2002 yılında ülkemizin nüfusu 65 milyon, tarım yapılan toprakların yüzölçümü ise 165 milyon dekardı. 2016 yılında nüfusumuz 80 milyona çıkarken tarım yapılan toprakların yüzölçümü yüzde 11 azalarak 147 milyon dekara geriledi. 18milyon dekar arazide bir başka ifade ile Trakya’da tarım yapılan alanların toplamının iki katından fazla alanda artık tarımsal faaliyet yapılmıyor.
– Dünyanın en pahalı mazotunu, suyunu, elektriğini kullanan Türk çiftçisi, ürettiğinin karşılığını alamadığından ve devletten de yeterli destek göremediğinden, tarımsal faaliyetlerden çekildiğinden Söke, Gediz, Karacabey ovalarındı bile tarlalar boş kaldı.
– Ayni sure içinde tarım bakanlığındaki personel sayısı 30 binden 60 bine çıkarak iki kat arttı.
– 2002 yılında tarım bakanlığında istihdam edilen ziraat mühendisi sayısı 6.357 iken, 2016 yılında bakanlıkta istihdamlı ziraat mühendisi sayısı 18.861’e çıkarak yüzde 197 artıyor. Bakanlıkta olağan üstü artan ziraat mühendisi sayısına rağmen tarımsal üretimde, verimlilikte ne bir artış, ne de bir düzelme olmadı.
– Ülkemizdeki hayvan varlığı azalırken, 2002 yılında bakanlıkta 2.384 olan veteriner hekim sayısı 2016 yılında 7.444’e çıkarak yüzde 213 artıyor. Tarım bakanlığının artan veteriner hekim sayısına rağmen geçen sure içinde hayvancılığımızda kayda değer bir gelişme gözlenmediği gibi, sorunlar büyüdü.
– 2002 yılında bakanlıkta görev yapan su ürünleri mühendisi sayısı 381’den 2016 yılında 1.120’ye çıkıyor. Bu sayısal artışa karşılık denizlerimizde ve iç sularımızda kaçak ve usulsüz balık avcılığı tüm hızıyla devam ediyor ve balık stoklarımız azalıyor. Bakanlıkça yeterli denetim yapılmadığından, boyut açsından avlanması ve satılması yasak olan balıklar tüm balıkçı tezgâhlarında ve marketlerde satılıyor.
– 2002 yılında bakanlıkta 181 olan gıda mühendisi sayısı 2016 yılında 2.252 çıkarak yüzde 1.144 artıyor. Personel sayısında bu büyüklükte bir artışa karşılık yeterli ve etkin gıda denetimi yapılamadığı için sağlıksız ve hileli üretimden kaynaklanan gıda terörü artarak devam ediyor.
– Tarımsal konularda AR-GE faaliyeti yürüten bakanlığa bağlı 50 enstitü, YÖK’e bağlı tarımla ve hayvancılıkla ilgili eğitim veren 241 fakülte ve bölüm var. (Türkiye Avrupa ülkeleri içinde tarımla ilgili en fazla araştırma enstitüsüne ve eğitim kurumuna sahip). Devletin tarımsal araştırmalar için görevlendirdiği 300’e yakın birim var, ancak üretilen bilgi ve teknoloji adına bir sonuç yok.
Ülkenin tarımla ilgili sorunlarını çözmekle görevli siyasi iradede dürüstlük, cesaret ve beceri yoksa tarım bakanlığının ne kadar fazla personelle doldurursanız doldurun, sorunları çözme şansınız yoktur. – Bakanlığın 69 misafirhanesi Uludağ’da kışlık, Akdeniz kıyısında yazlık dinlenme tesisleri, yüzlerce müdürlük, daire başkanlığı, genel müdürlük kadrosu, binlerce lojmanı, makam aracı ile tarıma ve çiftçiye ayrılan kaynakların önemli bir bölümünü tüketiyor.
