Sevgili okuyucular, süt ve süt ürünleri hakkında yazdıklarımız sizi süt ve süt ürünlerinden uzaklaştırmak değil sizin mükemmel bu ürüne daha çok sahip çıkmanız için yazmaktayız.
Süt tozu nasıl imal edilmektedir ve imal edildikten sonra hangi süreçlerden geçmektedir bunu sizlere anlatalım.
Çiğ Süt üreticilerinin ürettikleri çiğ süt, süt tozu fabrikalarına gelmektedir. Büyük süt ve süt ürünleri fabrikalarının hem süt ürünü işleyen hem de süt tozu üretim sistemleri vardır. Çiğ Süt UHT (Ultra heating system-yüksek ısıl işlem) de 160 derece ısıtılıp soğutulmaktadır. Bu yüksek ısıdan dolayı çiğ sütün içindeki vitaminler mineraller tamamen yok olmaktadır. Geriye süt yağı ve proteinler kalmaktadır.
Geriye süt yağı ve protein kalmış süt, süt tozu yapılacak üretim bandına süt alınmakta bu banta sütün üzerine saçlarımızı kuruttuğumuz saç kurutma makinası sistemi gibi bir sistemle sıvı süt kurutularak suyu uçurularak toz haline getirilmektedir. Toz haline getirildikten sonra kullanım süresince bozulmaması içinde içine gıda katkı maddeleri katılmaktadır. Ülkemizde süt tozu yapımında ve uzun süreli bozulmaması için hangi gıda katkı maddelerinin katıldığını öğrenmemize gıda ve etiket yönetmeliği imkan vermemektedir. Ayrıca süt ve süt ürünlerini süt tozundan yapıp ambalajı üzerine süt tozundan yapılmıştır yazısını yazmayan ürünlerin süt tozunun hangi oranda kullanıldığının tesbitini yapacak TB’ nın cihazlarının olmadığının bize olan resmi açıklamalarını, araştırmalarımızı da da önüzdeki günlerde detaylı olarak yazacağız.
Süt sanayicilerinin sivil toplum kuruluşu (SET-BİR) yoğurtta kıvam artırıcı olarak süt tozunun % 2-3 oraında kullanıldığını bize yazdğı yazıda beyan etmiş olmalarına rağmen siz tüketiciler olarak hangi uht sütte veya yoğurtta % 2-3 oranında süt tozu kullanılmıştır yazısını etiket üzerinde görebildiniz? Herhangi bir tüketici süt ve süt ürünleri ambalajlarının üzerinde süt tozundan yapılmıştır yazısını görmüş olan var ise bulup gözümüze soksun, biz razıyız.
Şimdi bu süt tozları nasıl uht süte, yoğurda, ayrana çevriliyor ona bakalım: Süt tozunun içine su karıştırılarak karıştırıcılarla uht süt adı altında satılabiliniyor veya süt tozundan yoğurt, ayran, peynir yapılıyor. Süt tozu, süt tozu yapılmadan önce süt yağı içinden alınmışsa o süt tozu geri uht yağlı süte çevrilecek ise içine hangi yağı katmak süt sanayicisinin insaf ve merhametine kalmış. Süt sanayicisinin insaf ve merhamet sahibi olmadığını Tarım Bakanlığı’ nın 2009 gıda denetim raporunda (Bebek mamalarında kurşun var) biz gördük. Bu raporda süt ürünlerinde palm yağı kullanıldığını okuduk. Bu rapor yayınlanmadan önce de sütte süt yağı yerine palm yağı kullanıldığını çiğ süt üreticileri grubunda aylar önce yazmıştık. Süt sanayicilerinin palm yağı kullanmalarının sebebi süt yağının önceden yapılan süt tozunda olmayışından dolayı yapılacak sütte ve yoğurtta mecburi olan yağ oranını tamamlamak içindir. AB’ nin süt tozu üretirken Tereyağını (Süt Yağı’nı) içinden aldığı süt tozunu ithal eden sanayicilerimiz içinde olmayan süt yağını palm yağı ile tamamlayarak tüketiciler aldatılmaktadır. UHT süt değil Pastörize süt içmeliyiz. Sütte tüketici olarak uht süt yerine pastörize süt içerek kendimizce sorunu çözerken yoğurtta ve diğer ürünlerde tüketici olarak sorunu çözememekteyiz. Ama çözüm önerilerimizi Tarım Bakanlığı’na sunduk. Sizlerden de destek beklemekteyiz. Tamamen Süt tozundan yapılan peyniri ise kendi tadım hissimizle ayırt edebilmekteyiz.
