Şehri ziyaretimde dikkatimi çekmişti köy minibüs durakları.
Hepimizin bildiği üzere her şehrin genel olarak kurulan bir pazarı vardır. Bunlar o şehrin belirlediği günlerde yapılır.
Taşova’nın da pazarı “Perşembe” günü.
Hangi ilçe olursa olsun; Pazar kurulan günlerde köylerden minibüslerle şehre gelenler olur. İhtiyaçlarını görüp, biraz da gezdikten sonra geri dönerler. Bu her il veya ilçe için böyledir.
Taşova’nın diğer ilçelerden farklı bir özelliğini keşfettim şehri gezerken. Bazı yerler “falan köy durağı” diye. Bu durumu başka ilçelerde görmedim. Veya var da ben rastlamadım. Mesela Ordu’nun Ünye ilçesinde köy minibüsleri kendileri için yapılmış otogardadır.
Taşova’da durum öyle değil. Bir sokakta falanca köy, diğer sokakta başka bir köye ait yer belirlenmiş. Demek ki köyden gelenler belli bir saatte o duraklara gelip, tekrar evlerine dönmektedir.
Bir yabancı olarak dikkatimi çeken bir husus oldu bu.
Belki ilerleyen zamanlarda diğer ilçeler gibi Taşova’da da toplu bir durak yapılır. Bu ihtiyacın elzem oluşuyla alakadar bir durumdur.
Ancak ben şehirde yürürken hayal kurmaya başladım. Belki uzun yıllar sonra bir dede torunuyla şehri gezerken ona, “Bak torunum şu sokağın şurasında bizim köyün minibüsleri kalkardı” dediğini duyar gibi oldum. Çünkü ileride toplu bir otogar, münferit durakları bir araya getireceğinden sadece hatıralarda yer alacaktır.
Dünya da hatıralardan ibaret değil mi?
Ardımızda neler bırakmadık ki…
Dün gördüğümüz bir binayı yarın göremeyebiliyoruz. Daha önce var olan ağaç ya kesilmiş ya kurumuş olabilir.
Bir dükkânın önünde oturan bir piri fani ahirete irtihal etmiş olabilir.
Daha dün okul önünde cıvıl cıvıl koşan çocuklar karşınıza başka bir şekilde çıkabilir.
Değil mi ki zaman geçiyor değişmeler de kaçınılmaz.
Büyüklüğü aynı olan aynalar hep aynı suretleri göstermez bize.
Torun demek, “Baston demek” bir haliyle. Yaşlılık demek..
Belki yarın bir “market” denilen bina; bir köy durağının olduğu yere konmuş olabilir. Siz sadece hüzünlü gözlerle bakarsınız oraya.
Sözün kısası, Taşova’nın köy durakları beni bir hayli düşündürdü. Kâh mazide bir yolculu, kâh geleceğe dair hayaller kurdurdu.
Ne demişler “Kendi gitti adı kaldı yadigâr…”
Belki yarın o durakların da adı kalacak. Hatıralarıyla birlikte hayatımızdan çekilecek.
Çok şeyin çekildiği gibi…