Damarındaki kanın yarattığı heyecanla atılan her adım, tesadüflere gebedir. Tesadüfler yanlış veya doğru da olsa zaman içerisinde ayıklanır. Çünkü insanlar zamanla önyargılarından vazgeçebilir. Ön yargılardan vazgeçmek, şahsiyet için, erdemdir. Bu tür bir davranış ve düşüncen gerçek bir değerlendirme olamaz.
Gençlik heyecanıyla yaptığın bir hareket, solan çiçekler gibi, hemen sökülüp atılmaya neden olmamalıdır. Söküp atmaya çalışanın da bir zamanlar genç olduğunu unutmamalıdır. Bugün doğru bildiğini iddia ettiğin yarın yanlış olabilir. Değerlendirmede bir hata yapmışsındır.
Düşüncede yanlışlık ne demektir. Benim için doğru senin için yanlış ise, yapılacak olan senin düşüncenin dışındaki şahısları telef etmek midir? O hâlde hayat içindeki deneyimin senin doğrulara erişmende önemli bir ivme kazanmana neden olacaktır.
Birey kitap okumakla farklı renkte tablolar ortaya koyar. Farklı tablolara sebep olan kitaplarımı kütüphanemde göremeyince üzüldüm. Ahlâkın da güzelleşmesinin kitaplara bağlı olduğunu bilmeyip de onları yasaklayanlara ne söylense azdır.
Kitaplarım için, ilk aklıma gelen yer, mereğin tavan arasındaki çayır bağlarıydı. Tavana çıktım ve kitaplarıma kavuştum. Göz yaşlarıyla onları kucakladım. Sevdim, tek tek sildim ve karıştırdım. Bir kısmını okuduğum yıllar neşe ve sevinçle, gözümün önünden geçti. Yine neşe ve sevinçle kütüphaneye yerleştiğinde çiçekler gibi açtılar. Açtılar kırmızı, pembe ve beyaz…
Okuyan insana atılacak suç, suçu atanın yüzüne, “Kara leke” olarak çalınır. Yıllar bu tür lekeleri daha da koyu kıvama getirir.
O yıllarda kimler nasıl suçlanmış, haklarında neler söylenmiş, bir gün tarih hepsini doğru olarak yazacaktır.
Yaşantında zamanını ve içeriğini bilmediğin sınavlardan geçiyorsun. Fakat bu sınavların etkisini hesaba katmıyorsun. Bu tür etkiler peşini bırakmıyor. Değişik baskılara karşı savunmasız kalıyorsun. Korku atmosferinde düşüncelerin iyi veya kötü olduğunu değerlendiremiyorsun.
Demek ki, “Beyinler farklı görüşlere kapalı tutulmalı.” Anlayışının yerleşmesi için, yasakların gerekliliği vurgulanıyor. Okumayı engellemek, aydınlanmayı dumura uğratmak isteyenlerin gayretleridir ki, kitaplar bir yerlere kaldırılıyor. Böylece akıl hareketinin önünü kesmek istiyorlar.
Çok açık bir örnek vermek istiyorum. Kendini din adamı diye nitelendiren zatlar, “Okumayın okuyan dinsiz oluyor.” Diyor. Bakınız bunlar her şeyi biz biliyoruz zannediyorlar. Matbaanın gelmemesi için boşuna mı uğraştılar. Kur’an da ilk emir, “Oku” dur. Bunlar oku emrini inkâr. Allah akıl fikir versin.
Tam tersine, kitap okumayı sevdirmek için, her türlü imkânları seferber etmeliyiz. Köylere kadar kütüphane kurmalıyız. Bunlardan gençlerin yararlanmasını sağlamalıyız. O kadar çok kitap okuyan var ki, sular c
okuyan var ki, sular coştu akıyor.
Denizi sevmeyen çocuğa, deniz suyunun yararlarından başlamak gereki