Enteresan bir husus daha var. Süt yağı. Süt yağı ithal edilmektedir. Biz sütün yağına tereyağı demekteyiz. Peki süt sanayicilerine ithalatçılarca satılan süt yağı nedir? Süt tozundan yapılan süt ve süt ürünlerine sonradan tereyağı değilde niçin ithal süt yağı karıştırılmaktadır. Gerçi biz sonradan süt yağı da tereyağı da karıştırılmasına karşıyız. Süt ve süt ürünlerine süt yağı veya tereyağı sonradan karıştırılmışsa bu da etiketlerde yazılmalıdır. Sayın tüketiciler, süt tozundan yapılan sütlerde ineğin sütünü de oluşturan doğal süt suyu yerine çeşme suyunun içine karıştırılmış süt
yağı, ısıdan etkilenmiş protein ve dürüstçe süt yağı konulmuş ise ilaveli süt yağı veya palm yağlı süt tozundan yapılma hilkat garibesi tüketmektesin. Süt tozu yapılırken çiğ sütün uçurulan suyu süt suyudur. Öyle ise o uçan su sadece su değil ise sanayicler niçin zahmete sokuluyorki! Biz süt tozunu, süt yağını satın alalım sütü evimizde yapalım! O uçan değerli süt suyu yerine çeşme suyu katılmaktadır. Çiğ Süt üreticilerinin parekende sattığı çiğ süte << su katılıyor >> iddiaları doğru bile olsa hiç olmaz ise çiğ süt sahteleşmiyor. İçine süt yağını, palm yağını çiftçi sonradan katmıyor. Süte su karıştıran parekende çiğ süt satanlar süt sanayicisinden daha çok daha dürüsttür. Hiç olmazsa süte su katan parekende çiğ süt satanlar çiğ sütü gerçek besin değerinden uzaklaştırmamaktadırlar. Çiğ süte su katanlardan satın aldığımız çiğ süt ile evimizde yoğurt yaptığımda su katıldığını bilmekteyiz. Ama sanayiciler Tüketicileri Aldatma Mühendisliği ilmininin inceliklerini kullanarak, tüketicilerin, kendilerinin aldatıldığının farkına bile varmalarının önüne geçmektedir. Elimize yoğurt kovasını alıp duvara çarpacak olsak yere doğru sarkmayacak kaskatı, süt tozundan kıvam verilmiş yoğurtlar üretebilmektedirler.
Gıda güvenliği , içinde ne olduğunun dürüstçe yazdırılmasıdır. Yazdıracak olan da Tarım Bakanlığı UGKK (ulusal Gıda Kodeks Komisyonu) dur.
Sütün uht’ leştirilmesinde geriye kalan süt yağı ve protein’in de değişime uğradığı, bu değişime uğramış protein’in kanserojen olabileceği iddiası konusunda Onkolog (Kanser Uzmanı) Sayın Yavuz Dizdar NTV de bir proğrama katıldı. Aynı proğram da Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisi Prof.Dr. Sayın Yaşar Kemal Erdem kanserojen olamayacağını iddia etti. Bir gıdanın kanserojen olup olamayacağının anlaşılması için klinik bir araştırma yapılması gerekir. Ntv proğramında Gıda Mühendisi Prof.Dr. Sayın Yaşar Kemal Erdem’in ‘’ bu iddianız çok ciddi, tıp fakültelerinin bu konuda klinik bir araştırma yapması gerekir’’ demesi gerekirken Onkolog Yavuz Dizdar’ı yalanlayarak elinde kanıt olmadığını ifade etti.
