Bazen söylenenle anlatılmak istenilen şey aynı olmayabilir. Eskiler buna “Meramı anlatamamak” derler. Böyle bir durum da Taşova ilçesi sınırları içinde geçti.
Dört otobüs art arda ilçe sınırları içine girdiğinde uzaktan Boraboy Köyü göründü. Daha doğrusu Boraboy Köyü olduğunu sonradan öğrendik. Çünkü kimse tam olarak nerede olduğunu bilmiyor, yapılan bazı açıklamalarla birlikte öğreniyordu çok şeyi
Köy uzaktan görününce gözlerine hoş göründü. Malum Karadeniz’in sahillerinde toplu köyler bulunmaz. Neredeyse her tepenin başında bir ev vardır. Bazen çoğunluk bir arada bulunsa dahi en azından ondan fazla ev dağınık durduğu olurdu.
Bu esnada öğrencilerden biri “Ne güzel bir köy” dediğinde rehber; “Orası göllü köy” dedi. Ben dâhil yanlış anladık. Biz gerçekten köyün adını Göllü Köy sandık. Meğer rehber “Gölü olan köy orası” demek istemiş. Bahsedilen köy Boraboy Köyü idi.
Bu düzeltmenin ardından köyün bir yerinden geçerek göle ulaştık. Öğrencilerin büyük çoğunluğu denizin dışında öyle büyük bir su birikintisi görmemiş olacak ki muhitin de atmosferinin etkisiyle göle hayran hayran baktılar. Gerçi daha önce Lâdik’ten geçerken de göl görmüşlerdi ama orası gölden çok bir akarsuyu andırıyordu.
Deniz denilen devasa su birikintisi bir tarafı karaya sınır olup diğer tarafı gökyüzü ile “birleşmiş” gibi göründüğünden her tarafı kara ve aynı zamanda ormanlık olan göl gerçekten büyük bir seyir zevki veriyordu.
Kısa süre gölün ve muhitin tadını çıkarmaya çalışan öğrenciler, Boraboy Gölü ile “Göllü Köyü” yani gölü olan köyü terk ettiler. Elbette Taşova’da Göllü Köy diye bir köy yok. Ancak gölü olan bir köy var. O köyün de çok güzel bir gölü var.
Umarım bir musibetle karşılaşıp güzelliğini uzun seneler sürdürür. Çünkü Uzungöl’ün içler acısı halini bilen biliyor.