Kayalardan kaynayan suyu, köylüler taş oluğa aldılar. Taş oluk, iki nesil önce yapıldığı için tarihi bir özellik kazanmıştı.
Taş oluk, günün her saatinde soğuktu. Su için şehirden gelenler oluyordu. Zaten yayla yolu üzerindeydi. Serik ağa o günlerde yaylaya, çıkmaya karar vermişti. Vadiden türkü söyleyerek geçip tepeye tırmanmaya başlayacaktı. Suya gelenler Ağanın yeni geçtiğini atının döküntülerinden anlamışlardı.
Serik ağa, tepede yanına yaklaşan ayı yavrularını kovmak istedi. Yavrular ısrarla kaçmadı. Yiyecek için bir şeyler aradı. Ağa, yavruların yiyeceklerin kokusuna geldiğini, fark edemez. Ayı ve yavruları suya gelenlerin artıklarını yedikleri için suya yakın geliyorlardı. Ağa onu düşünemedi. Onları kovar ve yoluna devam eder. Tepeye yaklaştığında, ana ayı ile karşılaşır. Ayıyı el kol hareketleriyle kaçırmayı düşünür. Ayı yanındaki kösteği, eline alır ve ağanın ensesine vurur. Ağa sarsılır, okyanusta fırtınaya tutulmuş gemi gibi kenara doğru sürüklenir. Ağa kenara tutunmaya çalışır ve uzanır kalır. Yayladan dönen katırcı Selim, ağayı yaralı ve yürüyemez halde bulur.
Ağa zorlansa da derdini anlatır. Katırcı köye gidip arkadaşlarını toplayıp geri geleceğim, dedi. Köyde ağanın ayıya çarptığını söylüyor. Arkadaşlarıyla gelip ağayı doktora kavuşturuyorlar. Hastaneye vardıklarında, ağadan ses kesiliyor.
Doktorlar ensesinden aldığı darbeyle sinir sisteminin felç olduğunu söylüyor. Ayı hikayesine bir yenisi daha ekleniyor. Ağa yavrulara yiyeceklerinden vermiş olsa, yavrulara taş atıp kovmasa ana ayının saldırısına uğramayacaktı. Ayının saldıracağını bildiği halde, yolunda durup kaçmaması canına mal olmuştu. Katırcı Selim, patikadan yürümek kolaydı, ama mayınlı bir alanda dikkat etmeliydi, dedi.
Ağa’da doğuştan gelen bir üstünlük duygusu vardı. Kendine güven doğru bir şey ama karşında ayı ve senden yiyecek umut ediyor. Ona bir şey vermezsen, iç güdüsü gereği eline ne geçirirse kafana vuracaktır.
Niyetini bilmediğin insanla tartışmaya gerek yokken, ayıya karşı mücadeleye nasıl girişiyorsun.
Yaban hayatı sevimli olduğu kadar, korkunç yönlerinin de olduğunu bilmeyen ağa, canını kurtaramamıştı.
Hasan TANRIVERDİ
