Yazımızın başlığında Süt Tozu Değil Süt İçin diye size tavsiye de bulunur iken sizin içtiğiniz sütün,yediğiniz yoğurdun, içtiğiniz ayranın , içtiğiniz sütlü hazır kahvelerin , bilmem nesi bir yerdelerin, sütlü çikolataların ve üzerinde sütten yapılmıştır, süt kullanılmıştır yazılan ürünlerin; süt tozundan mı yoksa süt ve süt ürünlerinin birinci ve gerçek hammaddesi çiğ sütten mi yoksa süt tozundan mı yapıldığını bilebilmenize imkan yok. Siz tüketicilere bu imkanı vermeyen birincisi; Süt ve süt ürünleri üretici sektörüdür. İkincisi ise tüm bu saydığımız ürünlerin etiket ambalajlarında süt tozundan yapılmıştır , çiğ sütten yapılmıştır yazılarının konulması konusunda düzenleme yapmayan Tarım Bakanlığı Ulusal Gıda Kodeks Komisyonudur. Tüketicilerin sanayiciler tarafından aldatılmasına izin verilmektedir.
Tüketicilerin ne yediğini, ne içtiğini bilme hakları engellenmektedir. Tüketicilerin süt tozundan yapılmış sütün süt tozundan yapılmış olduğunun etiket yönetmeliğinde yazılması taleplerini beş aydan bu yana sümen altında tutulmaktadır. Süt tozu içilecekse buna tüketici karar vermelidir. Yediğinin içtiğinin parasını tüketiciler ödemektedir. Tarım Bakanlığı’ nın Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu ve Süt sanayicileri değil!
Tarım Bakanlığına tüketiciler tarafından gönderilen etiket düzenlemeleri ile ilgilli dilekçeler artık sümen altından çıkarılıp gereği yapılmalıdır. Bu dilekçelerimizin bir örneğini yarın yayınlayacağız. Bir sonraki günde Tarım Bakanlığı’nın etiketleme konunsunda tüketicilere verdiği ibretlik cevabını yayınlayacağız.
Süt tozundan değil çiğ sütten yapılmış süt içelim. Nasıl mı? Gelin, tüketiciler hep beraber olalım. Tüketim olmadan üretim, üretim olmadan tüketim olmaz. Siz istmemezseniz sizin istemediğinizi kimse önünüze koyamaz. Esir değil hür iseniz ne yiyeceğinizinin hürriyeti sizin elinizde olmalı. Cebinizdeki para sizin alınterinizdir. Sanayicilerin sizi
aldatmalarının önüne gelin hep beraber geçelim. Biz sadece yazmıyor gereğini yapıyoruz. Üç beş kişi ile değil milyonlar ile gereğini yaparsak tüketici isteklerinine kulak asan olacaktır.
Süt tozundan değil, çiğ sütten, ekşiyen süt, yoğurt istiyoruz. Pastörize süt içelim. Bizi okumaya devam edin.
Gerçek besin sağlığımızın köprüsüdür. Yazmakta hiç bir art niyetimiz yoktur. Maksadımız bebeklerimizin, çocuklarımızın, gençlerimizin,hepimizin gerçek besine ihitiyacımız olduğudur. Doktor kapılarından, sahte bitkisel besin tamamlayıcılar ile ülke insanlarımızın soyulup soğana çevrilmemesi için ekmekten sonra ikinci öneme sahip süt ve süt ürünlerimize sahip çıkalım. Süt ve süt ürünlerinin eşdeğeri süt tozu olamaz.
Gerçek besin var iken niçin besin tamamlayıcılarına muhtaç edilelim? Çalışanlarımızın elde ettiği asgari ücret zaten gıdaya yetmez iken bir de besin tamamlayısısı düzeninde boğulmak isteniyoruz.
