Marie Antoinette hakkında yazıldı, söylendi ve okundu. Dünden bugüne trajik konusuyla bize ulaştı. Okuduğum ve etkilendiğim efsanenin yaşamını okurlarımla paylaşmak istedim. Dikkate dönüş yaparak ve içselleştirerek tarihe ilgi duyanların okumalarını dilerim.
***
Edindiğim bilgilere göre: Kutsal Roma İmparatoru I. Franz ve Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa’nın kızı olan Marie Antoinette, 1755 yılında Viyana’da dünyaya geldi. Çoğu saray mensubunun aksine, annesiyle babası aşk evliliği yapmıştı ve bu onun mutlu bir çocukluk geçirmesinde etkili oldu.
Çocukluk yılları çok uzun sürmedi, zira henüz 14 yaşındayken Fransa veliahdı XVI Louis ile evlendirildi. Bu evlilik, iki devletin çıkarları için yapılmıştı ve Marie de çok sevdiği ülkesindeki her şeyi bırakıp Fransa’ya gidiyor olmaktan mutlu değildi.
Genç yaşta evlendirilmeleri ve Louis’in utangaçlığı evliliklerinin ilk yıllarında cinsel birliktelik yaşamalarını engelledi. Bu durum, saray dedikodusuna ve Marie Antoinette’in itibarının zedelenmesine yol açtı. Marie, buradaki yaşamından memnun değildi ve Viyana’yı özlüyordu!
Sıla özlemiyle yanan bu genç kadının hayatı 1774 yılında değişti. XV. Louis’in çiçek hastalığından dolayı vefatıyla beraber Louis ve Marie, kral ve kraliçe oldular. O zaman Marie 19, Louis ise 20 yaşındaydı. Louis’in taç giyme töreni, halkın ekonomik anlamda çok zorluk çektiği bir döneme rastladı. O meşhur: “Ekmek yoksa pasta yesinler.” sözünün de bu dönemde söylendiği iddia edildi. Herkes buna ne kadar inandıysa da Marie Antoinette’in böyle bir cümle söylediğine dair herhangi bir kanıt bulunmamıştır.
Fransa kraliçesine mâl edilmesinin nedeni, kendisinin aşırı harcamalarının halkın gözüne batmasıydı. Marie Antoinette ve sarayda edindiği arkadaşları inanılmaz bir lüks ve şatafat içinde yaşıyor ve kumar oynuyorlardı. Hatta Marie sarayın bahçesine bir köy bile yaptırmıştı. Bu hamlesi, o zaman köylerde çok zorluk çeken halka aşağılayıcı gelmişti! Halk tarafından iyi karşılanmamasının bir diğer nedeniyse tanıdıklarını başkalarına ait olan makamlara getirmesiydi.
Böylesi lüks yaşantı pek uzun sürmeyecekti, zira hem Fransız İhtilalı yoldaydı hem de Marie Antoinette’i bekleyen iki tane acı verici ölüm vardı. 1787 yılında, küçük kızı Sophie Helene Beatrix’in ani vefatı kraliçeyi derinden sarstı! Bu olayın acısı henüz tazeyken 1789 yılının haziran ayında oğlu Louis Charles’ı da tüberkülozdan kaybetti!
14 Temmuz 1789’da ise Bastille Hapishanesi’nin ele geçirilip mahkûmlarının salınmasıyla kraliyet ailesinin düşüşü resmen başlamış oldu! Bu durumun haberi gece geç saate kadar Versay Sarayı’na ulaşmadı. Gelişmeleri duyan XVI. Louis’in : “Bu bir isyan mı?” sorusuna, dük Rouchefaucauld-Liancord : “Hayır efendim, bu bir devrim…” yanıtını verdi. Marie Antoinette ise bu karışıklıkta Paris’te kalmaya devam etmek istemedi, çocukları ve XVI. Louis ile birlikte saraydan ayrılmayı önerdi fakat kral bu önerisini kabul etmedi.
Olaylardan bir süre sonra, kentin bütün tahıllarının saray mensupları tarafından Versay’da saklandığı haberi yayıldı. Bunun üzerine kalabalık bir grup, Versay Sarayı’na doğru yola çıktı. Saray mensuplarının bu durumdan haberdar olması aylar sürdü. Bu bilgiyle beraber Marie Antoinette, saraydan gitmelerini tekrar istedi fakat yine bir sonuç elde edemedi.
İsyancı grup saraya ulaştığında kraliçeyi bulmak isteğiyle onun çocuklarıyla saklandığı odaya ulaşıp kraliçenin muhafızlarını katletti! Marie Antoinette ve çocukları hayatlarını zar zor kurtardılar ve kendilerini sarayın merkezinde bulunan kralın odasına attılar.
Bunun üzerine kalabalık sarayın avlusuna geçti ve Marie Antoinette’i görmek istediklerini belirtti. Bu isteği yanıtsız bırakmayan genç kraliçe, üzerinde sabahlığı ve iki çocuğuyla balkona çıktı. Çocukları içeri yollaması talep edilince onları yolladı ve yaklaşık on dakika boyunca üzerine silahlar doğrulmuş bir şekilde bekledi. Bu hareketi ona fazlasıyla bilenmiş olan muhalifler tarafından bile saygı ve hayranlıkla karşılandı! Hatta bir grup insan: “Kraliçe çok yaşa!” diyerek tezahüratta bulundular!
Sonrası Marie Antoinette ve ailesi için tam anlamıyla düşüş oldu! Önce XVI. Louis tutuklanıp idam edildi! Çok geçmeden Marie Antoinette de tutuklandı ve öz oğlunu taciz ettiğine kadar varan çeşitli iddialarla suçlanıp, sonunda: “vatana ihanet” suçundan dolayı ölüm cezasına çarptırıldı!
16 Ekim 1793’ün tan ağarmasıyla bir at arabasıyla Concorde Meydanı’na doğru yola çıkarıldı. Yaklaşık bir saat dolaştırıldıktan sonra meydana varıldı. Marie Antoinette, Devrim Mahkemesi’nde yargılandı ve devlete karşı suç işlediğine karar verildi. 1793’te giyotinle idama mahkûm oldu! Çok erken yaşta çok şey yaşayan genç Marie Antoinette’in görkemli yaşamı, yokluk ve çaresizlikle sonlandırdı.
Kraliyet ailesi 1789’da Versay’dan Paris’e sürgüne gönderildi. Halkın Marie Antoinette’e duyduğu nefret, XVI. Louis’nin hapsedilmesine ve Fransız monarşinin 1792’de yıkılmasına yol açmıştır.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.