Hemen rahmetli Nasreddin Hocanın fıkrası ile örneklendirelim; bir gün hocanın ayağı kırılır, kendisine bir doktor getirelim derler. Hoca olmaz der. Bana daha önce ayağı kırılan bir şahsı getirin der.
Gelen şahıs bakar elinden bir şey gelmediğini ancak kendisini iyileştiren doktora götürebileceğini söyleyince! Hoca efendi hiç olmazsa buraya kadar yoruldun bir işe yara, tecrübenle nasıl iyileştiğini anlat AKIL ver der.
Tecrübeyi mutlaka bire bir yaşamak AKIL sahibi, ferasetli, bir insan için gerekmeyen bilir. Hayata kendisi gibi gelmiş geçmiş olan insanlık tarihini, olayları, hadiseleri analiz etme meziyetini kendine şiar edinirse. KUR-AN-I KERİM’İN içindeki AYETLER, vede HADİSLER’in yanı sıra ATASÖZLERİNDEN dersler çıkarabilirse, kendini başından geçenlerin yerine koymayı bilir SE..! Hiç olmazsa hafif atlatır diye düşünüyorum.
Hayatımız boyunca kendimiz dışında bir çok olaylara şahit oluyor, duyuyor, okuyoruz da hiç aklımıza gelmiyor ki! Bir gün de benim de başıma gelir diye?
Tecrübe ilim ve bilim adamları için deneme yanılma yöntemlerinde farklı seyreder. Neticede bir çok tecrübeden sonra doğrular kalıplaşır ve geliştirilir.
Tecrübe insanoğlunun doğumundan ölünceye kadar yaşadığı müddetçe bire bir başına gelen vede bazen TELAFİSİ mümkün olmayan hadiseler. Bazen’de az zararla atlatılan bir daha mı? Denilerek yapılmayacağına YEMİN içilen, yaşanmış denenmiş acı duyulmuş olaylar zinciri.
Tecrübenin bir de yararlı faydalı yönü var ki! İnsanlar bir birine TAVSİYE de bulunarak önerirler birbirlerine. Kişi bir bitkiden, hastalığına çare bulmuştur kendi üzerinde denemiştir. İster ki kendisi gibi olanlar’da yararlansın.
Tecrübe şu ata sözün içinde bariz bir şekilde kendini ifade eder. DANIŞAN DAĞLARI AŞMIŞ, DANIŞMAYAN DÜZ YOLDA ŞAŞMIŞ.
Benim bu yazımdaki gayem Dedelerin Nenelerin, Annelerin, Babaların, Dayıların, Teyzelerin, Amcaların, Halaların, Öğretmenlerin, vs. Gençlere, çocuklara yön verici Tecrübelerini seviyelerine inerek sık sık eğitici bir şekilde lanse etmeleri, örnekleri ile mukayeseli anlatmalarını, TECRÜBENİN mana ve önemini kavrayıp,kavratıp nesilden nesillere çeşitli yollarla aktarılmasıdır.
Bir kelime üzerine ciltler dolusu kitaplar yazılabilir. Düşünsenize İnsanlık tarihin deki TECRÜBELERİ. Tecrübeler kaale alınsaydı hiç TEKRARI bir başkaları tarafından yaşanır mıydı?
Tecrübe insanlığın gelişim sürecini kemale ermesini hızlandırır.Tecrübe insanı zarar ziyandan muhafaza eder.Tecrübe zararın neresinden dönersen kardır’ı ikaz ettirir.Tecrübe insana huzur verir.Tecrübe hata payını azaltır veya sıfıra indirir.Tecrübe insanı TECRÜBE TAHTASI OLMAKTAN KURTARIR.
Ya kendi kendimize tecrübeleri yaşayarak öğreneceğiz. Ya da başka tecrübeleri okuyup, duyup, düşünüp ders çıkaracağız.Anadolu da çiftçilerde anlatılan tecrübe ile ilgili örneği vereyim. Köylü eşeğine yükünü yükler varacağı yere yol alırlar yolun bir yerinde eşşeğin ayağı TÖKEZLER, eşek kalkar tekrar yoluna devam eder. köylü o an için analiz yapamaz. Menzile varıp işlerini gördükten sonra yine aynı yoldan dönerler. Fakaat Eşek TÖKEZLEDİĞİ yere gelince duraklar temkinli geçer. Bu hareketi gören köylü de hemen aklından,düşüncesinden olayın felsefesini analiz yapmaya çalışır.Ertesi gün denemek için eşeği aynı yola sürer her seferinde EŞEK tökezlediği yere gelince duraklar vede temkinli geçer. Bunu gören köylü o gece köy kahvesinde olayı anlatır.
O gün bu gündür aynı hatayı yapan insanlara, senin yerinde EŞEK olsa yapmaz denir. Dini kültürümüzde’de halk. MÜMİN İKİ DEFA ALDANMAZ. Diye konuşulur.
Bir insan EŞEK kadar olamıyor sa! veya MÜMİN sıfatı taşımıyor sa!
Varsın düşe kalka TECRÜBE nin ne olduğunu önemini anlamaya çalışsın.
4 de 1 lere tecrübeler’den ders almaları dileğimle.
Sevgi, saygı ve hürmetlerimle.
Cahit YETGİN
https://www.facebook.com/cahit.yetkin01