Taşova gizli kalmış bir kültür şehri. Hakkıyla ya tanınmamış veya tanıtılmamış. Öyle veya böyle Taşova’nın tarihi ve kültürel yapısını görmezden gelemeyiz.
Bu yazımızda Taşova dâhil ülkemizin muhtelif yerlerinde farklı adlarla bilinen bir meyveden bahsedeceğim.
Ülkemizde muhtelif isimlerle bilinen bitkinin Taşova’daki ismi ekşiare.
Bu isim nasıl konulmuş, kim vermiş önemli değil. Önemli olan bu bitkinin üzerindeki kitabeden de anlaşılacağı üzere sekizinci asra yaklaşmış bir ömrü var. Şöyle bir düşündüğümüzde ağacın ömrü; Osmanlı Devleti ile Türkiye Cumhuriyetinin toplamından fazla.
Bu bitkinin tıbbi faydaları da var. Ağız yaraları, sindirim sistemi rahatsızlıkları, kansere karşı direnç artırması, kolesterol, halsizlik vs gibi rahatsızlıklara faydası oldu söyleniyor. İşin bu tarafı tıbbi olduğu için onu tababet ilmiyle uğraşanlara bırakalım.
Taşova’nın Alpaslan Köyünde bulunan bu ağaç kültürel açıdan önemli yer tutmaktadır. Bu ağacın üzerindeki kitabede yazanlar ülke tarafından bilinmeli. Kaymakamlık, Yerel Yönetimler, dernekler bu işe el atmalı, “ekşiare” ağacının mümkünse çoğaltılması sağlanmalı. Mevcut olan ise ömrünün daha uzun hale getirmek için tedbirler alınması gerekmektedir.
Amasra’da “Ağlayan ağaç” adında bir ağacı görmek için yüzlerce kişi ziyaret ediyor. Hâlbuki Alpaslan köyündeki “ekşiare” ağacı Amasra’da bulunan “Ağlayan ağaç”tan daha tarihi bir yapısı var. Bu durumun iyi kullanılması lazım.
Milli Eğitim Müdürlüğü her yıl “Ekşiare” konulu resim, şiir ve kompozisyon yarışmaları düzenlemeli, ağacın belgeseli yapılmalı, bu çalışmalar ülkenin muhtelif radyo ve televizyonlarına gönderilmelidir. Hatta daha sonra ilçede yapılacak bir resmi kurumun adı “ekşiare” olarak verilmelidir. Mesela “Ekşiare İlkokulu” gibi.
Siz kitabesinde 1317 tarihinden daha eski kaç bitki gördünüz. Tarihi binalarda bundan eski tarihler var. Onlar bina olduğu için yapan mimar eserin bir kitabesini de yazmış. Camii, köprü, iş hanı gibi.
Alpaslan Köyü önceleri belediye imiş. İçinde müzesi de olan bir köy. Bu konu hakkında ilerleyen zamanlarda yazacağım. Ancak böyle tarihi özellikler taşıyan bir yerin “belde” durumundan, nüfus eksikliği gerekçesi ile köy durumuna getirilmesi, orayı biraz gözden uzaklaştırmış. Ben ülkenin hangi ili olursa olsun en azından iki tane beldenin statüsünü korumasından yanayım.
Evet, kanunlar herkes için eşit. Ancak sosyal, kültürel, sportif ve tarihi özellikleri farklı olan yerlerin korunması, kollanması, tanıtılması hem bulunduğu yer için hem de ülke için ehemmiyet arz eder.
Bu konu mevzuat gereği farklı mahiyet taşıdığından üzerinde fazla durmak istemiyorum.
Alpaslan köyü gerçekten farklı özelliklere sahip. Dediğim gibi konuyla ilgili ilerleyen zamanlarda Alpaslan Köyü ile ilgili yine yazacağım.
Ben Taşovalı değilim. Yani ilçeye uzağım. Bir Perşembeli olarak ülkeme ait her köy, ilçe, il aynı zamanda benim de vatanım. Dolayısı ile Taşova’nın gelişip kalkınması beni de mutlu eder. Çünkü zor zamanlarımız da hep beraber olabilen bir milletin fertleriyiz. Bu açıdan Taşova benim de ilçemdir.
Bütün Taşovalılara gönül dolusu selamlar.