Süt ineği onun için vazgeçilmez bir uğraştı. Bu yaşıma geldim, inek olmadan yaşayamam diyordu. Büyüttüğü ineklerle arkadaş gibiydi.
Adil ağa hayatına anlam katan ineğin beslenmesi için tüm gücüyle uğraşırdı. İneği nazikti fakat süt verimi üstündü. İneği için her şey zamanında, diyordu. Bakımını iyi yaparsan iki ineğin vereceği sütü verir, dediği için ikinci bir inek almıyordu. Yalnız bu defa yavrusunu büyütecekti.
İneği özel yem olmadan çayırı bile yemiyordu. Bu durum onu düşündürüyordu. Çünkü özel yemin fiyatı her geçen gün zamlanıyordu. Sonra onun sevgisi yeter diyerek, çimende ineğini çağırır ve boğazına sarılırdı.
Bir canlı bu kadar mı? sadık olur dedirten olayları görüyorduk. İnek gelir Adil ağanın omuzuna başını koyar ve kaşı beni derdi. Kaşıdıktan sonra yat der ve koca inek yatardı ve Adil ağa ineğin kucağına başını koyar, denize gitmeyi konuşurlardı. İnek başını sallarsa gidilmeyecekti.
Ağa çevredeki ailelerin bahçe çayırlarını alır ve yemi katıp ineğine yedirirdi. İneğin sütü, yerli ineklere göre üç kat fazlaydı. Onun için yorulmaması gerekirdi. Çimende otlar gezinir ve istediği zaman yuvasına giderdi.
Sebze yaprakları ve meyveleri pişirir ineğine yemek yapardı. Yemeğine özel yemini de katar ve akşama yedirirdi. Ondan sonra ancak ineği sağardı.
Pazara gider ve atılan sebzelerin iyilerini çuvala doldurur ve ineğine onlardan da yemek pişirirdi. İneğine sebze yaprağı, nerede ise bir hafta yeterdi. Bazen yeşillikleri yıkar ve kuruturdu. Sonra mısır unu katarak pişirirdi. İneği yediğini inkâr etmez süt verimini artırırdı. Buna rağmen güçlenirdi.
İneğin aileye katkısı bu durumda yeterliydi. Demek ki ailenin geçimini sağlıyordu. Çünkü Ağanın başka geliri yoktu. Çocuklarından beş kuruş almazdı. Komşularına süt, yoğurt ve arada tereyağı verirdi. Bazen de tere yağını satardı.
Bir gün ineğiyle konuşacağını söyleyen Şeker dayı, işaretini verdi. İneği gözetim altına aldık. Şeker dayı, ineğine denize gidelim mi? diye sordu. İneği başını “hayır” diye salladı. O zaman yarın gideriz denize girmeyiz, şöyle bir gezeriz dedi. İneği başını “evet” der gibi salladı.
Şeker dayı ineğine sebzeliğe girme bahçeye bırakırım, dedi. İnek bahçeye yöneldi ve sebzeliğe girmeden bahçelerde gezindi. Sevdiği bahçe çayırını otladı. Çimene geldi. Dayıya kendini tımar ettirdi. Suyunu içip ahırına döndü. Şeker dayı sağılacağı için erken gidiyor, dedi. Çünkü saatinde sağılmak ister. Sağıldıktan sonra yanına giderim, altına yaprak sererim ve sever öyle çıkarım, dedi.
Ağa her şey insanın sevgisine bağlı, derken, yavrusunu bu defa büyüteceğim, diye söz verdi. İnsan hayatı tanımalı sevmeli ve sevdikleriyle yaşamalıydı. Hayatın aktivitesi içerisinde başarılı olacağına inanıyordu. İnek beni hayata bağlayan en büyük etkendi. Bu güzelliği kimsenin bozmasına hakkı yoktur, diyordu.
Ağa bugünden sonra hayatın anlamını sorgulamaya gücüm yetmez, dedi. İneğiyle olan bağının en zor şartlarda devam edeceğinin sinyalini verdi. Niçin böyle konuşuyorsun diyenlere, oğlunun babam yoruluyor sözünü hatırlattı.
İnekle olan yorgunluk değil moral bulmaktı. İnek ile dinçleşiyorum, dedi. Beni yormuyor, istediğim gibi hareket ediyor. Zaten o da yorulmak istemiyor.
İnek ile olan birlikteliğim, hayatımın en güzel günlerini yaşama nedenimdir.
Hasan TANRIVERDİ