Ülkemiz kan gölüne dönmüş; şehit sayımız(7 ayda) 250’yi aşmış; ekonomimiz çökmüş; herkes mutsuz, stres içinde ve ekonomik açıdan perişan durumda; Ülkeyi yönetenler ise, seyahatteler?
1-Cumhurbaşkanı; Şili, Peru ve Ekvator’u ziyaret etti. Acaba, Ülkemize ne yararlar sağlandı?
Bol bol beyanatlar verildi, tarizler yapıldı. Ama, kim ciddiye aldı ve Ülkemiz aleyhine faaliyetlerine son verdi?
ABD mi? Rusya mı? Ve diğer ihanet şebekeleri mi? Hiçbiri. Hâlâ; terör örgütüne, Rus-ABD-Alman silahları akmaya devam ediyor. Suikast silahları dahil, teröre, aleni destekler veriliyor.
Putin, zaten çıldırmış gibi. Her vesile ile düşmanlığını sergiliyor. Tehditler savuruyor. Tahriklerde bulunuyor.
ABD dersen, zaten ezeli düşman. Dost maskesi takmış, kalleşliği adet haline getirmiş, bir ülke. Bakın, en yetkili temsilcilerinden birini, PYD’nin ayağına gönderdi. Biden’in ziyaret sebebi ve istekleri ise, zaten malum. Kıbrıs’ı ver, Güneyduğu’yu ver, İsrail’in emrine gir, vs. vs.
2-Başbakan ise, Suudi Arabistan seyahatine çıktı. Bu arada, umre de yaptı.
a)Kamu kaynakları ile yapılan umre, makbul sayılır mı?
b)Acaba, Sayın Başbakan; O Mübarek Kabe’nin etrafında tavaf yaparken ve yaratılmışların en şereflisini(SAV) bağrında misafir eden, güzel Beldeyi ziyaret ederken, birazcık olsun vicdan muhasebesi de yaptı mı?
-Ülkenin bu hale gelmesindeki; Hukuk düzeninin ve adaletin yok olması, Terör-Rüşvet-Yolsuzluk-Zulüm-Haksızlık-İftira ve hakaret-özel mülkiyete ve kamu mallarına tecavüzler-ekonomik çöküntü, vb. konularda, vebalinin büyük olduğunu düşündü mü?
-Tamam. Ülkeyi, tek bir kişi yönetiyor. Ancak, teorik de olsa, icranın başı Sn. Başbakandır. Her şeyi göze alıp, bu gidişe karşı çıkması; gerekiyorsa, görevi iade etmesi, gerekmez miydi?
-Her hafta umre yapılsa; Cenab-ı Hak’kın nezdinde, yararı olabilir mi? Şehit kanların bedeli ödenir mi?
3-Bu arada, bir de günah çıkartmalar başladı;
a)Bülent Arınç, Şimdi konuşmanın bir yararı olacak mıdır? 13 yıl boyunca sessiz kalarak, göz yumarak, suç ortağı olunmamış mıdır? Bu süre içinde, gerçekleri dile getirse; bir ileri-bir geri zikzaklar çizmese; “yol arkadaşım” dediği, (ancak kendisini devamlı küçük düşüren, özgül ağırlığının tüy kadar olmadığını gösteren) kişiyi, bu kadar övmese, savunmasa, olmaz mıydı? Suçlara ve günahlara, kılıf bulmak, O’na mı kalmıştı?
Kendisi, harama bulaşmış olabilir. Ama, sessiz kalma, suç ortaklığı değil midir?
Şimdi yapılan konuşmaların, ne yararı olmayabilir? Ama, bu sayede, savunduğu camianın çirkin yüzünü, müfteriliğini, ahlak yoksunluğunu da görmüş oldu.
b)Günah çıkartanlar listesinde; Akp sözcüsü olarak, mangalda kül bırakmayan Hüseyin Çelik’i ve her türlü hukuk dışı emre-uygulamaya boyun eğen, eski Adalet Bakanını da görmekteyiz.
İş işten geçmiş. Ülke perişan olmuş. Şimdi konuşmanın, ne yararı var? Bu büyük vebalden kurtulabilir misiniz?
4-Bu arada; Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Yalçın Topçu gibi, örnekler de mevcut. Bir insan; fikirlerinden, sözlerinden, nasıl olur da, bu kadar çark edebilir? Aklımız, mantığımız, almıyor.
ÇÖZÜM: İnanan insan pes etmez. Mücadeleyi bırakmaz. Sebebe yapışır, Cenab-ı hak-ka güvenir. Elinden gelen gayreti gösterir. Zulme boyu eğmez.
Şu anda, yeni bir parti kurmanın çok zor ve pahalı olacağını düşünüyorum. Görev, Ülkesini seven vatandaşlara düşmektedir.
ANAP’ın ve DP’nin, Hâlâ, samimi bir tabanı vardır. Bunlara destek verilmelidir. İnşallah, MHP’de, Devlet Bahçeli’den kurtulursa, ciddi bir sıçrama yapabilecektir. Bu durumda; MHP-BBP-ANAP-DP işbirliğinin, çok ciddi bir heyecan doğurabileceğine inanıyorum.