Hocamız TARIK Zafer Tunaya Türkiye’nin yönünü bulmak ve yörüngesine oturmak için geçirdiği 1950-60-70 ve 1980 li yılların başına kadar akademik çalışmalar yapmış, siyasetin bir bilim olarak kabul edilmesi için eserler vermiş, İ.Ü. Hukuk Fakültesi’nde ve kurucusu olduğu İ.Ü. SBF’de dekanlık yapmış bir bilim insanıdır. Kurucu önderi olduğu fakültenin adını da Siyasal Bilimler Fakültesi yapmış, mezun olup kaymakam olamayan öğrencilerin önünü açmak için fakültenin adı 1986 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne dönüştürülmek zorunda kalınmıştır. Bugün mezunları için bu engel kalmadığına göre fakültemizin adının yeniden Siyasal Bilimler Fakültesi’ne dönüştürülmesi, hocamıza sunulacak en büyük şükran borcu olacaktır.
Değerli hocamız, Hukuk Fakültesi’nde dekanlık yaptığı yıllar 68 kuşağının, kurucusu olduğu Siyasal Bilim Fakültesi ise 78 kuşağının en hareketli olduğu yıllardı. İktidarlarca ve askeri yönetimlerce gençler horlanır, coplanır, genç yaşlarda idamlara gönderilirken, O hep yanlarında olmuş, gençlere güvenmeyi sürdürmüştür. Gençlerin düşünmesini, düşündüklerini açıklamasını ve Atatürk’ün özdeyişiyle “Gerçekleri söylemekten korkmamalarını” dersleri, eserleri yoluyla öğrencilerine iletmiştir.
Gerçekleri söylemekten korkulmayacağı bir dünyanın ve Türkiye’nin var olması için bilimsel çalışmalarını yapmıştır ömrü boyunca. Ve insan derisyle kaplı anayasayı (1789 Fransız İhtilalinde) örnek göstererek özgürlüklerin kazanımlarının kolay olmadığını kolayına vazgeçilmemesi gerektiğini öğütlemiştir.
Değerli hocamız “kişinin küçük dünyası” dediği konut dokunulmazlığında düşüncesini açıklama özgürlüğüne değin uzanan özgürlükler alanına hiçbir erkin müdahale etmemesi gerektiğini öğretmişti bizlere o 1979 lu sancılı yıllarda..
Değerli hocamız öğrencileri arasında bulunmaktan çok hoşlanırdı. Gün olmadı ki ona kantinde, koridorlarda, tadilatı yapılan Bekirağa bölüğünün (İ.Ü. SBF binası) inşaat alanlarında rastlamayalım. Bir İstanbul beyefendisiydi de aynı zamanda; ders anlatırken ceketinin düğmesini açtığını hatırlamam.
Değerli hocamız nüktedandı da… Bir gün derste, “hayatım boyunca kimi işaret etmişsem hep yanındaki ayağa kalkmıştır..” diyerek bir gözünün hafif şaşılığını vurgulamıştı gülerek ve güldürerek.
Bir kız arkadaşımız anlatmıştı, okul kapından içeri girerken Hocamızla karşılaşmış. Hocamıza yol vermiş Anadolu terbiyesi ile. Hocamız ise ona yol veriyor.
O çekiniyor hocamıza yol veriyor. Hocamız ona derken Hocamız dayanamayıp, “Bana yol vererek beni bir bayana yol vermeyen kaba bir erkek olmaya mı zorluyorsun?..” demiş. Hocamız bir eş olarak eşi Melahat hanımı hem sever hem saygı duyardı. Melahat hanımın, gözlerinin artık iyi görmediği son yıllarında arşivlerini onun yerine okuduğunu, gözleri olduğunu söylemişti bir mülakatında… Ve en büyük arzusu Türkiye’de Siyasi Partiler kitabını en azından 1980’lere kadar getirebilmekti. Sanırım ömrü yetmedi…
Değerli hocamız aynı zamanda sanatçı ruhluydu da… Desen çalışmaları vardı… Ve biz öğrencilerinin mutlaka hobileri olsun isterdi. Bu amaçla o zamanki Güzel Sanatlar Fakültesi şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi’nden ricasıyla hocalar gelmiş, bizlere tiyatro kursu vermişlerdi.
Değerli hocamızın kulağımda kalan en güzel sözü “…Çocuklar hayata at gözlüğü ile bakmayınız..” olmuştur.
Bugün 22 nci ölüm yıldönümünü andığımız değerli hocamız, bilim insanı Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya’yı bugünleri anlamada, geleceği yorumlamada bize kazandırdığı bilimsel değerlendirme alışkanlığı için minnettarız. Ve bize kazandırdığı özgüven ile hayata atıldığımız, tüm yaşamımız boyunca bu özgüvenle dik durabildiğimiz için kendisi bir kez daha rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun, ışıklar içinde yatsın… 29.01.2014
Asım SES