Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
Yukarıdaki mısralar Necip Fazıl’a ait. İstanbul 1900’lü yıllara kadar hayâl şehirdi. Her ülkenin, her sultanın veya liderin hayallerini süslüyordu. Acaba hangi şehir için hafızalarda kalan şiirler yazıldı başka?
Yönetim değişikliğinden sonra yarım asır yağmalandı. Yarım asır mazinin hatırına savurgan bir mirasyedi gibi kendine ait ne varsa yedi. Daha dorusu yenildi… Ve İstanbul bu savaşı kaybetti ve yenildi…
Eski gravürlerde, minyatürlerde, tablolardaki İstanbul’un yerinde yeller esiyor şimdi. Ne demişti şair Nedim:
Bu şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl ü bahâdır
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedadır
Günümüz lisanıyla; Bu İstanbul kenti değer biçilemeyecek kadar eşsizdir, Onun bir taşına tüm Acem ülkesi feda olsun.
Yahya Kemal Beyatlı ise şöyle sesleniyor İstanbul’a:
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Peki, bu kadar övgüyü hak edecek bir İstanbul kaldı mı? Halâ coğrafi ve kültürel bir değere sahip mi?
Eskiden boğazın değeri İstanbul’un iki yakasını ayırdığı için vardı. Şimdi ise iki yakanın değeri boğaz olduğu için var. Karadeniz’den Marmara’ya deniz taşıtları bağlantı yolu yani.
İstanbul hala daha mazinin mirasını harcıyor. Bu gidişle harcamaya da devam edecek. Ülkenin her yerinde biz şuralıyız, biz buralıyız gibi kişinin köklerine dair bir mekân belirlenirken, kimse ben İstanbulluyum diyemez. Bir yerli olabilmek için bir yerin de olması lazım. Maalesef İstanbul bir yer değil. Sanki ülkenin toplama kampı gibi bir şey.
Artık İstanbullun sesleri de kayboldu. Ne gözleriniz kapalı ne de açık dinleyebilirsiniz onu.
İstanbul’u gözleri kapalı dinleyen Orhan veli aşağıdaki mısraları da yazmaktan geri durmamış.
İstanbul’da Boğaziçi’nde
Bir garip Orhan Veli’yim
Veli’nin oğluyum
Tarifsiz kederler içindeyim
Tarifsiz kederler içinde olan sadece şairler mi?
Çengelköy’ün salata yapımında kullanılan yeşil kabuklu “şeyinin” bile tadı kaçmış. Vefa ise bir semt adı olarak duruyor resmi kayıtlarda.
Süslü şehirken, isli şehir olmuş artık. Ayrıca isi sadece cansız varlıkları için geçerli değil.