Tarihte kendi halkının istek ve arzularına,
Halkının özgürlük ve doğuştan gelen haklarına,
Onların refah ve esenliğine değer vermeyen yöneticilerin başvurdukları yol şiddettir, katliamdır…
40 yılı aşkın zamandır Suriye halkını inim inim inleten ESAD-BAAS zulmü son bir yıldır kitlesel katliamlara varmış bulunuyor. Daha önce baba Hafız ESAD Hama halkından binlerce masum ve mazlumu koyun boğazlar gibi öldürmüştü. Dünya o gün seyirci kalmıştı, “İslami” İran’da… İran İslam Cumhuriyeti’nin Emperyalistlere başkaldırı niteliğindeki devrimi ile İran’cılık furyasına bendeniz de katılmıştım ama bu tarafgirlik bizi İran’a mesafeli durmamıza neden olmuştu, haklıydık…
Hafız ESAD yaşadığı sürece halkına en kanlı yıllar yaşatmış, Suriyeli her 5 kişiden 2’sini El-Muhaberat adlı istihbarat mensubu yaparak saltanatını ve zulmünü sürdürmüştü.
Şimdilerde de oğul ESAD Humus halkının üzerine hem de Mevlid gecesi bombalar yağdırarak katletmiştir.
Dün akşam ve gece saatlerinde Suriye’nin pek çok kentinde süren BAAS aleyhtarı gösterilerde ölenlerin haddi hesabı yokken, zalim ve katil ESAD askerleri Humus’ta Mevlid Kandili dolayısıyla bir araya gelen Humuslu masumların üzerine bomba yağdırarak diğer Firavunların yolunda olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.
İşin acı olan bir diğer tarafı, mazlum olduklarını iddia eden ve bunlardan kimilerinin hakikaten de mazlum olan kesimlerin Suriye’nin mücadeleci halkının yanında yer almayışıdır. Hatta kimileri mazlum Suriye halkını kendilerine düşman addedecek kadar ileri gitmişlerdir.
Türkiye’nin Suriye halkının haklı taleplerine duyarlılığını doğru bulmakla beraber Suriye ile savaşmamızı gerekli kılan bir durumun olmadığını da kaydetmek istiyorum.
Bugün mazlum Suriye halkına destek günüdür.
Haklı mücadelelerinde onların yanında yer alıp moral ve motivasyonlarını en üst seviyeye çıkarma zamanıdır. Kimse bir bahaneye sığınıp ESAD’ların zulmüne sessiz kalamaz, kalırsa bizim vicdanımızda mahkum edilir.
Netice itibariyle,
İnsanların samimiyetlerini sorgulamayı doğru bulmayan biri olarak;
Bundan böyle Suriye halkının mücadelesine destek vermeyenlerin -gerekçeleri ne olursa olsun- samimiyetlerine hiçbir şekilde inanmayacağım.
Allah her şeyi görendir,
Allah masum ve mazlumların ahından dolayı zalimleri nasıl bir akıbete duçar eylediğini tarihte görmek mümkündür.
Ve inşallah çok yakında bir kere daha tarihin şu yazısına tanıklık edeceğiz;
“BAAS ve ESAD ailesi Suriye halkının şanlı direnişine karşı koyamayıp ülkeyi terk etmişlerdir.”
Yaşasın Suriye halkının direnişi
Yaşasın Suriye halkının özgürlük mücadelesi.
Twitter: @AhmetAY_
Sarkozy; Suriye’ye gerçekleştirilecek askeri bir müdahalede seve seve rol üstleneceğini duyurdu. Arap Ligiyle doğrudan diplomatik temaslara başladı…
H.Clinton, Suriye’ye karşı Libya’ya yapıldığı gibi bir askeri müdahale yapılması gerektiğini söylüyor.
Hizbullah; eğer Suriye topraklarına Batı tarafından bir müdahale olursa, İsrail’i kana bularız diyor.
Ve senin sevgili Başbakan’ın, medyada Suriye Hükümetini; halkına karşı terörizm yapmakla itham ediyor.
Doğrudur!
Esad yönetimi ipin ucunu kaçırmıştır.
Ama şunu da görmezden gelemeyiz! Suriye, Tahran için bir basamaktır.
Suriye’nin düşmesi durumunda, İran’ı kuşatan çember daha da daralacaktır.
Ve kimse Suriye’de ki, Esad muhaliflerini, sırf zorbalığa baş kaldıran, masum isyankarlar olarak değerlendirmesin! Bu çok sakat bir görüştür.
Emperyalizmin Suriye’nin iç siyaseti konusundaki ağırlığı gayet nettir…
Madem böyle bir yazı kaleme aldınız o halde soruyorum şimdi!
Bir Müslüman olarak, Suriye’ye dolaylı yollardan müdahale edecek olan İsrail’in yanında yer alacak mısınız?
Bir İnsan olarak, sırf Esad rejimi devrilsin diye, Şam’a, Halep’e bombalar yağdıracak olan Fransız uçaklarını görmezden gelecek misiniz?
Müslümanlığınız mı daha ağır yoksa Kürtlüğünüz mü? (Neden Kürtlük dediğime gelince; Suriye’de ki rejim değişikliği, üniter yapının bozulmasına ve topraklarından bir kısmının, ABD eliyle kurulacak kürt devletine geçmesine neden olacaktır. Bu da çiçekli yollarla olmayacaktır tabi…Kan ve gözyaşı! Bilmem size tanıdık geldi mi?)
Suriye’de sular durulunca, diğer Ortadoğu ülkelerinde Batı eliyle kan gövdeyi götürürken ne yapacaksınız?
Sizin inancınızın esası olan kitap, yoksa yer yüzünde ‘’fitneye fesata bozgunculuğa’’ izin veren bir kitap mı?
Sizin inancınızın esası olan kitap, yoksa dini bir kenara koyup, sırf etnik hassasiyet adına, Haçlılarla işbirliği ya da ağız birliği yapmanı öğütleyen bir kitap mı?
Ya bu sorulara samimiyetinizle cevap verin! Ya da bildiğinizi okuyun! Ama unutmayın, bildiğinizi okuduğunuz sürece, Suriye’de Pentagon eliyle öldürülen her sivilin ruhundan mesulsünüz…