Taşınırken, herkes ama istisnasız herkes ihtiyacın olursa ara der hatta yalvarır sonra büyük çoğunluk ortadan kaybolur. Allahtan kimseye ihtiyacınız olmaz, bir iki iş için de gerçekten güvenebileceğiniz insanlar vardır.
Taşıma şirketi en şahanesinden seçilir. Adamlar o kadar beceriklidir ki, her kolinin içine her odadan eşya koymayı başarırlar. Açılan her koliden giysi, havlu, mutfak eşyası, ayakkabı teki ya da hiç beklemediğiniz bir nesne bir arada çıkar. Bu durumda yapılabilecek tek şey, her koliyi mecburen tek tek açıp ortaya yığmak ve evin içindeki batan geminin malları bunlar, gel vatandaş gel, seç seç al görüntüsünü huşu içinde izlemektir…
Hatta işi daha da ileriye götürebilirsiniz, bir zamanlar Acun’un izlenme rekorları kıran yarışmasında olduğu gibi, her kolinin başına geçip o anki hissinize göre (büyük ya da küçük hissedebilirsiniz) gözyaşları içinde 5’ten geriye doğru sayıp, koliyi açarak içindekilere kavuşabilirsiniz.
Açılan koli sayısıyla çıkan eşya sayısına da dikkat edersiniz ki, yolda kolilerin başına bir iş gelmiş olmasın!
Adamlar eşyaları o kadar güzel taşırlar ki, sarıldığı ambalajları açıp, gardırobun cam kapaklarını üst üste koyup, onu da başımın üstünde yeri var diyerek, kafalarının üstüne koyar, peşinden de kafayı geriye atınca, tüm o cam kapaklar parçalanıp adamın vücuduna yayılır. Siz diliniz tutulmuş şekilde cam kırıklarının adamın damarlarını kestiğini zannedip fenalık geçirirsiniz. Sizin kapaklar gitmiştir ama adam kurtuldu diye sevinirsiniz.
İşçilerden biri akşam geç saate kadar çalışamayacağını çünkü imalı bir şekilde evde “Karının beklediğini” söyler ki, ne kadar mutlu ve aktif bir hayatı olduğunu öğrenme ve bu sırra erme şerefine nail olursunuz.
Digitürk bağlantısı yapıldıktan bir hafta sonra karşı komşunuz kapıya dayanır, sizin çanak için bizimkini sökmüşler üstelik büküp büküp atmışlar diye bas bas bağırıp, sizi Digitürk elemanıyla birlikte çatıya çıkmamakla suçlar. Siz de hakikaten ya, ne biçim insanım ben, sen gelen adamla çatıya çıkıp başında bekleme, sonra da çanak yanlış yere dikilsin, diye hayıflanırsınız. Demek ki, beyefendinin karısı çatıya çıkıp her şeyi sıkı sıkı kontrol ediyordu diye kendinizi beceriksiz hissedersiniz.
Sonra Digitürk elemanı gelir, ben manyak mıyım, niye sökeyim, sökmek için uğraşmam gerek hadi uğraştım o çanağı niye kırayım, hem o çanağı elimle bükecek kadar gücü nereden bulayım, der. Aslında evet o çanağı eliyle bükebilmesi için Hulk olması lazımdır ancak komşu bunu anlamaz. Tartışmalardan sonra komşuya söyler, daha yetkili birini çağırırsınız. Komşu evden uçar, gelen yetkiliyle telefonda konuşulur, size bas bas bağıran adam telefonda adeta bir meleğe dönüşür.
Tam her şey bitti zannederken, bir bakarsınız sizin kablolar koparılmıştır. Ertesi gün gelen elemana adam ben yapmadım der, Digitürkçü inanmaz, çekip çıkarılabilen türden değil o kablolar ancak çevirerek sökülür der. Adam benim çanağımı kırdınız der, Digitürkçü ona nasıl gücüm yetsin der, adam ödeyeceksiniz der, Digitürkçü kabloları niye kopardınız der… Derler de derler…
Ve ne güzel komşuluk ilişkisi diye düşünürsünüz, saygı ve anlayış dolu. 10 gündür uğraşırsınız, eve her gün tamirci gelir, kapı sürekli açıktır, kaç kere göz göze gelirsiniz tek kelam edilmez ama Digitürk kurulduktan bir hafta sonra kapıya dayanarak gayet seviyeli bir şekilde hoş geldin denilir.
Sonra apartmanın dış kapısının anahtarı değiştirilir, size hiç haber verilmeden. Kapıcıyı ararsınız en az iki saat sonra geleceğini söyler. Soğukta iki saat kapıda beklemektense, lanet olsun deyip en kibar halinizle komşunun zilini çalıp, kapıcının iki saat sonra geleceğini yeni yaptırılan anahtara ancak o şekilde ulaşabileceğinizi ve lütfen, zahmet olmazsa kapıyı açmasını rica edersiniz. Karşıda sinir kirizi geçiren bir kadın kapıyı açmayacağını, zaten geçen gün de bana gelen sucunun yanlışlıkla onun zilini çaldığını höykürür. Neye uğradığınızı şaşırırsınız ama kadının çocuklarına da acırsınız, eee kolay değildir bu denli sağlıklı bir ruha sahip bir anneyle yaşamak…
Taşınma işleri ilginç işler, şu anda tamirler hala sürüyor, şofben hala sorunlu, Digitürkle sonuç ne oldu belirsiz …
Acaba çatıya çıkıp tek ayak üstünde birkaç saat beklesem işlerim düzelir en azından komşum mutlu olur mu?