ihanet ve gasp çemberi sarmalındayız!.. Büyük tehlike içinde bölge!..
Yangının geniş alanları sarması an meselesi!..
Birileri üzerimize çekmekte ateş topunu!
İhanet ve gasp çetesi başarıya ulaşırsa, bu korkulu rüyanın gerçekleşmesi kaçınılmaz..
Emperyalizm bölmek-yönetmek ve yutmak istediği ülkelerin kritik su başlarına ülke içinden hainler arar bulur-getirir!…
Asli amaçlarına ulaşıncaya kadar da, onlara, desteğini sürdürür; işbaşında tutar!..
Eşbaşkanlık görev ve makamı da bu amaçla ihdas edilmiş olmalı!..
Damat Ferit Hükümeti de, ayni amaçla işbaşında tutulmak istenmişti geçmişte!…
Bir yüce Kahramanla bu zorlu oyun o dönemde bozuldu…
Ancak gerek müstemleke sevdalılarının işbirlikçi torunları, gerekse, emperyalizmin yurt içi ve yurt dışı uzantıları, Sevr artığı posalar, kursaklarında kalan bölme-paylaşma-yutma arzularını hiçbir zaman unutmadılar!..
Benzer oyunlar bugün yine sahnede!.. Oyun aynı, hamam aynı, tas aynı!..
Sadece ihanetin tellakları değişti!..
Ellerini ovuşturmakta iç ve dış ihanet tezgahının patronları ve onların taşeronları..
Irak, Sudan, Mısır, Libya..Suriye… derken sıranın bize gelmesi için, işbirlikçi tetikçilerin bir elleri tetikte diğeri duada!..
Irak işgalinde, Amerikan askerlerinin sağ-salim ülkelerine dönmesi için edilen dua, iddiamıza bir delil!.. İddiamızın tek delili sadece bu dua da değil!.. Öncesi var!..
Kurtuluş yıllarında mütareke basının Ali Kemal'leri, Refiğ Cevat'ları; Sait Molla'ları; Mustafa Sabri Efendi'leri, Mehmet Asım'ları da , bu günün liboş-dönek-yandaşları kadar açık tavırla sergilemişlerdi bu güne benzer görüntüleri. Örnekler henüz taze.. dünden!..
Oyuna konu olan devletlerin hepsi de Müslüman. Allah'ın onlara bir nebzecik olsun yardım etmediği göz önüne alınırsa, bize de yardımcı olmayacağı açık!..
Bizim ülkemizin makus talihini kurtarmak da yine milletimizin azim ve kararına kalmıştır!.. Dua çözüm değil!..
Din, böylesi kaotik ortamların vazgeçilmez bir aldatma-kandırma enstrümanıdır.
Oysa dua ile bir devletin yıkıldığı, duanın bir devletin kurulmasına yardımcı olduğu görülmüş şey değildir tarihte!…!..
Halk; ölülerden, ululardan mezarlardan, sakalı şeriften dualardan medet umarken; emperyalizm, din kardeşlerinin katli için ön açmaya-destek olmaya-insanlık dışı mezalimliklere top-tüfek ve nifak ulaştırmaya devam etmekte!..
Din adına, dindarlar, kendi dindaşlarının katlini emperyalizmin sağladığı silahlarla gerçekleştirmekte.
Daha ötesi; her öldürülen kişi karşı tarafın zafer hanesinde bir artı olarak görülmekte.
Asıl şaşılası nokta şudur ki; her iki taraf, kendi ölüsünü şehit bilir!..,Oysa emperyalizmin gözünde, ikisi de pisi pisine giden "Niyazi"den başka bir şey değildir!.. !..
Bu nedenle karşı çıkıyoruz, emperyalizm destekli kardeş kavgasına!.. Suriye'den sonra sıranın bize geleceğinden korkuyoruz… Kaygımız bu!…
Savaşları kimlerin, niçin istediği, kimlere yaradığı artık bilinmeli!..
Uyanmak, uyutulmaya tepkinin ilk adımıdır!.. Uyarmak da yurtseverliğin!..
Arap Baharı adı altında dayatılan sahte bahar; halkların tarihler boyunca uğradıkları en büyük zulümdür!.. Savaşların en acısıdır iç savaş!.. Emperyalizmin de en çok istediği!..
Bu zulmete-ihanete-insanlık dışı sömürge savaşına arka çıkmak-yandaş olmak; sıranın kendisine de geleceğini bile bile- Suriye bizim iç işimizdir- diyerek – emperyalizme sözcülük yapmak, Eşbaşkanlık görevinin kimlere niçin verildiğinin tam bir kanıtı gibi!.. Hatta açık bir itiraf sanki!.. Kuşkumuz; içi boş bir kuruntu değil!..
"Arap Baharı" safsatasıyla; biribirlerine adeta, soy kırım uygulayan halkın her iki tarafıda "Allahü Ekber" diye bağırmakta!.. Bu slogan, ne zalimi zulmünden alıkoymakta; ne mazlumlar daha az ölmekte!..
Artık bilinmelidir ki; bu savaş Müslümanlar eliyle uygulanan"Haçlı" savaşının günümüzdeki yeni versiyonudur!..!..
Emperyalizmden insanlığın sesine kulak vermesi beklenemez!.., O kendi çalar; kendisi oynar!
Öyleyse; halka düşen en büyük görev, Suriye ile savaştan önce; kendi içinde barınan hain kontenjanını en aza indirme savaşına katılmak ve çirkin siyasete karşı dik durmak olmalıdır!..
Nasıl soyguna, vurguna, hukuksuzluğa, faşizme HAYIR diyorsak; " SURİYE İLE SAVAŞA'da HAYIR!.." diyelim!..
Zincir olalım; emperyalizmin uşağı savaş çığırtkanı canilere engel olalım…
Suriye İle Savaşa Hayır diyerek bozalım oyunları!.. SAVAŞA HAYIR, FAŞİZME HAYIR DEMEKTİR
************ EK: Ne dersiniz.. Fırsat bu fırsat mıdır!?..
Dün Mavi Marmara kriziyle; halktan kaçırılanlar; bu günde uçak kriziyle, kaçırılıyor olmasın!
Savaş çığırtkanlığı, korkuyla kör eder toplumları!.. Unutturur gündemi…
Bu sayede, faşizm, kendisine sadece korunma alanı bulmakla kalmaz, gelişme alanı da bulur;!.. Yasallık da kazanır!.. Demokrasiyi rafa kaldırma adına yaratılan yapay savaş ortamları, emperyalizm ve işbirlikçi ortakları için tam aranan fırsattır!..
Gündemi saptırmak, dikkatleri başka yöne çekmek, emperyalizmin talebi doğrultusunda gündem oluşturmak, yaşanan çirkinliklere kamuflaj yapmak adına, savaş tamtamları çalınıyor olmasın?..
Çok mu olasılık dışı bu ihtimal!?..Siyasetin çirkin yüzü bir taşla iki kuş avlamaya bayılır!..
Uçak kriziyle birlikte; Ülkenin en büyük sendikalarından birine operasyonun ayni güne denk gelmesi rastlantı mı acaba!?.. Uçak krizi operasyona denk gelmemişse; operasyon, uçak krizine denk getirilmiş olamaz mı!?..
Mavi Marmara ile de hangi operasyon çakışmıştı acaba!?..
Son on yılda yaşananlara bakınca; olmaz, olmaz deme; olmaz olmaz!..
Mehmet Halil Arık
Emekli Eğitimci