Tarım bakanlığının 2016 bütçesi 16 milyar 821 milyon TL. Bütçenin yüzde 33’ünü oluşturan 5 milyar 563 milyonu bakanlığın personel ve cari harcamaları 11 milyar 259 milyonu ise geçimini çiftçilikle sağlayan 20 milyon nüfusa yapılan doğrudan tarımsal desteklerdir.
a) 2017 yılında, 2016 yılına göre tarımsal destek kapsamında olan 17 ürünün 15’inde destek aynı kalırken, sadece pamukta kiloda 5 kuruş mısırda ise 1 kuruş artırıldı. Tarım bakanlığına 60 bin personel yetmediğinden 4 bin yeni personel alınması planlanıyor. Bakanlığın personel kadroları şişerken 20 milyon çiftçi ailesine sağlanan tarımsal destek ise azalıyor.
b) Tarıma verilen mali desteklerin bir amacı, bir hedefi yok. Tarımsal desteklerin sonuçları ölçülmüyor, etkinlik analizi yapılmıyor, nasıl harcandığı, yerinde kullanılıp kullanılmadığı, ne ölçüde hak sahiplerine verildiği, ne kadarının suiistimallere konu olduğu da araştırma konusudur.
c) Ülkemizde 1,8 milyon traktör var. Yılda yaklaşık 4 milyon ton motorin tüketiyorlar. Motorin satış fiyatının yüzde 61’i vergi. Çiftçi satın aldığı her bir litre motorin için devlete 2,8 TL vergi ödüyor. Çiftçi kullandığı 4 milyon ton motorinin karlığı 11,2 milyar TL vergi ödüyor. Bir baka ifade ile devlet çiftçiye verdiği doğrudan mali destekten fazlasını motorine koyduğu vergi ile geri alıyor.
d) 2016 yılı bitki ve hayvancılık üretim değeri yaklaşık 4 milyar TL olan Bursa çiftçisinin kamu bütçesinden aldığı doğrudan destek 133 milyon TL. (Gerekleştirilen tarımsal üretimin % 3’ü kadar). Yalova’daki Osman Gazi Köprüsü’nü yapan firmaya garanti edilen yolculuklar karşılığı kamu bütçesinden yapılan yıllık ödeme ise Bursa dahil tüm Marmara Bölgesi’ndeki çiftçilere bakanlık bütçesinden yapılan doğrudan mali destekten fazla. (1.5 milyar TL)
e) Fındık İtalyan tekeli FERRERO’ya teslim edilmiş durumda. Fiyatları onlar belirliyor. 2015-2017 yılları arası asgari ücret yüzde 40, motorin yüzde 45, enflasyon ise yüzde 18 arttı. 2015 yılında 15 TL olan fındığın fiyatı 2017 10 TL’nin altına düştü.
f) Pancar üretim politikasında en büyük söz hakkı CARGiLL ve ortaklarının pancar ekim alanları daraltılırken nişasta bazlı şeker üretiminin kotaları artırılıyor. GDO ile halkımız zehirleniyor.
g) Tütün tarımı ile ilgili politikalarımızı uluslar arası sigara tekelleri belirliyor. 2002 yılında Türkiye dünya tütün ihracatında ilk 5 ülke içinde yer alıyordu. 2016 yılında 362 milyon dolarlık ihracata karşılık 560 milyon dolarlık ithalat yaptık.
– Çiftçinin, tarımın sorunlarını çözemeyen, çiftçimize ve ülke tarımına kayda değer katkı sağlayamayan, tarım ile ilgili politikalar oluşturulurken, en büyük söz hakkını uluslararas tekellere bırakan ve çıkar gruplarının talepleri doğrultusunda politikalar üreten tarım bakanlığını kapatalım. En azından yıllık 6 milyar TL tasarruf etmiş oluruz.
– Türk tarımının çözülemeyecek bir problemi yoktur. Yeter ki iktidarda gayret, sorumluluk duygusu, dürüstlük ve beceri olsun.
Not: Belediye başkanlarına saray baskısı yoğun biçimde devam ediyor. Bu dönemde ben başkan olsam, hiçbir baskı ve tehdide pabuç bırakmazdım. Kesinlikle istifa etmezdim.