlık arsızlık başını alıp gitmiştir. İnsanlar mutlu değildir. Birbirimize güven neredeyse hiç kalmamıştır. Yalan söylemek normalleşmiş ve insanlar birbirlerini istedikleri kadar iftira atmaktan imtina etmemektedirler. İşte böyle toplumsal sıkıntılarımız varken sürekli seçimi konu etmek ve bu sıkıntıları arka sıralara koymak sıkıntıların sorunların çözümsüz beklemesi ve belki de artması demektir. Basın yayın hiç olmazsa haftada bir de olsa bu konuların üzerine gitmeli, bu sıkıntıları masaya yatırmalı ve uzmanları davet ederek çözüm yolları aranmalıdır. Devletimiz gereken her şeyi yapmaya çalışmaktadır. Ancak her şeyi Devletten beklemek doğru değildir. Basın Yayına bu noktada çok görevler düşmektedir.
Basın yayın başta televizyonlar haber verici, eğlendirici olduğu kadar aynı zamanda bir eğitim aracıdırlar. Bizim toplum olarak talebimiz televizyonların biraz daha eğitim konusuna ağırlık vermesi ve adeta bir okul gibi işlev görmesidir. Unutmayalım ki başarılı toplumlar, iyi eğitim almış toplumlardan meydana gelmektedir. Onun için tek gündem değil, zengin bir gündeme çok ihtiyaç vardır.