Her geçen gün, Türkiye aleyhine tehlikeli gelişmeler olmaktadır. Ülkemiz gittikçe yalnızlaşmakta ve hedef haline gelmektedir.
Şüphesiz; Bu tablonun en büyük sorumlusu, dahili ve harici herkesle kavga eden,
Türkiye’de fikir, ifade, inanç, teşebbüs, basın yayın hürriyetlerine ambargo koyan, başka ülkelerin iç işlerine müdahale den, demokrasiyi ve hukuk düzenini askıya alan, yandaş olmayanlara karşı, her türlü baskıyı, tehditi, iftirayı, dışlamayı, hakareti mübah sayan, ekonomik düzeni allak bullak eden; Cumhurbaşkanıdır.Neticede;
1-Komşularımız dahil bir çok ülke ile (Suriye, Irak, Mısır, Libya vb.) ilişkilerimiz, tam anlamı ile bozulmuştur.”İslam Dünyasının lideri olacağız iddiası ile yola çıkılmış, neticede yapayalnız kalınmıştır.
2-ABD, Almanya, İngiltere vb. ülkelerin, Suriye ile ilişki kurma teşebbüsleri ve Büyükelçilik açma niyetleri, Türkiye için, tam anlamı ile bir hezimettir. Bizden yükselen itirazlara, bağırmalar, kimsenin kulak astığı yoktur.
a)Aynı hezimet, Mısır politikasında da yaşanmıştır. Özellikle, Nisan ayında Mısır’ın Ro-Ro seferlerimize ambargo koyması, çok ciddi kayıplar doğuracaktır.Zaten gerilemekte olan ihracaatımız, bir büyük darbe yiyecektir.
b)Libya, bizi “Düşman Ülke” statüsüne sokmuştur.Bu da, milyarlarca dolar kaybına yol açmıştır.
c)Yunanistan’ın tutumu zaten açıktır. Buna rağmen, 14 adet adamızı ve 2 kayalığımızı işgal etmelerine, ses çıkarılmamıştır. Bu çok büyük bir suç ve vebaldir. Elbette, birgün hesabı sorulacaktır.
d)Ermeni tezgahları artan tempoda sürmektedir.AB Parlemantosu’nun, bu konuda tavsiye kararı alması, ayrı bir siyasi hezimettir. Buna karşı, cılız bir (kuru gürültü tarzında) tepkinin dışında , hiçbir eylem yapılmamıştır.Dışişleri Teşkilatı, (Cumhurbaşkanına yaranmak için) cemaatin yurt dışındaki okullarını kapattırmak için sarfettiği mesaiyi, milli çıkarlarımız için harcasa, daha iyi olmaz mı ?
e)ABD senatosundaki parlementerler, adeta oy birliği ile, Türkiye aleyhine bir mektubu kaleme aldılar. Obamaya sundular. Bunun sonucunda, yine gariban Türk halkının sırtına yüklenecek faturalar çıkacaktır.
f)Uzak olmayan bir ihtimalle, Türkiye’yi yönetenler için, Lahey Adalet Divanı’nda da davalar açılacaktır. Değişik ambargolar, davalar, baskılar birbirini takip edecektir.
Bunun anlamı; ekonomik çöküntü yaşayan, işsizlik ve enflasyonun arttığı, turizmin ve ihracatın gerilediği, yerli ve yabancı yatırımların durduğu, döviz kurlarının azdığı, Merkez Bankası mevcudunun hızla eridiği, ülkemizin çok daha sıkıntılı bir duruma düşeceğidir.
3-Uyuşturucu, fuhuş, kumar, cinayet, kadına karşı şiddet, hırsızlık gasp ve özellikle terör olaylarındaki, astronomik artış da işin ayrı bir yönüdür.
Ülkede, can, mal, namus güvenliği kalmamıştır. Terör, verilen tavizler sayesinde, ülkenin büyük bölümüne hakim olmuştur. Hudutlar, yol geçen hanına dönmüştür. Nevruz etkinlikleri de, iktidarın acizliğini göstermiştir.
Her an, herkesin canı ve malı tehlikededir. Buna rağmen, vatanperver özellikle de teröre karşı başarılı mücadele vermiş polislerimiz , devamlı olarak rahatsız edilmektedir. Uydurma gerekçelerle suçlanmaktadır. Haksız yere tutuklamalar yapılmaktadır. İş acemilerin eline bırakılmaktadır.
Şimdi, özellikle Suriye’li muhaliflerin, sınırlarımız içinde eğitilmeye başlanması ile, (sayemizde palazlanan) IŞİD’de ayrı ve çok büyük bir tehlike olarak ortaya çıkacaktır.
İktidarın, bütün bunlara karşı, herhangi bir tedbir aldığı ve politika ürettiği de görülememektedir. Var mı, yok mu, başbakanlık sistemi; ille de tek adam yönetimi…
Çok önemli bir uyarı: Cumhurbaşkanı, Başbakan, Arınç ve Demirtaş’ın yürüttüğü senaryoya, sakın kanmayın. Bu bir danışıklı döğüştür. Aslında, terör örgütü ile mutabakata varılmıştır. Seçimden sonra, (Cenab-ı Hak korusun) AKP iktidarda kalırsa; ülke bölünecek, İmralı’daki dahil tüm teröristler için Af Kanunu çıkacaktır.
Oynanan senaryonun amacı; gündemi devamlı olarak işgal etmek ve kendilerini devamlı olarak, haber konusu yaptırmaktır. Bu arada, Cumhurbaşkanı, milliyetçi kesimin oylarını; Başbakan da Kürt oylarını devşirmek peşindedir.