Çiğ Süt Üreticileri, Süt ve Süt Ürünleri Tüketicileri Grubu
http://groups.google.com.tr/group/cigsutureticileri
Değerli abim ve kardeşim ÇApar Kanat bey,
çok değerli yazılarınız bu alanda bizleri bilinçlendirmektedir. Allah sizden razı olsun. İnekler size duacıdır. İneklerin sütü fitneleriyle tahrip edip müşterilerine sahte inek/koyun/keçi.. sütü satanlardan Allah insanlığı korusun. Cengiz han kanunları uygulansın. Yalan söyleyen idam edilir. müslüman değildi,bir budistti ama Allahın hikmetine bu kadar yakınlıktan dolayı Allah ecdadına islamı nasip etti.
değerli yazılarınız için Allah niyetlerinizi kabul etsin…
Allah yar ve yardımcınız olsun…
Hadi köyümüze geri dönelim . Başka çaresi kalmadı bence.
Sayın ÇAPAR KANAT; Aziz ve Muhterem Üstat…
Bu konuda yapmış olduğunuz açıklamalar fevkalade önemli ve değerli. Dolayısıyla, acıklı halimiz ve toplumsal ahvalimiz hususunda “ibretli ve dehşetli” hakikatleri böylece öğreniyoruz. Sayenizde Öğrendiğimiz bir şey daha var. O’DA: Ülkemizde ciddi, ilmi ve insani bağlamda bir hükümet olmadığını öğrenmiş olmaktır. Ne acı!… Zira; Hükümet, ancak, “ilim, hak, adalet, fzilet ve hikmetle” hükmedene denir. Gerisi “en nazik ifade ile” nafiledir… Bilvesile kalbi teşekkür, selam, saygı ve başarı dileklerimi arz ederim.
ÖNEMLİ NOT: Biz, kendimiz ve çocuklar için her gün en az bir kg. süt almak zorundayız. Mahalle sütçüsü yasaklandı ve kovuldu. Marketle muhtaç edildik. Bari, hangi marka süt alalım. Lütfen bir tavsiye….
Mustafa Nevruz SINACI
Sayın Çapar Bey Merhabalar;
Yazınızı okudum benim fikirlerim sizinle aynı yönde bulunmamakta;benim de bir çocuğum var o da süt içmekte ben çocuğumun içtiği sütü alırken bu süttozundan yapılmışmı diye inanın hiç korkmuyorum.Bilahare bu sütte veteriner ilaç kalıntısı varmı,su varmı,toplam canlı bakteri sayısı kaç diye korkuyorum.Burada farklı bakış açılarını ortaya koymak fikirlerinize katıldığım veya katılmadığım tüm düşüncelerimi paylaşmaktan samimiyetinize güvenerek yazmaktayım.Evet bugün ülkemizin süt sanayisi gerçekten büyük firmaların tekelinde bulunmakta ancak üzülerek belirtiyorumki su sektörüde aynı meyve suyu sektörüde aynı durumda.
Süt ürünlerinin tüketimine ket vurmak için hergün bir doktor,diyetisyen ve hatta şef aşçı gibi insanlar tüketici olan bizleri bir yerlere kanalize etmeye çalışmakta bugün geldiğimiz noktada tüketiciler tereyağı yerine bitkisel yabancı menşeyli yağlara kanalize edilmekte.Bu nedenle sütün içerisinde yaklaşık %88 olan ve %12 si kuru madde bu sütü kurutmanın veya Avrupa da bilhassa yapılan koyulaştırılmış sütün insan sağlığına bir zararı bulunmamaktadır.Tabiiki UHT süt ile Pastörize süt arasında tazelik farkı besin değeri farkı bulunmaktadır ancak biz tüketicilerin önüne dayanım süresi daha kısa olan pastörize sütlerde sunulmaktadır.
Saygılarımla…
Bir zamanlar yerli kara sığır ırkımız vardı, hatırlıyor musunuz? Şimdilerde doğuda ve karadenizde yetiştiriliyor ama süt verimi az olduğu için pek tercih edilmiyor artık. Yerli kara ırkın hem sütü hem eti öyle lezzetliydi ki. Sütün rengi beyaz değil açık sarı olurdu. Süt az olurdu ama kaynattığınızda üzerine bir parmak kalınlığında yağ çıkardı. Biz de beslemiştik bir tane. Çok yıllar geçti üstünden ama bir daha öyle süt içmedik hiç. Yerli ırklarımıza geri dönelim bütün hayvan cinslerinde.